Altı yıl oldu. EGE TV neden kapandı? Yeri neden doldurulamadı? Niçin bu kadar sevildi? Bu sorularım cevabı için üniversitede tez bile yazıldı.

Biraz hüzün, biraz umut…

30 Nisan benim için hüzün, ayrılık, mutsuzluk, özlem ama ille de umut gibi duyguları ifade ediyor. Yıldız tarihi 30 Nisan 2017 Pazar gününü gösterirken evimiz olarak gördüğümüz EGE TV kapandı. Tamamen yönetimin aldığı kararla yayınını durduran Işıklı Penceremiz ‘i gözyaşlarıyla terk etmiştik. O güne geri dönelim mi?

Hoşça kal Ege…

Sabah can sıkıntısıyla uyandım. EGE TV ve RADYO EGE bugün son kez “Merhaba” diyecek. Ana Haber’de “Elveda” diyip, 00.00’da kepenk indirecektik. İçimde hala bir umut vardı vuslata dair… Bir mucize bekliyordum. (Aç kapa aç kapa artema gibi olmuştuk) Aralık 2016’da kapatılması planlanmış son anda Cem Beyi ikna eden Genel Müdürümüz Mehmet Karabel devam edeceğiz müjdesini vermişti. (“Aaaa kapanmıyor musunuz ben son yayınınıza çıkacağım diye gelmiştim “diye espri yapanlar olmuştu.) Yaklaşık 20 kişi ayrılmış ama yayına devam kararı alınmıştı. Ocak ayında reklam veren firmalarla yıllık anlaşmalar yapılmış çarkın dönmesi sağlanmıştı.  Yaşatacaktık.  Çabaladık ama olmadı… Yönetim Kurulu Şubat ayında tekrar kapatma kararı almıştı. Referandum sonrasına kadar devam ettik. O gece Mehmet Ağabeyim de bizi terk etti. Son 30 gün bir avuç arkadaşla kurumu yönettik. Dışarıya karşı yine başımız dik, ses getiren haberler yaparak. Tüm arkadaşlarım son saniyeye kadar profesyonelce çalışmaya devam etti. İçimiz kan ağlıyordu ama ekranda hiç belli etmiyorduk. Yayınlarımız devam etti konuklarımızı her zaman olduğu gibi ağırladık.

Bir medya devi…

Tamamen Televizyon ve Radyo için yapılan binamızda 4 stüdyomuz vardı. Her stüdyonun rejisi, montaj setleri… Cem Bey bize bir cennet bırakmıştı. 1994 yılından beri Ege’nin sesi, soluğu olmuştuk. “EGE TV’de görüyorsak doğrudur” imajı yaratmak, dürüst yayıncılığımızın sonucuydu. O imajı son saniyeye kadar koruduk. Ta ki son gün son habere kadar…

Her güzel şeyin sonu var…

Benim kaleme aldığım, sevgili Sevda’nın hayalimden öte kurgusu ile renklenen, Aslı’nın sesiyle canlanan ve hala youtube’da izlenebilen “Hoşça kal Ege…” haberine kadar… Sn. Bakioğlu’da televizyonu özel işleri için kullanmadı tek amacı Ege’ye, Egeliye hizmet etmekti. Öyle yaptık. “Ayrılıkta sevdaya dair” der şair. Ayrılık saati yaklaşıyordu. Televizyona geldim. Tayfun son gün dememiş güzel bir haber akışı hazırlamıştı. Bir tek veda haberi eksikti. Kimse yazmak istemiyordu. Polat kamerasıyla son çekimleri yapıyordu. Değişik bir şey yapalım dedim. Tüm ekran yüzlerimiz bir arada habere girelim. Yönetmenimiz Özgür “Çok iyi fikir” dedi. Hemen Ayşegül, Deniz, Aslı ve Mehmet Ali’ye bu düşüncemi söyledim. Ayşegül, “Gün boyu haberleri sundum ve ağlamamak için sıktım kendimi dayanamam” diyerek katılmadı. Deniz, Aslı ve Mehmet Ali ile habere başladık. Diğer tüm personel rejiden takip ettik haber bültenini… Ve son haber Aslı anons etti. Haber dönüşü Deniz, Aslı ve Mehmet Ali herkese teşekkür ederken gözyaşları sel olmuştu. Utanmadık… Çocuğumuz gibi gördüğümüz, iş yerinden öte yaşam merkezimiz EGE TV ve RADYO EGE gidiyordu. “Tekrar buluşuncaya dek hoşça kal Ege…” Kameramanlarda sunucularımızın yanına geçti. Sonra rejide alkışlar ve gözyaşları sel oldu… Ekranda akan rolde  tüm personelin ismi yer aldı. Çok zor bir yayındı. Sezgin Spor Günlüğünü sundu ve sinemaya bağladık yayını… O an yanımızda hiçbir kanaat önderinin olmaması ilginçti. Ekrana çıkabilmek için yarışanlar nedense kaybolmuştu. Bazıları mutluydu hatta… Timsah gözyaşları dökenlerde vardı. Oh olsun diyenler… Ama gerçek dostlarımız arayıp, “Sizin için ne yapabiliriz?” diye sorarak bizi teselli ettiler. Ekip hep beraber binayı terk ederek, Kordon’a efkar dağıtmaya koştuk. 35 arkadaşım 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda işsiz kalmıştı. Saat: 00.00’da klip yayınında ekran dondu. Radyo yayına devam etti.  En zor görev Münir ağabey ve bana düştü. Sabah gelip şarteli indirecek ve Ege’nin sesini tarihe gömecektik. Öğlen saatlerinde buluştuk. Her zaman cıvıl cıvıl olan bina bomboştu. Televizyonu kapattık.

