Belediyeler bir yıllarını doldurdu. Gelenektir yıl sonlarında basın toplantısı ile yaptıkları hizmetleri şehrin başkanları halka duyurur. Ancak belediyeleri silkeleyin talimatı sonrası İller Bankası’ndan gelen paylar düştüğü ve emlak gelirleri de azaldığı için yeterince hizmet üretilmemekte...
Gaziemir Başkanı Ünal Işık bir yılını değerlendireceği toplantıda ne anlatacak çok merak ediyordum. Saat: 09.00’da buluşacaktık. 08.30’da da işçiler greve başlayacaktı. Grev başlangıcı ile bir yıl değerlendirme toplantısı aynı gün ve saate denk gelmesi kaderin bir cilvesi olmalı...
Soğuk bir bahar sabahı, İzmir’in küçük ama önemli ilçelerinden birinin geleceğini dinlemek için Porta Gaziemir’e acar muhabirimiz Atakan Başpehlivan ile yolculuk başlıyor. Kafamızda deli sorular... Türkiye’nin Çernobili denilen nükleer atıkların kontrolsüz toplanmasının etkileri ne? Kültür Merkezi projesi ne olacak? İşçilerle uzlaşı olacak mı? Basın toplantısına işçiler gelir mi?
Atakan, belediyenin önünde iniyor. İşçiler toplanmaya başlamış. Eylem zamanı... Ben de Porta doğru devam ediyorum. Önceki dönem açılan Porta’da kahvaltı keyifli... Gaziemirlilerin çok sevdiği ve uygun fiyatlı bir tesis... Menemen 100 TL örneğin... Çay 10 TL... Neyse konumuz bu değil ama browni, san sebastian tavsiye ederim.
BAŞKAN MÜJDE İLE GELİYOR...
Yavaş yavaş gazeteci dostlar geliyor. Toplantı dışarıda planlamış ama biz içeride bile üşüyoruz. Başkan gelince dışarı çıkarız diye planladık. Başkan 30 dakika geç geldi. Elinde dosyalarla, “toplu sözleşme tamam” diyen gülümseyen yüzü ile bizlerle teker teker selamlaşıyor. Herkesi ismi ile tanıyan geçen dönem meclis üyesi olduğu için belediyeciliği bilen bir başkan... Satacağı söylentileri çıkartılan Portaların üçüncüsü Sarnıç’ta çok yakında tamamlanacak. Dışarıya oturur oturmaz toplu sözleşmelerin ayrıntılarını soruyoruz. Açıklıyor. İşçilerin memnun olması gereken rakamlar... Atakan’a bilgi veriyorum. Ancak işçilerin haberi yok eyleme devam ediyorlar. Soğuk bir rüzgar esince içeri geçmeye karar veriyoruz. Toplantı yeri değişiyor. Başkana soruyorum. İşçilerin haberi yok imzalandı mı? Başkan içtenlikle “Sizi daha fazla bekletmemek için sendika başkanı ile anlaştık. Hazırlanıyor. Toplantı sonunda imzalanacak...”
MAALESEF...
İzmir kahvaltısına başlıyoruz. Domat, salatalık, gevrek, peynir, zeytin ve sıcak sohbet... Halil Arda başkanın prestij projem dediği, Gaziemir’in sembolü olacağı iddia edilen projenin üstü çizilmiş. Çok uygun olmadığı düşünülmüş. Zaten 350 kişilik bir Atatürk Kültür Merkezi varken gereksiz görülmüş. Onun yerine farklı bir proje düşünülüyor. Tam karar verilmemiş. Büyükşehir ile planlanacak. 2 Milyar lira bir maliyet çıkmış. Bence değerdi. Altında otoparkı, üstünde havaalanından şehre gelenleri hayran bırakacak bir sanat mabedi yakışırdı Gaziemir’e ama ekonomik koşullar... “Satmayı düşünür müsünüz?” diyorum. Hiçbir malı satma taraftarı olmadığını belirtiyor. “Satsak hiç borcumuz kalmaz ve başkanlığım boyunca da yeter... Geçen mecliste de gündeme geldi ama belediyenin hiçbir malını sattırmam” diyor. Kültür merkezi yerine spor kompleksi, otopark, pazaryeri gibi alternatifler düşünülüyor. Du bakalem n’olcek!
