Son Mühür - Ayşegül Koç / DEM Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili İbrahim Akın, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Çözüm sürecine dair merak edilen soruları yanıtlayan Akın; “Bu süreç pazarlıkların olduğu bir süreç değil. Yaşananlar tarihsel bir sürecin bittiğini ifade ediyor. Biz de elimizden geldiği kadarıyla demokratik ortamın iyileştirilmesi yönünde çabalıyoruz” dedi.

“Yeni bir dönem başlıyor”

Silahlı mücadelenin sona ermesi ve demokratik çözümün önemine vurgu yapan Akın; “Daha önce de zaman zaman açıklama yapılmıştı. Silahların artık anlamsızlaştığını, çatışmaların bitmesi gerektiğini, silahlı mücadelenin ömrünü tamamladığını, artık yeni bir döneme girilmesi gerektiğine dair önce 1999’da da, 2014’te de böyle bir açıklama oldu. Şimdi yeni bir durum var. Bu sorunun sadece Türkiye’nin bir sorunu olmadığını, bölgesel bir sorun olduğunu, Suriye'de yaşanan sürecin özellikle Ortadoğu'daki gelişmelerin Türkiye açısından artık böyle sürdürülebilir görülmediğini, sorunun çözülmesi konusunda bir uzlaşı zemini alınabilirse, bunun Türkiye halklarının tamamına yarar olacağını söylediler. 

Ve farkındaysanız aslında açıklamanın başlığı önemliydi. Hem barışı ifade eden hem de toplumsal hayatı ifade eden demokratik toplum talebini ifade eden bir durum aslında. Şimdiye kadar bölünmeyi özellikle farklı farklı statülerde talepleri ifade eden bir hareketin temsilcisi olarak şimdi eşit yurttaşlık, demokratik toplum içerisinde birlikte hiç kimsenin kendi kendisine bir devlet ve başka şeyi beklemeksizin bir hayat sürdürülmesi gerektiğine dair açıklamalar yapıldı. Silahlı mücadeleyle bu ülkede bir yere varılamayacağını görüyoruz. Demokratik bir mücadelenin içerisinde olduğumuzu söylüyoruz. Bizim politik olarak sürdürmek istediğimiz siyasetin de önü açılmış oldu” diye konuştu.  

“Devletten adım bekliyoruz”

Akın, silahlı mücadelenin sona ermesiyle birlikte devletin de yeni adımlar atması gerektiğini vurgulayarak, sürecin sabote edilme riskine dikkat çekti. Akın; “Asıl mesele bence şurada. Tamam böyle bir hareket başlatıldı. Devlette böyle bir şey talep etti. Peki talep ettikten sonra şimdi devlet ne yapacak? Yani mevcut koşullarda sorun yok değil sorun var ama sorunun yöntemi mücadele tarzı ve yaklaşım biçiminde değişiklik var. Dolayısıyla biz şunu düşünmeye başladık. Yani örgüt silahlı mücadeleden vazgeçiyor, bu ülkenin eşit yurttaşı olmak istiyorum diyor. Haklarımı istiyorum diyor, elbette haklarımdan vazgeçmişim demiyor. 

Aslına bakarsanız bu durumda bence devlet eski argümanlarla devam edemez. Bu işi istemeyenler de var devlet içerisinde. Yani bu durumu sabote eden, hala daha kendi bildiklerini okuyan eski argümanlarla, eski siyaset tarzıyla ve devlet yönetimiyle devam etmek isteyen bir anlayış biçiminin de var olduğu gözüküyor. Eğer ortak değilseniz, birlikte değilseniz, irade sahibi değilseniz bu süreç gitmez tekrar eskisi gibi 2015 yılında olduğu gibi birileri bir eylem yapar, başka bir iş yapar, süreci bitirmeye kalkar. Bu durumda biz elimizden geldiği kadar bu sürecin bir şekilde demokratik ortamının iyileştirilmesine bağlı olarak yönetilmesinden yana tutumumuzu geliştirmeye çalışıyoruz ve çabamız bu yönde” dedi. 

“Temkinli bir iyimserlik süreci içindeyiz”

“Bu süreç pazarlıkların olduğu bir süreç değil” diyen Akın; “Yani masada oturulup bir pazarlığa dönüştürülmüş bir süreç gibi gözükmüyor açıkçası. Bizim açımızdan bu süreç gizemlilikleri belirsizlikleri fazlasıyla olan bir süreç ve biz sürecin bir taraftan bahsettiğim her koşullara rağmen devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz açıkçası biraz temkinli bir iyimserlik içerisinde süreci takip etmeye çalışıyoruz. Asıl mesele benim açımdan bu mesele pazarlığa gerek olmaksızın bir tarihsel sürecin bittiğini ifade ediyor. Yani sonuçta hiçbir şeyin elde edilip edilmemesiyle bağlantılı bir durum değil. Aslan aslında ana fikri orada şu: Türkiye'de artık kürt sorunu meşrulaşmıştır, kabul edilmiştir. Herkes tarafından bilinmektedir ve bunun çözülmesi gerekir” diye konuştu. 

