Öyle iyi bakılıyor ki hazretlerine herhalde grip bile olmamıştır 26 yıldan bu yana.
Düne kadar ‘Bebek katili ‘denilen terörist başına gösterilen ilgi göz yaşartıcı türden.
Bu nasıl bir terörist başıdır ki en milliyetçi çevrelerin başı bile şu an saygıda kusur etmemektedir bu sayın kişiye.
Herkes, tekrar tekrar Saygı Öztürk’ün Sayın Apo ile ilgili kitabını okumalı bence.
Toplum olarak arada bir geçmişi eşelemekte yarar var diye düşünüyorum.
Bir dediği bir dediğine uymaz bir siyasetçinin 2002 yılındaki sözlerini herkese anlatmakta yarar var. Hazretleri demiş ki; ‘’ Benim vatandaşım çöpten rızık, pazardan atık topluyorsa, meydanlar açız diye bağırıyorsa, ev kirasını/elektriği ve suyu ödeyemiyorsa, yüzde 25’i açlık sınırının, yüzde 50’si yoksulluk sınırının altındaysa … Ülkeyi bu hale mevcut hükümet getirmiştir.’’
Hazretleri 2025’in Türkiye’si hakkında ne düşünüyordur acaba?
Bugünlerde zehirlenen zehirlenene!
Karabük’te yediği dönerden 28 öğrenci, Rize’de mevlitte dağıtılan tavuktan 94 kişi, Bursa’da yediği tavuk- pilavdan 11 kişi, Kayseri’de okulda yediği sucuktan 80 öğrenci, Samsun’da yedikleri hamburgerden 5 öğrenci zehirlenerek hastaneye kaldırıldı.
Sağlığımızdan sorumlu bir bakanın bu konuda açıklama yapması gerekmez mi?
Beni asıl düşündüren ise tepkisiz ve cehalette Afganistanlı Talibanlarla yarışan sayın vatandaşlarımız!
Bir yarışma programında sorulan ‘’ 24 saatin var ‘’ diyen biri, karşısındakine kaç gün süresi olduğunu söylemiş olur, sorusuna yarışmacının verdiği yanıt…
İnanması zor ama 1-2-3-4 seçeneklerinden 2’yi söylüyor sayın yarışmacı.
Bir günün 24 saat olduğundan bile haberdar değil şık giyimli bayımız.
Bir başkası ise ‘’ 33’ten 3 noksan olan sayı 44’ten kaç noksandır?’’ sorusuna 4 diye yanıt veriyor.
Parayla diploma aldıklarını kanıtlamaya çalışıyorlar sanki…
Cahili bu denli çok olan bir toplumda sahtekarlara da gün doğuyor olmalı.
Baksanıza… ‘’Amacı halka ucuz et satmak olan Et ve Süt Kurumu’nun başındaki Mücahid Taylan, vatandaşı değil kendini ihya etti. 3 yılda yurt dışındaki şirketleri aracılığıyla 4 milyon kilo et ithal eden Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Mücahid Taylan’ın Macaristan’daki ofis adresinde iki çocuklu bir aile yaşıyor.’’
27 Kasım 2025’te bu haber Sözcü gazetesinde yayımlandı. Televizyonlarda da haber oldu.
Gelelim diğer 27 Kasım’a…
Asıl üzerinde durmak istediğim konu da zaten 2025’in 27 Kasım’ı…
8 Mayıs 2025’te Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri seçilen ve Vatikan Şehir Devleti Başkanı olan Papa 14. Leo, ilk yurt dışı ziyareti kapsamında planlanan Türkiye ziyareti için 27 Kasım Perşembe günü Ankara’ya geldi.
‘’ Göreve geldiğimiz 2002’den bu yana 100’e yakın kilise ve ibadethanenin restorasyonunu tamamladık. Yıl sonuna kadar 5 eseri daha açmayı planlıyoruz.
Dünyada en fazla insanî yardım yapan ülkelerden biriyiz. 3,6 milyonu aşkın Suriyeli kardeşlerimize ev sahipliği yaptık.’’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın Papa’yı karşılama töreni muhteşemdi.
Gözümün önüne hemen 2017 yılında yaptığı bir konuşma geliverdi Cumhurbaşkanımızın:
Muhalefeti hedef alarak ‘’Hayırdır ya, Vatikan’da niye bir araya geldiniz? Papa’nın huzurunda niye bir araya geldiniz, Papa ne zamandan beri Avrupa Birliği üyesi oldu?’’demişti anımsıyorsanız.
Şu işe bakın ki siz, yıllar sonra Papa’yı Ankara’ya davet eden de kendisi.
Anıtkabir ziyareti sonrasında Birinci İznik Konsili’nin 1700.Yılı nedeniyle İznik’e giden Papa, Su Altı Bazilikası yakınındaki ayine katıldı.