İŞÇİLER MEMNUN DEĞİL!
Atakan fotoğraf gönderiyor. İşçiler isyanda DİSK yeleklerini yakıyor. Greve başlamadan önce tüm çöpleri toplayıp, şehri temizleyen işine bağlı işçilerin bu tepkisini anlamak mümkün değil. Tekrar başkana soruyorum. “İşçiler tepkili ne olacak?” Biz anlaştık, artık sendika ile işçilerin problemi derken sendika başkanını arıyor. Telefonda anlaşmanın hazırlandığını duyunca bize dönüp, “ Problem yok toplantı sonunda imzalayacağız” diyor. “Eylem yapmaları en doğal hakları biz çalışanlara hiç borcumuz yok. İlk önceliğimiz çalışanımızın hakları... Tasarruflu ve verimli hareket ediyoruz. Bu dönemde çalışanı memnun etmek ilk önceliğimiz. Gaziemirliler hizmet ile ilgili bir soru sorduğunda çalışanın maaşı mı yoksa bu mu? diye soruyorum. Maaşı yanıtını duyunca doğru yolda olduğumuzu anlıyoruz.”
Başkan ılımlı ama işçiler eyleme devam ediyor. Garip! Beklentileri çok fazla... Hayat pahalı kiralar artıyor. Belediyenin gelirleri az. Emlak vergisinden alınan bedel belli... Gaziemir’e gelen para yüzde 40 kesintili geliyor. 151 bin Gaziemirlilere bölününce kişi başı 91 lira... 91 Lira ile Porta’da Menemen bile yiyemiyorsun. Bu para ile işçi, memur maaşına anca yetiyor. Belediyenin gelirini arttırmak için ya var olan mal satılmalı ya da vatandaştan vergi toplanmalı...
Başkan Işık, en iyisini sunmak istiyor ama kaynaklar yetersiz. İyi niyetli... Niyet neyse akibet odur. İlçe belediyelerinin çoğu aynı durumda... Herkes Büyük Başkana bakıyor. İzmir’in Başkanı Cemil Tugay metro projesini bitirirse, çevre yolları tamamlanırsa trafik sorunu da kalkacak. Kentsel dönüşüm ülkenin sorunu biran önce çözülmeli...
1 Mayıs öncesinde işçilerle uzlaşmak güzel. Memnun olmayan işçiler tabii ki olacaktır. Ancak sendika temsilcisi ile Belediye uzlaşmış ve imza atılmış bir şey kalmıyor.
***
2017’YE DÖNÜŞ...
30 Nisan 2017 Pazar günü EGE TV’de Egelilere veda etmiştik. Ege Tv’nin üç spikeri ekrana gelmiş. Tüm personel rejide toplanmıştı. VEDA haberini okuyup, gözyaşları ile kapatmıştık yayını... Hem biz hem de izleyiciler ağlamıştı. İşçi Bayramı öncesi 35 arkadaşım işsiz kalmıştı. O günlere geri dönelim. Üç yıl önce kaleme almıştım. Buraya da güncelleyerek ekleyelim...
Ege TV ardından... Sekiz yıl oldu. “EGE TV neden kapandı?”, “Yeri neden doldurulamadı?”, “Niçin bu kadar sevildi?” bu sorularım cevabı için üniversitede tez bile yazıldı. Bir soru daha, “Aynı logo ile yayın yapmaya çalışan kuruluşlar da neden maya tutmadı?”
Biraz hüzün, biraz umut… 30 Nisan benim için hüzün, ayrılık, mutsuzluk, özlem ama ille de umut gibi duyguları ifade ediyor. Yıldız tarihi 30 Nisan 2017 Pazar gününü gösterirken evimiz olarak gördüğümüz EGE TV kapandı. Tamamen yönetimin aldığı kararla yayınını durduran Işıklı Penceremiz‘i gözyaşlarıyla terk etmiştik. O güne geri dönelim mi?