İbrahim Akın “Mesaj PKK’ya yönelik”

Akın, çözüm sürecinde siyasi müzakerelerin ve demokratik yöntemlerin önemine vurgu yaptı. Akın ayrıca, Türkiye'nin bütçesinin büyük bir kısmının çatışmalara ayrılmasını eleştirerek, bu durumun ülkedeki ekonomik sorunları derinleştirdiğini ifade etti. Akın; “Görüldüğü üzere politik olarak orada bir ilkesel tutum var diyor ki; bundan sonraki süreci çatışma ve silahlarla değil, müzakere ve demokratik yöntemlerle yapalım diye bir genelleme var ama genelleme içerisinde direkt hedef tabii ki PKK'ya dönük yapılan hedef. Şimdi Kürt hareketi yaygın bir hareket. Birbirlerinden bağımsızlıklar olduğu kadar birbirlerine bağlılıkları da var. İlkesel boyutuyla da politik boyutuyla da var. 

Yani açıklamada zaten öyle bir durum yok ama biliyorsunuz Türkiye mevcut Suriye'deki gelişmeler karşısında orayı da kendi için bir tehdit ve tehlike görüyor. Bizim açımızdan sorun bence Suriye'nin sorunu, Suriye’nin kendi içinde çözülecek bir sorun. Şu anda mevcut yönetim ne kadar meşru, ayrı bir tartışma konusu oluyor. Suriye'deki HTŞ’nin dediği şu; ‘Bizimle dayanışma içinde gelen bir şekilde çeşitli ilişkisi olan insanların artık Suriye’de kalmasına gerek yok. Yani PKK’yı kastediyorlar açıkçası onu da söyleyeyim. Onların kendisi doğrudan geldiği gibi gidebilirler. Biz kendi hayatımızı burada kendi bir şekilde yürütebiliriz’ diyorlar. Özet olarak orada da herhangi bir özerklik ayrıcalıklı bir şey istemiyorlar gördüğümüz kadarıyla ve bunun çerçevesinde de ortak bir yönetim içerisinde yapısal ilişkiyi bir uzlaşma içerisinde çözmek istiyorlar. Bence Suriye meselesi çözülecek onu söyleyeyim. Yani bu sadece Türkiye'nin meselesi değil. Burada yaşananlar uluslararası ilişkilerle doğrudan orantılı. 

Bence artık bunun süreç nasıl işleyecek bilmiyoruz ama çok uzun süre sürdürülmeden çözülmek isteniyor. Dengeler itibariyle de öyle gözüküyor. Umarım daha fazla kan akmadan kimse gözyaşı dökmeden sorun çözülür. Biz de bu ülkede hem çevremizde hem bölgemizde hem de yaşadığımız ortamda barış içerisinde yaşarız. Türkiye'nin bütçesini bu geçen 2024 bütçesini incelediğimizde yaklaşık iki ay bunla uğraştığımızda gördüm ki aslında bizim bütçemizin yüzde 38 civarında bölümü savaşa gidiyor ve çatışmaya gidiyor. Bu ülkedeki insanların açlık, yoksullukla ve emeklilerin bu kadar zor durumda yaşaması ile ilgili sebep tamamen siyasi. Bu siyaset değişmediği sürece bu ülkede gerçekten bizim huzur içerisinde yaşamamız mümkün değil. Bir de gerçekten bizim kaynaklarımızı bu kadar hoyratça kullanmamızın da anlamı ve gereği yok” ifadelerini kullandı. 

“İzmirli milletvekillerini bir araya getiremiyorum”

İzmir milletvekillerinin ortak sorunlar için bir araya gelmemesini eleştiren Akın, farklı siyasi görüşlere rağmen İzmir'in sorunlarının çözümü için işbirliği yapılması gerektiğini vurguladı. Akın; “Ben İzmir milletvekillerini İzmir’de bir araya getirmeye çalışıyorum, gelmiyorlar. Farklı düşünebilirsiniz ama gelin bir araya konuşalım. Benim gördüğüm partiler özgür değiller. Örneğin bir parti milletvekili başka bir parti milletvekiliyle bir araya gelse sanki yanlış anlaşılacakmış gibi duygu içindeler. 

Çünkü çok farklı siyasal görüşte olabilirsin ama ben mesela İzmir'deki milletvekili kim olursa olsun, bir araya gelmekten, ortak bir yerde toplantı yapıp, herhangi bir konu konuşmaktan niye imtina edeyim ki? İzmir’de farklı bir kaç tane partinin temsilcisiyle program yapılsa, konuşsak mesela onu yapamıyoruz gerçekleştiremiyoruz. Eskiden bunlar olurdu. Ne düşünüyorsunuz, nasıl bakıyorsunuz, çözüm nedir, nasıl yapılır? Gibi sorularla demokratik ortamda bir araya gelemiyoruz söyleyelim. Ben İzmir'in sorununu, Türkiye'nin sonunu bu tür ortamlarda konuşabiliyor olmanın faydalı olduğunu düşünüyorum” dedi.

Muhabir: Ayşegül Koç