Yeşildere’ye giden çevre yolunun Alsancak tarafı Murtake, diğer tarafı da Hilal Mahallesi oluyor.
Murtake, Rumca ‘ Ölüler diyarı’ anlamına geliyor. Eskiden burada Rumlar yaşarmış. Şimdi ise Romanlar…
Suat Seren’deki doktor randevum sonrası öncelikle Alman Kulesi diye bilinen Tepecik Höyüğü’nü görmek istedim. Çünkü buralara her zaman yolum düşmüyor, zamanımı iyi değerlendireyim istedim. 18 metre rakımlı küçük bir tepe burası. Bugün tepenin hemen altında devasa bir inşaat çalışması var. Hastane yapılıyormuş.
Alman Kulesi denilmesinin nedeni de Alman Ignatz Müller’in şarap fabrikasının ve bağ evinin burada bulunması… Aslında bu tepe, M.Ö. 8500 yıllarından bile eski değerleri taşıyan bir höyük…
Tenekeli diye bilinen Romanların yaşadığı bu bölgede daha önce de dolaşmıştım. Hem de sokak sokak…
Tepenin eteklerine göç edip yerleşen Romanların tenekeden evler yapması nedeniyle almış bu adı.
Cephesinde ‘ Mülk Allahındır ’ yazılı, mozaik kaplama villamsı konut dikkatimi çekti. Varsıl birine ait olsa gerek… Bölgede Pul pul dökülen konutlar da var.
Geniş bir bahçe içinde üç eğitim kurumu bulunuyor. Şehit Fazıl Bey Ortaokulu, Şehit Astsubay Bülent Aydın İmam Hatip Ortaokulu, Gaziosmanpaşa İlkokulu. Bir de Yenişehir/ Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü… Halk Eğitim Merkezi binası, yıllara meydan okuyan bir taş yapı…
Şehit Fazıl Bey’in müdür yardımcısına çıkarsam merak ettiklerimi öğrenirim diye düşünüp çaldım kapısını. Orçun Bey, Balkanlardan İzmir’e göç edip yerleşmiş bir ailenin oğlu…
Yıllar önce gazeteler yazmıştı buradaki ilkokulda gırnata, keman, zurna ve org çalmasını bilen öğrencilerin bulunduğunu. Şimdi artık öyle değilmiş. Ama mahalledeki yetişkin nüfus içinde bu enstrümanları çalanların varlığı da azımsanmayacak kadar çokmuş.
Öğrenci sayısının azaldığından söz etti. Tebessümle karışık ‘’ Geceleri çalışıyorlar, gündüzleri ise uyuyorlar.’’ dedi. Bu sözün ne anlama geldiğini anlayamadım tabii ki…
Yoksulluk, geçim sıkıntısı nedeniyle genç- yaşlı çoğu kolay para kazanmak isteyen kişilerin uyuşturucu sattığını ve kullandığını, bunun da bu bölgede çok yaygın olduğunu söyledi.
Nitekim, çok kişiden de duydum bunu.
Teneffüs zili çaldığında bahçeye çıkan öğrencilerin gerçekten çok az olduğuna tanık oldum.
Öğrenci sayısındaki düşüşün nedenlerini araştırmak ve buna çözüm bulmak için İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü ile buna kafa yoruyordur muhakkak.
Dışarıda konuştuğum kişilerden de mahallede kristalin yani meth denilen uyuşturucunun çok satıldığını ve kullanıldığını öğrendim. Hatta, daha da ileri gidersem başıma bir işin gelebileceğini söyleyip uyarıda bulundular. Tırstım ve uyarılarına kulak verip aşağılara inmedim.
Roman Kültür Merkezi, Sema Pekdaş’ın başkanlığı döneminde açılmış. İki katlı, geniş bahçeli eski bir Rum evi. Kütüphanesi de var ama ne gelip kitap okuyan ne de soran oluyormuş. Onca kitap boş boş rafları bekliyor.
Eski Yunan’da bilindiği gibi felsefe çok yaygın. Geçim derdi olmayan Atinalıların felsefeyi çok sevdiklerini ve Atina’dan çok filozof çıktığını öğrencilik yıllarımda öğrenmiştim. Felsefe, karnı tok insanların uğraşısı kısaca.
Yoksul Tenekelinin ne felsefeye ne de kitaba ihtiyacı var.
Mahallenin yoksul çocuklarına kitaptan önce peynir, zeytin, bal, et, süt gibi besinler gerekiyor.
Bunlara sahip olmayan Tenekeli, kültür merkezine gelip de kitap mı okuyacak yani?
Sosyo - ekonomik, sosyo- kültürel geriliği olan bölgelere belediyelerin öncelikle sağlık, gıda, iş ve benzeri sosyal projelerle omuz vermesi gerekiyor. Kütüphane, biraz fazla romantik kalmış.
Örneğin meslek edindirme kursları açarak bölge insanına daha doğru hizmet vermiş olacaklarını birilerinin kulaklara fısıldaması gerekiyor.