HOŞÇA KAL EGE…
Sabah can sıkıntısıyla uyandım. EGE TV ve RADYO EGE bugün son kez “Merhaba” diyecek. Ana Haber’de “Elveda” diyip, 00.00’da kepenk indirecektik. İçimde hala bir umut vardı vuslata dair… Bir mucize bekliyordum. (Aç kapa aç kapa artema gibi olmuştuk) Aralık 2016’da kapatılması planlanmış son anda Cem Beyi ikna eden Genel Müdürümüz Mehmet Karabel devam edeceğiz müjdesini vermişti. (“Aaaa kapanmıyor musunuz ben son yayınınıza çıkacağım diye gelmiştim” diyen başkanlarımız vardı) Yaklaşık 20 kişi ayrılmış ama yayına devam kararı alınmıştı. Ocak ayında reklamveren firmalarla yıllık anlaşmalar yapılmış çarkın dönmesi sağlanmıştı. Yaşatacaktık. Çabaladık ama olmadı…
Yönetim Kurulu Şubat ayında tekrar kapatma kararı almıştı. Referandum sonrasına kadar devam ettik. O gece Mehmet Ağabeyim de bizi terk etti. Son 30 gün bir avuç arkadaşla kurumu yönettik. Dışarıya karşı yine başımız dik, ses getiren haberler yaparak. Tüm arkadaşlarım son saniyeye kadar profesyonelce çalışmaya devam etti. İçimiz kan ağlıyordu ama ekranda hiç belli etmiyorduk. Yayınlarımız devam etti konuklarımızı her zaman olduğu gibi ağırladık.
BİR MEDYA DEVİ…
Tamamen Televizyon ve Radyo için yapılan binamızda 4 stüdyomuz vardı. Her stüdyonun rejisi, montaj setleri… Cem Bey bize bir cennet bırakmıştı. 1994 yılından beri Ege’nin sesi, soluğu olmuştuk. “EGE TV’de görüyorsak doğrudur” imajı yaratmak, dürüst yayıncılığımızın sonucuydu. O imajı son saniyeye kadar koruduk. Ta ki son gün son habere kadar…
AYRILIKTA SEVDAYA DAHİL...
Benim kaleme aldığım, sevgili Sevda’nın hayalimden öte kurgusu ile renklenen, Aslı'nın sesiyle canlanan ve hala youtube’da izlenebilen “Hoşça kal Ege…” haberine kadar…
Sn. Bakioğlu’da televizyonu özel işleri için kullanmadı tek amacı Ege’ye, Egeliye hizmet etmekti. Öyle yaptık. “Ayrılıkta sevdaya dahil” der şair. Ayrılık saati yaklaşıyordu. Televizyona geldim. Tayfun son gün dememiş güzel bir haber akışı hazırlamıştı. Bir tek veda haberi eksikti. Kimse yazmak istemiyordu. Polat kamerasıyla son çekimleri yapıyordu. “Değişik bir şey yapalım” dedim. Tüm ekran yüzlerimiz bir arada habere girelim. Yönetmenimiz Özgür “Çok iyi fikir” dedi. Hemen Ayşegül, Deniz, Aslı ve Mehmet Ali’ye bu düşüncemi söyledim. Ayşegül, "Gün boyu haberleri sundum ve ağlamamak için sıktım kendimi dayanamam" diyerek katılmadı. Deniz, Aslı ve Mehmet Ali ile habere başladık. Diğer tüm personel rejiden takip ettik haber bültenini… Ve son haber Aslı anons etti. Haber dönüşü Deniz, Aslı ve Mehmet Ali herkese teşekkür ederken gözyaşları sel olmuştu. Utanmadık… Çocuğumuz gibi gördüğümüz, iş yerinden öte yaşam merkezimiz EGE TV ve RADYO EGE gidiyordu. “Tekrar buluşuncaya dek hoşça kal Ege…” Kameramanlarda sunucularımızın yanına geçti. Sonra rejide alkışlar ve gözyaşları sel oldu… Ekranda akan rolde tüm personelin ismi yer aldı. Çok zor bir yayındı. Sezgin Spor Günlüğünü sundu ve sinemaya bağladık yayını… O an yanımızda hiçbir kanaat önderinin olmaması ilginçti. Ekrana çıkabilmek için yarışanlar nedense kaybolmuştu. Bazıları mutluydu hatta… Timsah gözyaşları dökenlerde vardı. “Oh olsun” diyenler… Ama gerçek dostlarımız arayıp, "Sizin için ne yapabiliriz?" diye sorarak bizi teselli ettiler. Ekip hep beraber binayı terk ederek, Kordon’a efkar dağıtmaya koştuk.
