Bazı insanlar vardır, onları bir makam tabelasından ya da resmi bir unvandan tanımazsınız. Onları, kalabalığın içinde en önde duran siluetten, yorgun gözlerindeki inattan, omzuna dokunan bir emekçinin sessiz teşekküründen tanırsınız.

İşte disiplini hayat felsefesi olarak almış, onuru için yaşayan, emeğin önemini bilen Devrim Onur Erdağ, tam da böyle biri....

ŞEHİR ŞEHİR DOLAŞIYOR...

Onur Erdağğ

Evet Sendikacı! Ama yalnızca bir sendika yönetim odasında oturan değil; yağmurun altında, sloganların içinde, bazen de bir meslektaşının çay ocağında dert dinleyen bir sendikacı. Her hafta birkaç ile giderek emekçiye omuz veriyor. Dertlerini dinliyor. Çözüm üretiyor.

MÜCADELE DOLU BİR YAŞAM...

Onur Erdaağ

Kars’ın soğuk rüzgârlarında doğmuş, 11 yıl boyunca donanmanın disiplinini taşımış, ardından yerel yönetim emekçilerinin sıcak ve tozlu mücadelesine dalmış. Eğitim hayatı geniş bir yelpaze; teknikten yönetime, güvenlikten iş sağlığına kadar uzanan bir birikim… Hala bir üniversitede okuyor. Diplomalar beşi buldu. Hepsi de alın teri ile alınanlardan... Ama asıl eğitimi, sahada aldığı dersler olmuş Her insan bir kitap gibidir diye düşünüp onlardan çok bilgi almış.

ZABITA VE İTFAİYE EMEĞİNİN PEŞİNDE...

Onun sesinde hem sabrın hem öfkenin tonları var. Zabıta ve itfaiye personeli için söylediği sözler, yalnızca hak talepleri değil; görünmeyen bir mücadelenin, gözden kaçan bir emeğin hikâyesi.
“Biz terörist değiliz. Emeğimizin peşindeyiz.” dediğinde, bu söz bir basın açıklaması cümlesi olmaktan çıkıp, bir meslek onurunun manifestosuna dönüşüyor.
Belki de onu farklı kılan, konforlu bir dil seçmemesi. Sert de konuşuyor, net de… Ama sahiciliği, kelimelerinin önüne geçiyor. Çünkü bilir ki, emek mücadelesinde diplomasi bazen hakkın üstünü örten ince bir örtüdür.

EMEKÇİNİN OMUZ BAŞINDA...

Onurr Erdağ

Devrim Onur Erdağ, sendikacılığı yalnızca masa başı bir müzakere olarak görmeyenlerin temsilcisi. O, bürodan değil, halkın arasından konuşuyor. Protokol masasından değil, emeğin omuz başından bakıyor dünyaya. Ve belki de bu yüzden, kimi zaman eleştiriliyor; ama uzun vadede, adının yanına “güven” kelimesi ekleniyor.

GELECEK BU BAKIŞLA ÇALIŞANLARIN...

Türkiye’de sendikacılığın ruhunu hatırlatan bu tür isimler çoğalırsa, belki de o hayalini kurduğumuz adalet, bir gün sadece pankartlarda değil, hayatın içinde de yerini bulur. O güne dek, Devrim Onur Erdağ gibi sesler, emeğin vicdanını diri tutmaya devam edecek.