Ekim ayı öyle bir ay ki kimine hüzün getirir, kimine huzur… Yazdan kalma sıcaklıkların yavaş yavaş çekildiği, sabah serinliğinin insanın yüzüne hafifçe dokunduğu, gökyüzünün bile renk değiştirdiği bir geçiş mevsimidir aslında. Sanki yılın derin bir nefes alıp sakinleştiği zaman dilimi. Tatil çantaları çoktan kaldırılmış, balkon sehpalarındaki limonata bardaklarının yerini kahveler almış olur.
Yazı bırakmak istemeyenler hâlâ ince kazaklarla gezerken, sonbaharı kucaklayanlar atkılarını dolaba yerleştirmeye başlar.
Ekim, insanı biraz düşünmeye de çağırır. Çünkü yılın sonuna doğru yaklaşırken herkes farkında olmadan kendine küçük muhasebeler yapar. “Bu yıl nasıl geçti?”, “Hedeflediklerimin ne kadarını başardım?”, “Bundan sonrası için ne yapmalıyım?” gibi sorular sessizce zihne düşer. Belki de bu yüzden sonbahar yalnızca yaprak dökümü değil, aynı zamanda iç dökümüdür.
Sokaklarda renkler değişir. Sarı, turuncu, kızıl ve kahverenginin buluştuğu ağaçlar sanki resim defterinden çıkmış gibidir. Kaldırımlarda yürürken ayaklarımızın altında hışırdayan yaprakların sesi, günlük telaşların arasında insana unuttuğu şeyleri hatırlatır. Yazın gürültüsünden uzaklaşıp biraz kendine dönen şehirler, Ekim’le birlikte hem sakinleşir hem de derinleşir.
Kahvehanelerde, evlerde, ofislerde sohbetler değişir. “Havalar soğuyacakmış”, “Okullar iyice açıldı”, “Yeni sezon başladı” cümleleri havada dolaşır. Yazın telaşsızlığı yerini planlara, hazırlıklara, yeni başlangıçlara bırakır. Kimisi kışlık alışverişini yapar, kimisi yazdan kalma alışkanlıkları toparlar, kimisi de sadece yağmurun sesini bekler.
Ekim aynı zamanda yeniden hatırlama ayıdır. Doğum günleri, yıldönümleri, anılar, yapılacaklar, gidilecek yerler, ertelenen buluşmalar… Hani bazı aylar vardır, insanı hızlandırır; işte Ekim tam tersine yavaşlatır ama içten içe bir hareketlilik başlatır. Hem dinginlik hem hazırlık hâlidir.
Belki de Ekim’in en güzel yanı, kimseyi zorlamamasıdır. İsteyene hüzün verir, isteyene huzur… Bir köşede yağmur kokusunu getirirken başka bir yerde balkonda oturanlara son güneşi armağan eder. Kimi için battaniye ayı, kimi için yürüyüş zamanı, kimi için yeni kararların başlangıcıdır.
Takvimler değişti diye değil, ruh hâlimiz dönüştüğü için hissederiz Ekim’i. Çünkü bazı aylar gelir ve insanın içini sessizce yoklar. Ekim de tam olarak bunu yapar: Ne çok konuşur ne çok susar… Sadece hatırlatır: “Yıl bitmeden hâlâ zamanın var.”
BİZİM İÇİN EKİM...
1 Ekim kurumumuz açısından da önemli... Radyo Ege 30, Son Mühür Televizyonu 5 oldu. Nice başarılı yıllara...