Asgari ücret görüşmeleri başladı.
Herkes masada.
Devlet var.
Patronlar var.
Bir de bolca “fedakârlık” var.
Eksik olan tek şey: asgari ücretli.
O masaya gelemedi; çünkü ikinci işine yetişmesi gerekiyordu.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüden patronlara sesleniyor:
“Ellerinizi taşın altına koyun.”
Arkasından klasik final:
“Kefenin cebi yok.”
Haklı.
Kefenin cebi yok.
Zaten bu ülkede maaşın da cebi yok, delik deşik.
*
Patronlar ne diyor biliyor musunuz?
“Asgari ücretle geçinmek mümkün değil. Biz zaten asgari ücretin üzerinde maaş veriyoruz.”
Sonra ekliyorlar:
“Devlet de elini taşın altına koymalı.”
Bir dakika…
Patronlar, Recep Tayyip Erdoğan’a “biraz vicdan” öneriyor!
Tarihi an.
Not alın.
Çerçeveletin.
Aklınıza asın…
*
Normal şartlarda bu cümleyi kim kurar?
Sendikacı.
İşçi.
Emekli.
Memur.
Ama hayır…
Bu kez sermaye konuşuyor.
“Devlette taşın altına elini koymalı”
Demek ki tablo o kadar kötü.
*
Devlet ne yapıyor peki?
Elini taşın altına mı koyuyor?
Hayır.
Devlet elini,
– Vergi listesine koyuyor
– Zamlara koyuyor
– Harçlara koyuyor
– Ceza makinesine koyuyor
Taşın altında kalan tek şey, Vatandaşın beli.
*
“Asgari ücretle işçi çalıştırmıyoruz” diyor patronlar.
Doğru.
Ama asgari ücret,
zaten çalışılan bir ücret değil,
dayanılan bir rakam.
*
Masada konuşulan kavramlar şahane:
“Makro denge”
“Verimlilik”
“Rekabet gücü”
Markette konuşulan tek cümle:
“Bunu geri bırakalım.”
*
Bir ülkede patronlar “devlet de fedakârlık yapsın” diyorsa,
orada işler ciddidir.
Bir ülkede bu cümleye rağmen hâlâ grafik anlatılıyorsa,
orada işler vahimdir.
*
“Kefenin cebi yok” sözü doğrudur.
Ama bu lafı
asgari ücretliye söyleyemezsiniz. Söylerseniz, aç adama “oruç tut” demenize benzer.
*
Sonuç?
Bu memlekette taş hep aynı yere düşüyor.
Ne patronun ayağına,
ne sarayın avlusuna…
Doğrudan halkın kafasına.
Ve evet,
acı ama komik:
Bu tabloda
patronlar bile Erdoğan’dan daha vicdanlı davranıyor.
Gülmeyin.
Gerçek bu.