Radyo Ege’yi yaşattık…

Sıra radyomuza geldi. Göz göze geldik Münir abimle… “Dur ben bir kez daha soracağım Cem Babama…” Aradım. Radyoyu kapatmasak olmaz mı onun çok masrafı yok? Reklamlarda var. Yayını Eylem planladı zaten, en azından vericiler sökülünceye kadar devam etsin.” Bir süre sessizlikten sonra “Tamam sen de boş kalmazsın” dedi. Mucize radyomuz için gerçekleşmişti ama Ege Tv “Game Over” dedi. Radyo Ege vericilerin sökülme zamanı geldiğinde de devam etti Ege’nin Sesi olmaya… Mücadelemize Eylem de katıldı. 2 yıl içinde, Cem Bey sürekli “yeter” dedi. Biz, ”Devam edelim” O, kapıdan kovdu; biz bacadan girdik. Yayınımız hiç susmadı. Gökmen, Hakan, Balamir, İzmir’in Dev Yüreği Erhan Gölbey, Tarım ve İletişimin Profesörü Meltem Onay, Filizlenen Yollar Filiz Güleç ve Diyetisyen Derya Zünbülcan hiçbir ücret talep etmeden Radyomuzu ayakta tuttu. EGE TV ile ilgili çok kişi geldi satın almak ya da binayı kiralamak için; hepsi geri çevrildi. Cem Beye, “Neden satmadınız” diye sormuştum. Bana derin derin baktı… “EGE TV’nin adı zedelenmesin diye düşündüm. Alan kişi personele maaşını vermezse ben sorumlu olurum. Herkesin hakkını ödeyerek kapatmayı tercih ettim.” demişti.  Sonrasında cihazlar ve stüdyolar Ege Üniversite bağışlandı ( Bu ayrı bir macera bir daha ki yazıda hatırlatın onu da anlatayım.) İsim hakkı da başka bir gruba verildi maalesef değeri korunamadı şu an yayında değil. Bu da Cem Beyin ne kadar ileri görüşlü olduğunun bir göstergesi… 6 yıl oldu ve hala yeri doldurulamadı. Bir EGE TV vardı. Efsane olarak kaldı. Şimdi yeni yuvasında Radyo Ege… Yayına devam ediyoruz. Dinleyicilerimizle, reklam verenimizle aile gibiyiz. Son Mühür ailesi bize kucak açtı ve birlikte sesiniz, soluğunuz olmaya devam ediyoruz… Belki yakın zamanda o EGE TV ruhu ile de karşınıza çıkabiliriz…

………..

Açın Radyonuzun sesini…

Radyo Ege’de Yaşar söylüyor. “Hoşça kal Gözbebeğim…”

Bülbülde gam, bende hazan

Selvi endam sendeydi güzel

Ah bu ne gam, bu ne siyah?

Seyr-ü sefalar sendeydi güzel

Ellerimdin benim

Kollarımdın sen ah

Şimdi ben neye neyle sarılacağım?

Ah, şimdi ben neye neyle sarılacağım?

Hoşça kal göz bebeğim

Hoşça kal göz bebeğim

Hoşça kal yaz güneşim

Bitimsiz dostluklara… Daima gülümseyin…