Her deprem bize bir şeyleri öğretirken ne yazık ki çarçabuk unutmayı da arkasından getiriyor.
Daha acımız taze henüz unutmadık ama ne yazık ki yine öyle olacak . Depremler hep olacak
hayatımız da, deprem ülkesiyiz ama asıl yardımda yarıştığımız kadar keşke önlemler
noktasında da bu kadar gayretli olabilsek. Ülkemizin hatta dünyanın her köşesinden
yardımlar hala geliyor ama yeni bir deprem yolda kim bilir nereyi vuracak? Elbette
yaralarımızı sarmaya devam edelim ama deprem gerçeği ile yaşamayı bir türlü başlatmıyoruz.
İster Ekonomik güç diyelim buna ister çabuk unutuyoruz diyelim adına her ne dersek bu acı
gerçekle artık yüzleşmemek için imar afları yerine kentsel dönüşüme acil geçmemiz
gerekiyor... 
Depremlerin bizi birleştirdiği gerçeği var, görüyoruz herkes din, dil, ırk demeden yardım
ediyor. Hatta şimdiye kadar  bazılarımızın sevmediği  kişiler bile bir anda kahraman oldu.
Futbol takımları birleşti, tribünde kardeşlik oldu, herkes el verdiği kadar yardım elini
uzatmaya devam ediyor .
Her deprem sonrası hayat her yerde dururken en çok etkilenen sektör müzisyenler oldu
yine… Elbette vur patlasın çal oynasın devam etmeli demiyorlar ama onlarda evlerine ekmek
götürmek zorundalar. Burada kastım zaten şimdiye kadar dünyaları kazanan büyük sanatçılar
değil; belki onların gücü var ama yerel sanatçılar müzisyenler işte onları kast ediyorum, onlar
hayatına devam etmeye çalışırken bile hassasiyeti koruyarak işlerini yapmaya çalışıyorlar.
Şimdi tek tek isim vermek istemiyorum ama hikayelerinde bile bu dostlar hassasiyetin
farkında mahcup ama işlerini yapmak zorunda ve kendileri dışında baktıkları aileleri için,
yaşamak için çalışmaları gerektiğini anlatırken bile zorlandılar.
 
Şimdi o kadar evsiz kalan ve yaramız daha bu kadar taze iken bunlar ne demeyin, tamirciye
gidin çalışıyorlar sanayi araba dolu ya da marketler hep iş yapıyor, berber tıraşını yapıyor,
kasap etini satıyor ama müzisyenler çalışmak isteyince koyun can derdine de dönmemeli… 
Aslında  hayat geride kalanlar için çok zor… Yapılan iyilikler söylenmez ama bazen de teşvik
edici olmak için bir akım başlatılmalı diye düşünüyorum.
Zor günlerden geçiyoruz Allah hepimizin yardımcısı olsun… Ateş düştüğü yeri yakmadı
hepimizin yüreği yanıyor… Paylaşımları sosyal medya da görüyoruz. En çok unutamadığım
enkaz altındaki çocuğunun elini bırakmayan bir Baba, çocuklarının eşyalarını koklayarak
feryat eden bir Baba, evlatları, yakınlarını kaybedip günlerce ağzına bir damla su koymayan
Anneler ve daha fazlası…
Şubat ayı hiç bu kadar uzun sürmemiş ve bu kadar acı olmamıştı… Herkes tedirgin, telefonları
ful şarj ile yatıyor, başımıza su koyuyoruz, deprem çantaları yanımızda… Ne kadar önlem
sayılırsa artık… Kendimizce aldığımız önlemler işte... Büyük oğlum her akşam “Baba sen az su
içiyorsun” bahanesi ile her gece uyumadan önce bir bardak su getiriyor, evlatlarımı her
akşam son akşamımmış  gibi öpüp koklayıp öyle yatıyorum… Psikolojimiz alt üst olmuş
durumda… Sadece alabildiğimiz önlemler bunlar… Ama asıl yetkililer ülkemiz başımıza bir
daha yıkılmadan kentsel dönüşümü acil başlatmalı… Çadırlarda kalalım gerekirse… 
Dayanıksız evler için  şimdiden önlem alınsın ve yıkılsın, hiçbir şey için geç kalmış sayılmayız…
Bir daha böyle bir felaket yaşamamak dileğiyle…