İŞÇİ BAYRAMINDA İŞSİZ KALDILAR...
35 arkadaşım 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda işsiz kalmıştı. Saat: 00.00’da klip yayınında ekran dondu. Radyo yayına devam etti. En zor görev Münir ağabey ve bana düştü. Sabah gelip şarteli indirecek ve Ege’nin sesini tarihe gömecektik. Öğlen saatlerinde buluştuk. Her zaman cıvıl cıvıl olan bina bomboştu. Televizyonu kapattık.
RADYO EGE YAŞADI…
Sıra radyomuza geldi. Göz göze geldik Münir abimle… “Dur ben bir kez daha soracağım Cem Babama…” Aradım. “Radyoyu kapatmasak olmaz mı onun çok masrafı yok? Reklamlarda var. Yayını Eylem planladı zaten, en azından vericiler sökülünceye kadar devam etsin.” Bir süre sessizlikten sonra “Tamam sen de boş kalmazsın” dedi. Mucize radyomuz için gerçekleşmişti ama Ege Tv “Game Over” dedi.
Radyo Ege, vericilerin sökülme zamanı geldiğinde de devam etti Ege’nin Sesi olmaya… Mücadelemize Eylem’de katıldı. 2 yıl içinde, Cem Bey sürekli “yeter” dedi. Biz, “Devam edelim” O, kapıdan kovdu; biz bacadan girdik. Yayınımız hiç susmadı. Gökmen, Hakan, Balamir, İzmir’in Dev Yüreği Erhan Gölbey, Tarım ve İletişimin Profesörü Meltem Onay, Filizlenen Yollar Filiz Güleç ve Diyetisyen Derya Zünbülcan hiçbir ücret talep etmeden destek oldular. Radyomuzu ayakta tuttuk. EGE TV ile ilgili çok kişi geldi satın almak ya da binayı kiralamak için; hepsi geri çevrildi. Cem Beye,“Neden satmadınız” diye sormuştum. Bana derin derin baktı… “EGE TV’nin adı zedelenmesin diye düşündüm. Alan kişi personele maaşını vermezse ben sorumlu olurum. Herkesin hakkını ödeyerek kapatmayı tercih ettim.” demişti. Sonrasında cihazlar ve stüdyolar Ege Üniversite bağışlandı ( Bu ayrı bir macera bir daha ki yazıda hatırlatın onu da anlatayım.) İsim hakkı da başka bir gruba verildi maalesef değeri korunamadı şu an yayında değil. Bu da Cem Beyin ne kadar ileri görüşlü olduğunun bir göstergesi… 8 yıl oldu ve hala yeri doldurulamadı. Bir EGE TV vardı. Efsane olarak kaldı.
RADYO EGE & SON MÜHÜR...
Şimdi yeni yuvasında Radyo Ege… Yayına devam ediyoruz. Dinleyicilerimizle, reklamverenimizle aile gibiyiz. Son Mühür bize kucak açtı ve birlikte sesiniz, soluğunuz olmaya devam ediyoruz… Belki yakın zamanda o EGE TV ruhu ile de karşınıza çıkabiliriz...
***
AÇIN RADYONUZUN SESİNİ…
Radyo Ege’de Yaşar söylüyor. "Hoşça kal Gözbebeğim…"
“Hoşça kal göz bebeğim.... Hoşça kal göz bebeğim.... Hoşça kal yaz güneşim”
Daima gülümseyin...