Mahallede gözüme çarpan en büyük güzellik, cumbalı evler. Sayıları az da olsa mahalleye ayrı bir renk katıyorlar. Cumbalı konutlar, İzmir’de benim vazgeçilmezlerimden…
Tenekeli’deki sokaklar, sanki hiç temizlenmiyor hissi uyandırdı bende. Böylesi kirliliği hiçbir ilçede, semtte ve mahallede görmedim doğrusu.
Mahalle, erkek egemen bir sosyal kimliğe sahip olmalı ki girip çıktığım sokaklarda hiçbir genç kıza rastlamadım.
Kahvelerin karşılıklı olması da dikkat çekici… Ne var ki işsiz ve parasız olanlar kahveye de adım atmıyor olmalı ki kahveler de eskisi gibi tıka basa dolu değil.
Sosyal bir yara olarak gördüğüm meşhur genelev de bu bölgede. Çoğu kentte genelevler artık kent dışına çıkarılmışken buradakinin varlığını hâlâ sürdürüyor olması ayıp oluyor biraz.
Lise yıllarında tanışmıştım buradaki genelevle. Oluk oluk insan akardı buraya. Sokaklar yaz mevsimindeki Alaçatı canlılığını aratmazdı hiç. Handan, Kolejli Şerare, Aysel o yılların gözdeleriydi.
Bugün mü? Sanki bir doğal afet yaşanmış ve buranın sakinleri uzaklara gitmişler gibi…
Sakin, sessiz ve durgundu.
Ezcümle… Genelev, buradan kent dışına taşınmalı. Kentin orta yerinde yer alması neden muhafazakar çevreleri rahatsız etmez, anlamak zor! Yılbaşına üç beş gün kala ortaya çıkan iki kilo sakallı/ cüppeli sarıklı tebliğci abilerin yılbaşı kutlamasını protesto etmelerinden daha mı önemsiz bir konudur bu?
Önceki yıllarda sabahları okula aç aç giden öğrencilere belediye simit ve ayran dağıtıyormuş.
Neden şimdi o uygulama yok?
Yaşam düzeyimizde mi bir gelişme oldu da kaldırıldı?
Ve bu mahallenin çocukları Karşıyaka’yı, Güzelyalı’yı, Buca’yı, tiyatroyu- sinemayı tanımalı. Bunun için ilçe ve semt gezileri düzenlenmeli, Tenekeli dışındaki mahalleleri tanımalılar.
Roman Kültür Merkezi’ni açan zihniyet, mahallenin çocuklarına böylesi seçenekler sunmalı.
Çünkü onlar bizlerin kardeşleri, evlatları!
Karşıyakalı, Göztepeli, Balçovalı, Çiğlili de gelip buraları görmeli. Kaynaşmasalar da onları tanımalı.
*
Gaziler Caddesi’nin üstündeki sokaklar da buradakilerden farksız.
1145 Sokak’taki dış cephesi mozaik kaplama evler dikkatimden kaçmadı. Balkonsuz evlerin görüntüsü içimi sızlattı. Çamaşırını yıkayan kadınlar, balkonu olmadığı için evinin önüne gerdiği tele asmış çamaşırlarını. Güney Mahallesi olarak bilinen bu bölgede de üç eğitim kurumu bir bahçeye sığdırılmış. Konak Anadolu İmam Hatip Lisesi, Konak 50. Yıl Anadolu Lisesi ve Konak Mustafa Kemal Atatürk Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi.
Furkan Hareketi imzalı oldukça büyük bir bez afişin okulun dış cephesinde neden hâlâ asılı kaldığını düşünüyor insan ister istemez… Tanınmış bir hocaefendinin 16 Şubat’ta verdiği konferansın afişi gelene geçene merhaba der gibi… Etkinlik, 16 Şubat’ta Otogar civarındaki Okçu Düğün Salonu’nda yapılmış.
1140 Sokak ise çorbacıların sokağı adeta. Meşhur Kısmet Çorba, Bolkepçe Çorba - Yemek, ve Çorbacı Doktor burada.
Kemer İzban İstasyonu ile Besleme otobüslerin garajı, okulun hemen iki üç dakika ilerisinde.
*
Avustralya nüfusunun yüzde 2’si kıtanın iç kısımlarında, geri kalan yüzde 98’i ise sahil kenarlarında yaşar. En çok gölü olan ülke Kanada. Dünyanın en mutlu ülkesi Danimarka. Papua Yeni Gine’de toplam 850 dil konuşuluyor. Dünyada benzinin en pahalı olduğu ülke Türkiye.
Dünyanın en yüksek tepesi olan Everest, okyanusun en derin kısmı olan Marianas Trench’in içine sığabilir.
Bu gibi bilgileri belleğinize yerleştirmek yerine, evinize tıkanıp kalmayın, arada bir bilmediğiniz semtleri, sokakları ve mahalleleri arşınlayın lütfen.