Geçtiğimiz haftalarda, "Bize ne oldu böyle?" diye bir yazı yazmıştım. O yazıda toplumsal olaylar, gençler ve nereye gidiyoruz gibi bire bir şahit olduğum durumlardan ve olaylardan bahsetmiştim.
Bu yazıda ise, canızı sıkan haber başlıklarından bahsedeceğim. “Sokak ortasında dehşet”, “Cinnet getiren koca can aldı”, “Eski eş can aldı”, “Akran zorbalığı can aldı”… Daha neler içimizi yakan, sinirimizi bozan olaylar ve haberler.
Geçtiğimiz hafta çarşamba günü sokak ortasında okulun önünde çocuklarının okul çıkışını beklerken, bir devlet kurumu önünde ve aynı zamanda çok yakında polis kontrol noktasının bulunduğu bir yerde İzmir'in Konak İlçesinde genç bir anne eski eşi tarafından 16 bıçak darbesiyle katledildi.
16 bıçak darbesi… Tam da sorulması gereken soru şu: "Bize ne oluyor böyle?" Bir insanı öldürmeyi geçtim, 16 bıçak darbesi… Bu nasıl bir cinnet, bu nasıl bir nefret?
Peki, ne oldu? Olan 3 çocuğa oldu. Çocukların geleceğine oldu; anne mezara, baba cezaevine gitti. Şimdi ne olacak? Kocaman bir bilinmezlik…
Başımızdaki şu akran zorbalığı belası ne olacak? Akran zorbalığı eskiden de vardı. Arkadaşlar arasında dış görünüşüyle yargılanırdı, soyismindeki bir kelimeyle, adıyla ya da başka bir şeyle… Eskiden bunlar bize çok ağır gelirdi; meğerse bunlar oldukça masum zorbalıklarmış. Bunu, son yıllarda yaşanan olaylarla anladık.
Temmuz ayında Ankara'da öyle bir olay yaşanıyor ki, ilk okuduğumda bu kadarına pes dedim. 11 yaşında bir erkek çocuğuna arkadaşları bu yokuşu frensiz bisikletle inersen seni mahalle maçına alacağız diyorlar. Çocuk 11 yaşında olduğuna göre arkadaşları da onunla yaşıt. Asıl kokunç olan bu frenlerin papuçlarını çocuklar kendi eliyle koparıyor. Ve hazin son yaşanıyor çocuk yokuştan iniyor ve 8 metre istinat duvarından yere çakılıyor.
Şimdilerde ise, acılı annesi, elinde kamera görüntüleriyle yasal hakkını arıyor.
Peki biz bunun için ne yapabiliriz, ben bir psikolog, pedagog ya da bu konuda uzman, bilir kişi değilim amacım ahkam kesmek değil ama birşeyler yapmalıyız.
Gençlerimiz, çocuklarımız, kadınlarımız, erkeklerimiz kısacası insanlığımız elimizden kayıp gidiyor.
Televizyonda yayınlanan diziler, internetteki film ve dizi platformları, sosyal medyadaki video içerikleri bizleri, büyükleri, küçükleri oldukça etkiliyor. Orada izlediğimiz bir videoda, bir dizide veya bir filmde işlenen konu bu tarz ise, yapan kişinin basitçe kurtulması bizlere "O kurtulduysa ben de kurtulurum, ne var ki?” dedirtiyor. Onun bir senaryo olduğunu unutup gerçek hayat sanıyoruz.
Onun için çok rica ediyorum: Bu tarz dizi, film ve videoları izlemekten kaçınalım ve izleyen kişileri engelleyelim. Çünkü bu hayatta hiç birimiz bir köyün ağası, bir aşiretin başı ya da benzeri kişiler değiliz.
Yeni bir hafta… Ayın ortasını geçtik; Kasım, Aralık derken yeni bir yıla merhaba diyeceğiz.
Güzel yarınlar için, umudumuz için çocuklarımıza ve gençlerimize sahip çıkalım.
Tekrar görüşmek üzere, hoşça kalın..