Bugün 19 Mayıs, sadece gençlere armağan edilen bayram değil, aynı zamanda bir dirilişin ve bir milletin yeniden var oluşudur. Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak kurtuluş mücadelesinin meşalesini yaktığı Türk milletinin yeniden kaderini çizdiği andır.
Anadolu resmi olmasa da işgal edilmiş, birçok cephelerde ağır kayıplar verilmişti, bu karanlık tabloya ışık gibi doğan Mustafa Kemal Paşa 16 Mayıs’ta Türk’ün kaderini değiştiren Bandırma vapuru ile İstanbul’dan yola çıktı ve 19 Mayıs sabahı Atatürk Samsun’a bir güneş doğdu.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ile başlayan mücadele, genelgeler, kongreler derken 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle tamamlandı.
Ve artık Cumhuriyet ilan edilmiş, meclis kurtulmuştu. 20 Ekim 1927’de Mustafa Kemal Atatürk nutkunda Türk gençlerine seslenmişti, ey Türk gençliği diye seslenerek başladığı cümleleri gençliğe hitabeyi oluşturdu.
Atatürk 19 Mayıs’a ve gençliği hitabeye değer vermesi, Türk gençliğinin onun için ne kadar önemli olduğunu göstermekteydi. Bağımsızlık mücadelesini gençlere emanet ve armağan etmişti. 19 Mayıs 1938 yılında bu değerli tarih “gençlik ve spor bayramı” olarak kutlamaya başlandı. Aynı yıl içerisinde büyük lider baş komutan Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatı ardından ise “19 Mayıs Atatürk’ü anma, Gençlik ve Spor Bayramı” adı verilerek her yıl kutlanmaya başlandı.
Ve Mustafa Kemal Atatürk gençliğe böyle seslendi;
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı!
İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
1954 yılında Kara harp okulu öğrencilerinin atasına cevabı;
Ey Büyük Ata,
Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımız olacaktır.
Ey Türk’ün büyük Ata’sı !
İstiklâl ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.
Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız.
Türk gençliği ve Türk milleti olarak başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu uğurda canları vermiş, temiz ve pak kanlarını vatan için akıtan aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet diler, saygı ve minnetle anarız…
Tekrar görüşünceye dek hoşça kalın