Atatürk’e mevlid okunmasına tepki gösterenler Papa’nın ayinine gıklarını çıkarmadılar.
Papa’nın Türkiye’ye geliş tarihi de düşündürücü.
Papa II. Urbanus, 27 Kasım 1095’te Clermont Konsili sırasında Ortaçağ’ın en etkili konuşmalarından birini yaparak din adamlarından ve halktan oluşan büyük bir kalabalığa hitap ederek Hıristiyanları, Kutsal toprakları geri almak için Müslümanlara karşı savaşa çağırmıştı.
‘’ Deus vult!’’ ( Tanrı bunu istiyor) diyerek de sözlerine son vermişti.
200 yıl sürecek olan Haçlı Seferlerini başlatmıştı bu konuşmasıyla.
Rastlantıya bakın siz, Papa 14. Leo, Haçlı Seferlerini başlatan konuşmanın 930. Yıldönümünde geliyor ülkemize. Tabii ki önce Ankara’ya…
Papa 14. Leo, 2 bin 640 kilometre uzaklıktaki Roma’dan gelip Anıtkabir’i ziyaret ederken bizim Diyanet İşleri Başkanı Safi Arpaguş ise makamına 11 kilometre uzaklıktaki Anıtkabir’e gitmedi.
Ardından da İznik’e…
Benim bildiğim sadece bir din adamı itiraz etti bu ziyarete.’’ Papa’nın İznik’te ne işi var, bir de ayin yapacakmış.’’dedi.
İznik’teki ayin Hıristiyan Gospel ilahisinin okunmasıyla başlıyor. ‘’ God is good all the time ‘’( Tanrı her zaman iyidir)
İlahiyi seslendirenler bizim Müslüman kadınlar! Kadınların kostümü de hiç alışık olmadığımız türden. Ne yerli ne milli!
Ümit Dikbayır, milyonlarca insanın tercümanlığına soyunmuş: ‘’ Papa, Türkiye’ye CHP iktidarında gelseydi, bugün mağarasına saklanmış çıt çıkarmayan Siyasal İslamcılar ne yaparlardı?’’
Ümit Dikbayır’a yanıtı yıllar öncesinden Jean Paul Sartre vermiş: ‘’ Ezilenler arasında din adamı göremezsiniz. Din adamları ezen sınıfın asalağıdır.’’
Bugün hepsi susuyor. Cüppelisi, şalvarlısı, kravatlısı, feslisi…
MHP, olup bitene zehir zemberek tepki gösterirken eski MHP’li vekil Hidayet Vahapoğlu’nun bu konudaki sözleri de şöyle:’’ Osmanlı döneminde hiçbir Papa’nın Osmanlı topraklarına girmesine ve ayin yapılmasına müsaade edilmemiştir. Atatürk’ün sağlığında ,1925 yılında Ortodoksların İznik Konsülünün 1600. Yıldönümü münasebetiyle İznik’te yapmayı planladıkları toplu ayine izin verilmemiştir.’’
Her fırsatta din elden gidiyor diye bağırıp çağıranlar, yılbaşlarında çam ağacı görünce ‘’Bunlar Hıristiyan adeti’’ diye o ağaçları tekmeleyenler bu dini/ pardon siyasi ziyaret karşısında süt dökmüş kedi gibiler.
Mahmut Koç’un sosyal medyadaki sözleri, bunun yanıtı gibi:
‘’ Şöyle bir düşünüyorum; Adam Fetö’ye gel de hasret bitsin diyor, alkış alıyor. Fetö’ye hain diyor, alkış alıyor. DEM Parti’ye terörün uzantısı illet zillet diyor, alkış alıyor. DEM Parti ile birlikte yürüyeceğiz diyor, yine alkış alıyor. Amerika ve İsrail’e kabadayılık yapıyor, alkış alıyor. Amerika müttefikim, İsrail dostum diyor, yine alkış alıyor. Emekliyi-memuru enflasyona ezdiriyor, alkış alıyor. Dün ak dediğine bugün kara diyor, yine alkış alıyor. Bu sorunu çözse çözse herhalde yapay zeka çözer.’’
Sen çok yaşa Mahmut Koç!
Yoksullaşanlar, günden güne cahilleştirilenler, aklını kiraya verenler kimin/ kimlerin değirmenine su taşıyor belli oluyor, demeye getiriyor Mahmut Bey.
Önerim, herkesin 2017’de Recep Tayyip Erdoğan’ın o günkü muhaliflerinin Vatikan’ı ziyaretleriyle ilgili ne dediğini bir kez daha okumaları ve bugün Papa için ne jestler yaptığını oturup düşünmeleri…