Başlıkta kullandığım üç kelime yıllardır uyarılarını dikkate almadığımız Türk Jeolog, Sedimantoloji ile Deniz Jeolojisi Uzmanı ve Deprem Bilimci Profesör Doktor Naci Görür’e ait… 

Naci hoca şu anda 76 yaşında ve bu bilim dalına kendini verdiği tarihten günümüze kadar ülkemizde yaşanan deprem felaketlerinden önce imar düzenlemelerini yapan ve inşaat birimlerini yöneten kamu ile özel sektör yetkililerini jeolojik açıdan konumunu anlattığını ve yapılan yanlışları ısrarla söylediğini aktardı. Naci hocamız “Bugün değilse yarın” uyarısını İzmir Ticaret Odası’nda yaptığı toplantıda, bu kenti yapılandıran ve yönetenler için açıkladı… “İzmir’de yarımada canlı fayla bölünmüş. İzmir gerçek anlamda bir deprem kenti… Bugün olmazsa yarın olacak” diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Naci Görür bakın neler söyledi: 

70-80 bin insan mı ölmeli… 

" İzmir’de tehlike yakın ve İzmir gerçek anlamda deprem kenti, bugün

olmazsa yarın olacak. İzmir fayı dediğinizde Manisa grabeninin güney fayıdır, İzmir'e kadar gelir. Bu fay büyük deprem üretebilir, 7 büyüklüğünde deprem üretebilecek büyüklükte, körfeze gidiyor. Deprem tahmini yapıyoruz, bilimsel verilerle konuşuyoruz. Falcı değiliz. Falcılık yapanlar, toto oynar gibi açıklama yapanlar var. Bunlar çok çirkin. Kahin değiliz bilim adamıyız. Karlıova ile Göynük, Muğla-Antalya sahil şeridi ve İzmir’den kuşkumuz var. Bunu söyleyince pişman oluyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi mikro bölgeleme çalışması yaptı. 

İzmir halkının deprem bakımından bilinci ve kültürü yoksa boşa uğraşmayın. Temel konu eğitimden geçiyor. Kenti depreme dirençli hale getiremezsiniz. Sütun keser, kaçak göçek yapı yapmaya çalışılır. 

Kentsel yenileme yeterince yapılmadı. Depremi neden gündeme almıyorsunuz? İşsizlikten, terörden, ekonomiden daha mı az önemli? En temel sorun deprem. Konuşmak için hatırlatmak için 70-80 bin insanın ölmesi mi gerekiyordu?”

Düşey bina yıkılmaz…

Prof. Görür, İzmir'de zemin sıvılaşması olan yerler taşınmalı mı sorusuna da şu bilgileri verdi: "Kötü zeminlerde ve üstelik de İzmir fayı gibi bir fayın olduğu yerlerde bina yapımında özenli olmak lazım. Eğer orada zemin etüdünü göz ardı ederseniz, yapı parametresine göre bir şey yapılırsa sıkıntı olur. Anlaşılıyor ki bu pek yapılmamış, yeterince zemin iyileştirmesi ve fore kazık yapılmamış. Deprem açısından çok tehlikeli… İzmir fayı, Manisa grabeninin güney fayıdır. Bu fay büyük deprem üretebilir, 7 büyüklüğünde deprem üretebilecek büyüklükte, körfeze gidiyor. Körfez etrafında sağlam zemine tutturulmamış bina yapmazsanız orada çok acı çekeriz. Mikro bölgeleme çalışması bittikten sonra belediye ve hükümet bu konuda bir önlem düşünecektir. Yönetmelik zemin sıvılaşmasını da öngörerek yapılmış. Siz doğru hesapla bu işleri yaparsanız, zeminin depremi büyütme parametrelerini hesaplamış iseniz, doğru işçilik ve doğru malzeme varsa o binadan korkmayın. Hasar görse bile sizi o binadan sağ çıkartır. İzmir aydın bir kent, doğru işleri yaparak Türkiye'ye örnek olabilir. İzmir Büyükşehir Belediyesi iyi bir ekiple mikro bölgelendirme çalışmasını yapıyor. Bu çalışma çıktıktan sonra İzmir'in neresi sağlam, neresi çürük, neresi sıvılaşmış bunlar ve birçok şey belli olur. İzmir belediye başkanı ve valisi onu önüne koyduğunda kenti bilimin ışığında yönetir. Yüksek bina da yapılır ama tarım alanları akılsızca bina yapımına tahsis edilmez. Arsaları kaybetmemek için fazla yatay mimari yapıp tarım arazilerini betonlaştırmamak için düşey çıkılabilir. Düşey bina depremde yıkılacak bina değildir.”

Bu kadar… Çok uzun konuşmalı bir toplantıydı, özetlemeye çalıştım… Bakalım Prof. Dr. Naci Görür’ün bilgilendirmeleri İzmir’de ne kadar dikkate alınacak… Naci hoca toplantıda sözlerine başlarken İzmirlileri, “Bugün değilse yarın…” diyerek uyarmıştı…