Bugün geçen yıl olduğu gibi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük eseri “Söylev” adını verdiği “Nutuk”ta dile getirdiği 19 Mayıs’ın anlam ve önemi ile ilgili satırları özetlemeye, atalarımızın cephelerde savaşarak bu ülkeyi nasıl ve ne şartlar altında kurduklarını bir kez daha hatırlatacağım. Başlıktaki iki kelimenin sahibini size tekrar hatırlatmadan son gelişmeleri özetleyemeyeceğim.

Neden mi?

Bu topraklara, bu vatana ve bağımsızlığımıza savaşmadan sahip olmuşuz. Bu söylemi 12 yaşından beri unutamıyorum.

Kim mi söylemişti?

1940 Rize doğumlu İsmail Kahraman…

1995 yılından 2018 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin nimetlerinden en üst düzeyde yararlanan, 22 Kasım 2015 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 23 Nisan 1920’de kurduğu TBMM gibi bir kurumun Başkanı seçilen, 2018’de siyasete veda eden (!) ama şu anda Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan 1940 Rize doğumlu İsmail Kahraman denilen zatı muhterem Rize’de yaptığı bir konuşmada bakın ne demişti;

“Şehirlerin kurtuluş yıldönümleri kutlanıyor.

Kesinlikle karşıyım…

2 Mart'ta  Rize kurtulmuş…

Kim diyor?

Yok Erzurum şu Mart'ta…

Şehirlerin düşman işgalinden kurtuluşu dolayısıyla kutlama yapılmaz.

'Ben esirdim, esaretim bitti, ben köleydim' diye ikrarda bulunulmaz.

Bu küçüklük kompleksi verir, bu yanlıştır, böyle şey olmaz.

Fetihler kutlanır…

Tarihi zengin ve engin bir milletiz biz.

Biz köklü bir devletiz.

Zaferlerle dolu bizim tarihimiz.

İstanbul'un kurtuluşu 6 Ekim, kim demiş?

İzmir'in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş?

Ne münasebet.

Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarının

birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler.

Kurşun sıkmadık ki…

2 Mart'ta da aynı şey var.

Ruslar çekildi gitti.

Çarpışmadık, dövüşmedik, vuruşmadık.

Tarihi doğru dürüst niye bilmiyoruz?

Övünecek büyük bir tarihimiz varken kölelikten kurtulduğumuz tarihe niye bayram diyeceğiz, fethettiğimiz tarihe diyeceğiz.”

Başkomutan Mustafa Kemal’in cephelerde emrinde savaşan İstiklal Savaşı Gazisi bir askerinin oğlu olarak, 106 yıldır yaşadığımız savaşlar, yapılan darbeler, muhtıralar ve sonrasında ülkemizi yönetmeye talip olan bazı siyasi aktörlerin (!) zengin olma istek ve saltanat hevesleri ile “İtibardan tasarruf olmaz” söylemleri ekonomimizdeki çöküntü nedeniyle bu vatanın nasıl kazanıldığını ve Atatürk’ü sevmeyen ve bize unutturmaya çalışanlardan birisi olan bu zatı muhteremi (!) size bir kez daha hatırlattım.”

Farkındaysanız “Yeni Anayasa” sürecine doğru gidiyoruz. Neymiş efendim; Sivil Anayasa yapılacakmış! 7 Kasım 1982'de halk oylamasına sunularak yüzde 91.37 kabul oyu ile yürürlüğe giren Anayasa’yı ne hale getirdik, inceleyelim...

177 madde 16 geçici madde olmak üzere toplam 193 madde ve 7 bölümden oluşan 1982 Anayasası’nın günümüze kadar 134 hükmünde yapılan değişikliklerle delik deşik edildi. “Sivil Anayasa” söylemiyle neler yapılmak istenildiğini takip etmenizi öneriyorum. “Yeni Anayasa” ile neyin amaçlandığını çoğunuz biliyorsunuz. Bilmiyorsanız da önümüzdeki aylarda ana amacının ne olduğunu siyasetçiler başta olmak üzere, hukukçularımızdan, özellikle anayasa bilim insanlarımızdan ve 102 yıldır yaşadığımız darbe, ihtilal, muhtıra ve olağanüstü hal uygulamalarında (!) yaşananları anlatan büyüklerinizden duyacaksınız.

Önümüzdeki günlerde 41 yıllık deniyor ama aslında 47 yıldır 10 binlerce insanımızın acımasızca ölümüne neden olan “Terör” örgütü PKK’nın kendini feshetmesiyle ilgili gelişmeleri izleyeceğiz. 1980’li yıllardan günümüze kadar Türk Dil Kurumu’ sözlüğünde “yıldırma, cana kıyma, malı yakıp yıkma, korkutma ve tedhiş” anlamına gelen terör sürecini öyle bir yaşadık ki, unutmadık ve asla unutmayacağız.

Ülke ekonomisinin tepe-takla gittiği süreç içinde nüfusumuzun da yüzde 70’nin açlık ve yoksulluk sınırına sürüklendiğini konuşacağız, yazacağız hatta çocuklarımıza ve torunlarımıza her gün anlatacağız. Aslında daha yazacak o kadar çok şey var ki.. “Yeter” diyorum.

Bu arada kurdukları savurgan saltanatlarından taviz vermeyerek halkına tasarruf adı altında bir senaryo ile itibarlarını (!) korumak için savurganlıklarını örtbas etmeye çalışanları da unutmayın, diyorum.

19 Mayıs 2025 Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın 106’inci yıldönümü tüm ulusumuza kutlu olsun. Işıklar içinde uyuyun Atam; sizin bize bıraktığınız bu topraklarda ilke ve devrimlerinizden asla taviz vermeyeceğiz.

Sevgi ve saygılarımla…