Utanmakla tiksinmek arasında kaldığımız duyguları/durumları hepimiz yaşıyoruzdur mutlaka.
Öğretmenlik yıllarımı göz önüne getirdiğimde bunun örneklerine çok rastlıyorum.
Meşhur 20 Aralık iş bırakma eylemi vardı 90’lı yılların başında.
Eğitim-Sen’li öğretmenler olarak iş bırakmış, topluca Konak Meydanı’na inmiştik. Subay eşleri ve polis eşleri olan meslektaşlarımız da bize destek olmuşlardı o gün. Okulda kalanlar; apolitik diyebileceğimiz arkadaşlar, iktidar yanlısı sendikanın üyeleri ve bizden olduğunu düşündüğümüz bir arkadaştı. Hızlı Solcu bildiğimiz ama sendikamıza üye olmayan biriydi ‘ bizden biri ‘ dediğim…. O gün Konak Meydanı’nda hep birlikte halaylar çekmiş, şiirler okumuştuk.
Ertesi gün okula geldiğimizde ‘hızlı’ bildiğimiz öğretmenin ‘’ Hepiniz gittiniz anladın mı, okulu yalnız mı bırakaydım!?’’ sözü o gün bugün kulağımda çın çın çınlıyor.
Ürkekliğini/ korkaklığını okulu koruyan yiğit olarak örtbas etmeye çalışıyordu. Mübarek, sanki Malkoçoğlu!
Hepimizi güldürmüştü o sözleriyle.
Bir başka okuldayım. Yine bir iş bırakma eylemi…
Çoğumuz Konak Meydanı’na gitme hazırlığındayız. Müdür yardımcımız da sendika üyesi ama bizimle gelmek istemiyor. Daha doğrusu bizlerle bir araya gelmek istemiyor o gün.
Halayların çekildiği, isteklerimizin haykırıldığı, coşku dolu bir gün yaşamıştık o gün Konak’ta.
Mesainin bittiği saatlerdi. Eve gitmeden önce sendikaya uğrayayım dedim. Arkadaşlardan biri, ‘’ Biraz önce sizin müdür yardımcısı buradaydı. Alanda seni aramış bulamamış.’’ deyince yanımdaki arkadaş güldü. ‘’ Neden illâ seni aramış ki? ‘’ dedi.
Çünkü okulda sendikanın işyeri temsilcisi benim. ‘’ Bak, ben de katıldım.’’ diyecek.
Şark kurnazlığı diyorlar ya!
Az değil böyleleri…
Köylerde çalışırken de benzeri örnekler çıkmıştı karşıma. ‘’ Yarbayımla bir gün çarşıya çıkmıştık.’’, ‘’ Yüzbaşım beni hiç yanından ayırmazdı.’’, ‘’ Bir gün bizim Yasin üsteğmene dedim ki… ‘
Akşam sabah komutanlarıyla sanki birlikteymiş gibi askerlik anılarını anlatan köylüydü bunlar.
*
Bu, galiba bizim gibi ülkelere mahsus hikâyeler…
Baskının, zorbalığın, korkaklığın, cehaletin türevi olan komiklikler…
Akil adamlar listesinde hiç tahmin edemeyeceğimiz kişilerin karşımıza çıkması bu nedenle hiç sürpriz gelmemişti bana.
Cumhurbaşkanının sofrasında yer alan arabeskçiler, futbolcular, türkücüler, sinemacılar ve benzerleri son yılların ürünü kahramanlarımız(!)
20 yaşındaki genç kız, meydanlarda bangır bangır sorunlarını dile getirip isteklerini haykırabiliyorsa, bu onun genç olduğunu/ yürekli olduğunu gösteriyor.
-
RESMİ İLANLAR GÜNDEM HABERLERİ SİYASET HABERLERİ EKONOMİ HABERLERİ SPOR HABERLERİ MAGAZİN HABERLERİ DÜNYA HABERLERİGENEL HABERLER ASAYİŞ HABERLERİ BİLİM VE TEKNOLOJİ HABERLERİ ÇEVRE HABERLERİ EĞİTİM HABERLERİ FLAŞ HABERLER KÜLTÜR VE SANAT HABERLERİÖTEKİ GÜNDEM HABERLERİ SAĞLIK HABERLERİ SİNEMA VE TELEVİZYON HABERLERİ YAŞAM HABERLERİ YEREL YÖNETİM HABERLERİ YEREL HABERLER İZMİR HABERLERİ