Takvimde yalnızca bir yaprak değil. Yalnızca gençlere armağan edilmiş bir bayram da değil. Bugün, bir milletin “Artık yeter” dediği, toprağına, yarınına sahip çıkmak için ayağa kalktığı gündür.

Bir sabah, bir vapur, bir hayal…

Bandırma Vapuru, 19 Mayıs sabahı Samsun kıyılarına yaklaşırken o vapurdan inen biri sadece görevli bir subay değildi. O, memleketin kaderine yön vermek üzere yola çıkan bir liderdi. İstanbul susturulmuş, Anadolu dilsizdi. Sessizliğin içinden yürüyen bangır bangır bir ses vardı; Mustafa Kemal…

Elinde bir yetki belgesi vardı belki, ama aklında çok daha fazlası… Onun zihninde bir emir değil, bir milletin özgürlük tutkusu, bağımsızlık hayali vardı. Bu yüzden 19 Mayıs, öyle masa başında yazılmış sıradan bir görev değildi. Halkın kaderine sahip çıkan bir adamın, geri dönüşü olmayan bir inançla attığı ilk adımıydı.

19 Mayıs ne demek?

19 Mayıs, bu milletin kendi kaderini yeniden eline aldığı gündür. Bir halkın, bastığı toprağa yeniden sarıldığı, esareti elinin tersiyle ittiği gündür.

Atatürk, bu günü gençliğe boşuna armağan etmedi. Gençlik, sadece yaşla değil; düşünceyle, cesaretle, vicdanla ilgiliydi. Gençlik, bir milletin vicdanıydı, halkın sorgulayan, tepkisiz kalmayan, cesur sesiydi. Sırtını gençliğe yaslamayan ülke ise geleceğini karanlığa bırakırdı.

Belki de…

Bugün kutlamalar yapılıyor. Bayraklar açılıyor, marşlar söyleniyor. Belki de zamanla 19 Mayıs bir rutine dönüştü… Eğer ki o ruhu içimizde taşımıyorsak, sadece bir takvimi işaretliyoruz demektir.

Peki ya bugünün gençliği?

Atatürk, “Bütün ümidim gençliktedir” derken bir övgüde bulunmadı sorumluluk verdi. “Atatürk gençliğe güvendi” diyoruz ya hep, aslında bu güvenin arkasında büyük bir beklenti vardı. Çünkü bu cumhuriyet, yalnızca geçmişe yaslanarak ayakta kalamazdı. O günleri ileriye taşıyacak olan bugünün fikri sağlam, vicdanı pak, gözü açık, sözünü esirgemeyen gençleriydi.

Asıl mesele…

Geçmişi ezberlemek kolay. Asıl mesele, o geçmişin mirasını bugüne taşıyabilmekte. Atatürk’ün yürüdüğü yolu bilerek, daima onun izinde yürüyebilmekte. Ve en önemlisi, yürüdüğü yola yenilerini ekleyerek bir şeyler katabilmekte.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk der ki:
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluş yıl dönümü kutlu olsun. Tekrar görüşünceye dek, hoşça kalın…