Koskoca 420.000 metre kare alan, ufak ufak, parça parça bitirilen, İzmir'in meşhur mekanı İzmir Fuarı...
Gelin fuarın benim bildiğim zamanlarına gidelim. Düğün salonları, hayvanat bahçesi, lunapark ve niceleri...
O zamanlarda fuar her akşam fuar zamanı gibiydi akşamları ışıklar yanar fuar ışıl ışıl olurdu. Kalabalık hiç eksik olmazdı. Çocuk parklarında çocuk sesleri, düğün salonlarında müzik sesi, Ege güneşinin ihtişamı, o yıllarda fuarda yaşam vardı.
İzmir dışında yaşayan insanların, adını duyunca merak ettiği İzmirlilere özgü koskoca bir eğlence mekanı.

Mesela hayvanat bahçemiz vardı, benim yaşımda olanlar ve benden büyüklerin de bildiği gibi hepimiz ilk orada gördük canlı canlı büyük hayvanları, aslanı, kaplanı, deveyi, zürafayı İzmir'in fili Pak Bahadır'ı ve diğer bütün hayvanları.
2008 yılında koku bahanesiyle hayvanat bahçesini kaldırdılar. Yeşillendirip öyle bıraktılar.
Tam 17 yıl olmuş hayvanat bahçesi fuardan gideli yerinde hiçbir şey yok, birler şeyler var!
"Ne var? Hemen söyleyeyim; sokak hayvanlarının dışkıları..."
Hayvanseverlerin hışmına uğramamak adına şunları söyleyebilirim.
"Evet hayvanlara doğal yaşam alanları oluşturuldu. Hayvanlar doğal alanlarında yaşamaya başladı. Kafeslerden kurtuldu,
olan fuarın simgesine oldu."
Düğün salonlarımız vardı rengarenk o salonlarda hemen hemen her akşam düğün vardı. Düğün olduğu zamanlarda fuarın içindeki kafeler, bazı mekanlar ve çevresindeki marketler, bakkallar nasibini alır para kazanırdı.
Sonra ne mi oldu? Ses bahanesiyle düğün salonlarını kapattılar. Bir ara desibel (ses seviyesi) uygulaması, 23.30'da düğünlerin bitmesi uygulaması geldi. Ne yapıldı ne edildi güzelim düğün salonlarının bazıları kapandı. Bazıları yıkıldı.
Fuarın hareketliliğini sağlayan organı düğün salonları kapanınca sessizliğe büründü, akşamları fuara girmek imkansızlaştı çünkü o kadar büyük mekan, o kadar ıssızdı ki tabiri caizse "kesseler kimsenin ruhu duymaz" hale geldi.

Yukarıda gördüğünüz manzaraya iyice bakın, bir daha bakın ben bu manzarayı gördüğümde 10 dakika boyunca baktım, baktım gözlerime inanmadım.
Bir zamanların en havalı düğün salonu Ada Gazinosu, bakımsızlıktan sahnesinde ağaç yeşermiş, etrafı hala o acayip metal plakalarla kapalı. Hem güldüm hem de üzüldüm o ihtişamlı salonun haline.
Ne yazık ki sadece Ada Gazinosu değil, fuar adım adım her yeri içler acısı halde.
Kendi bildiklerimin yanı sıra büyüklerimizin anlattığı Ekici Över, Lunapark Gazinosu, Manolya Bahçesi, Mogambo Gazinosu daha ne mekanlar.
Tanıdığımız bütün ünlü isimler o sahnelerde ün kazandı, sevenleri ile o sahnelerde kucaklaştı.
İZMİR BABA...

23 yıldır medya sektöründe eski fuarları birçok isimden dinledim. Ama İzmir'in Babası Sancar Baba bir başka anlatırdı.
Görevi gereği fuarın hem içinde yaşananları, hem de dışında yaşananları harfi harfine bilirdi. Espirili anlatımı, yüz mimikleri, el hareketleri ile aşığı olduğu fuarı aşk ile anlatırdı.
Sancar abi tam bir İzmir sevdalısıydı, İzmir'i sever İzmirliler de onu severdi.
Mekanın cennet olsun İzmir Baba...
VEE LUNAPARK...

Fuarın en ışıklı, en canlı mekanı artık yok. Büyük, küçük herkesin eğlence mekanı,
İzmir'in simgesi dönme dolap ( Ege Güneşi), balerin, gondol, uçan halı, çarpışan arabalar daha birçok eğlenceli oyuncaklar.
Fuara gidince lunaparka uğramadan fuardan çıkan yoktur. Çıkarsanız da aklınız oradaki ışıklarda ve müzik sesinde kalır, uzaklaşana kadar oradaki müziği duymaya çalışırsınız.
Ben çocukken arkadaşlarım ile birlikte o müzik ritmine göre koşardık lunaparkın etrafındaki koşu parkurunda.
Biraz büyüyünce çocukluk işte dedim.
Büyüdüm farkettim ki bütün çocuklar aynı şeyi yapıyor. Oradaki müzik sesi her çoçukta aynı etkiyi bırakıyor.
2024 Aralık ayında İzmir'in bütün gazeteleri, internet postalları "İzmir'in simgesi lunapark kaldırılacak" diye haber yaptı.
İnanmayacaksınız ama ben buna hiç inanmadım ya da inanmak istemedim, belki de ihtimal vermedim.
2025 Haziran ayı başlarıydı, lunaparkın önünden geçtim gözlerime inanamadım. Lunapark yıkılmış, kahkahalar atarak doyasıya eğlendiğimiz o oyuncaklar toz içinde ve atıl vaziyette, bizi korkutmak için tasarlanmış, ama bizim kesinlikle korkmadığımız korku şatosu, o kadar korkunçtu ki adeta harabeyi andırıyordu.
Koskaca bir yaz geçti lunapark öylece kaderine terk edildi.

Vee bugünlerde lunapark alanında hummalı bir çalışma var. 29 Ağustos'ta açılacak olan, İzmir Enternasyonal Fuarı'na hazırlanıyor. Görücüye çıkacak gelin gibi makyaj tazeliyor...
94.kez ziyaretçilerini kuçaklamaya hazırlanan gazeteci büyüğüm Mehmet Karabel'in deyimi ile "İhtiyar Delikanlı, İzmir Enternasyonal Fuarı" buruk ve eksik olacak.
İzmir'in değerleri bir bir tüm hızla elimizden yok olup gidiyor. Ve bizler buna hiçbir şey yapamıyoruz.
"Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete"
Tekrar görüşünceye dek, sağlıcakla kalın...