Bornova Yeşilova Höyüğü’ndeki kazılar...
Bize gösterdi ki...
“Güzel İzmir”in geçmişi 8 bin 500 yıl öncesine dayanıyor...
Adı ise...
Bildik, bileli...
Özgürlüğün diğer adı ise...
Dünyanın ezbere bildiği “Smyrna”...
Mitolojideki karşılığını merak ediyorsanız...
“Smyrna” adlı bir Amazon kraliçesinden geliyor:
“Ana Tanrıça Kaynağı” ya da “Kutsal Ana”...
Daha ilginci ise...
Bu adlandırma...
Büyük olasılıkla Hitit kökenli...
*
Güzel insanları...
Bir'e dört veren toprakları...
Pırıl pırıl özelliği geçmişte kalsa da masal gibi anılan körfezi...
Emsalsiz imbatı...
Dünyaya açılan uluslararası özelliktei limanı...
Ve güzel insanları ile...
Birkaç gün önce...
İzmir’imiz
Yeni bir rekora imza attı...
Üstelik...
Sessiz... Sedasız... Gururla...
Ve...
O “Güzel İzmir”in Büyükşehir Belediyesi...
Birkaç gün önce...
Asırlardır parlayan bir yıldız olarak...
Kuruluşu’nun (25 Kasım 1867)...
“158’inci yılını onurla / gururla tarih sayfalarına ekledi...
Bir buçuk asrı geride bırakan bir kentin hemşehrileri olarak...
Türkiye’nin gözbebeği...
İzmir’de doğmak ve hayatımızı sürdürmek gibi...
Kıskandıran şahane bir duyguyu yaşıyoruz...
Yaklaşık son 60 yıldır...
Başka kentlerden göçüp gelenler de artık birer İzmirli’dir...
Çünkü...
Çocukları, torunları bu şehirde gözlerini dünyaya açtılar...
Bu gönüllerde kıvanç rüzgarı estiren rekordur!
Üstelik şanlı bir rekordur...
Merakınızı diri tutun, rekora geliyoruz...
Bu güzel şehir için...
*
Kimileri, “İzmir pijamalarını giydiğin yer...” demiş...
Bazıları da...
Cahit Külebi gibi satırlara dökmüş duygularını:
“İzmir'in denizi kız, kızı deniz; sokakları hem kız hem deniz kokar...”
Bu satırlar başka kentleri de kıskandırmış...
Mesela...
Boşuna mı demiş Fransız şair Victor Hugo!
Hiç görmediği halde, “İzmir bir prensestir” diye...
Ulu Önder Atatürk'ün...
İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşundan sonra...
Az bilinen bir tespiti var Türkiye'nin üçüncü büyük kenti için:
“Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır...”
*
Her ne kadar...
Osmanlı İmparatorluğu’nda yerel yönetimlerin önemi...
Ağırlıklı olarak 19. yüzyılın başlarında ortaya çıkmışsa da...
Ancak 1800’lü yıllarda...
İstanbul, İzmir ve Selanik gibi...
Avrupalılar’ın yoğun ticaret yaptığı liman kentlerinde...
Altyapı yetersizliği gündeme geldi ve...
İster istemez...
Belediye teşkilatı yaratmak şart oldu...
İşte o günler...
İzmir’in nasıl bir “altın yıldız” olduğunu ortaya koydu...
Ve...
Padişah Abdülaziz...
25 Kasım 1867’de gerekli izni verdi...
Ruzname-i Ceride-i Havadis adlı gazetede...
O gün şöyle bir haber yayınlandı:
“Belediye dairesinin kurulmasının...
Gözle görülür faydaları olduğunun...
Herkesçe kabul edildiğinden dolayı...
İzmir’de de böyle bir dairenin kurulmasına dair...
Padişahın izin verdiğini haber aldık...”
*
...Ve, böylece...
İlk İzmir Belediye Reisi Yenişehirli Ahmet Efendi göreve başlamış oldu...
*
...Ve, o günlerin yaşandığı zaman diliminde...
Sadece Osmanlı'nın başkenti İstanbul'da...
1855'te başlayan bir “belediyecilik yapılanması” vardı...
Gelelim İzmir’e...
Belediye unvanını alır almaz...
Hemen bir belediye başkanı seçilmiyor İzmir'de...
Genelde valiler bu işi yürütüyor...
Taaa, ilk resmi belediye başkanı Yenişehirli Ahmet Efendi'ye kadar...
O tarihten bugünün reisi Dr. Cemil Tugay dahil...
35 başkan görev yaptı / yapmaya devam ediyor...
Bir çoğunun ismi park, bahçe, bulvar ve hastaneye verildi...
Bu sayede yaşıyorlar, yaşayacaklar...
Bitiriyoruz...
Türkiye'nin...
İstanbul'dan sonraki en eski belediyesi olmakla gururlanan...
İzmir'in “resmi başkanlı” 157 yılının (2004-2019) arasında kesintisiz “15 yıl” İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanlığı görevini üstlenen Aziz Kocoğlu'na nasip oldu ve tarih bunu yarının İzmir’i için bi’kenara yazdı...
...Ve, “Aziz Başkan”ın rekoru henüz kırılmadı...
İzmir’in “158”inci yaşı kutlu olsun...
Nokta...
Sonsöz: “İzmir'de hayat beklenmez, kovalanmaz da... O zaten sizinledir... / Cemal Süreya – Türk Edebiyatı’nın Modern Dahisi...”