Türkiye Cumhuriyeti’ni Atatürk’ün istediği şekilde sonsuza kadar tam bağımsız ve özgür yaşatmak ilk görevimizdir. Bunun anahtarı ise Atamızın İlkeleri ve devrimlerini anlamaktan geçmektedir.  24 Temmuz 1923 bir dönüm noktasıdır. Zaferi perçinleyen bir antlaşmadır Lozan… Bağımsızlığımızın senedidir. Sonrasında İsmet İnönü’nün bu başarısı karalanmaya çalışanlar çıkmış. Hatta “Cephede kazanılan zafer masada kaybedildi” diyenler bile olmuştur. Ama tarih gerçekleri yazar… Lozan savaşı kazanan tarafın en iyi koşullarla imzaladığı başarılı bir antlaşmadır. Bu tarihsel bilinçle Lozan’a ve kazanımlarına tüm gücümüzle sahip çıkmalıyız.

Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu

24 Temmuz 1923 günü imzalanan Lozan Barış Antlaşması, üç ay sonra ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu olmuştur. Bu Antlaşmayla, Osmanlı’nın külleri üzerinde kurulan genç Türk Devleti, onurlu bir antlaşmaya imza koyarak, yenik çıktığı dünya savaşından sonra, emperyalist ülkelere karşın bağımsızlık savaşı vererek, özgürlüğünü uluslararası topluma kabul ettirebilen dünyada tek ülke olmuştur.

Bayram günü…

100. yılını kutladığımız Lozan Antlaşması büyük bir zaferdir. Uzun süre toplantılarda İsmet İnönü bazen bir bürokrat bazen bir komutan olarak masaya yumruğu vurmayı bilmiştir. O günün şartlarında yapılabilecek en iyi antlaşma imzalanmıştır. Cumhuriyetimizin 100 yıla doğru yavaş yavaş yaklaşıyoruz. 100 yıl dayanamaz denilen Türkiye Cumhuriyeti sağladığı barış ortamıyla ilelebet yaşayacaktır. 

Çocuklarımıza öğretmeliyiz

Gelecek kuşaklara bu ülkenin hangi koşullardan geçtiğini anlatmalıyız. Bundan yüz dört yıl önce başlayan kurtuluş mücadelesi düşmanların yanı sıra içimizdeki hainlerle baş etmeye çalışmalarımız unutulmamalıdır. Her devrin adamı olup, düşmanla işbirliği yapan vicdansızlara cezasını toplum her zaman vermiştir. Geçmişte yaşananlar geleceğimizi belirler. Aynı hatalar yapıldığı için tarih tekerrürden ibarettir denilir. Gençlere geçmişimizi öğretirsek geleceğimizi garanti altına alırız.

Zor bir dönemdeyiz

Genel seçim sonrası yükselen enflasyonu indirmeye, ekonomiyi düzeltmeye çalışan bir iktidar var. Gelen vergiler ve zamlar belimizi büküyor. Bankalar kredi vermiyor. Sanayici üretim yapmakta zorlanıyor. Hammadde fiyatları, ulaştırma giderleri yükseliyor bu da ürünün fiyatına yansıyor. Muhalefet ise kendi derdine düşmüş gibi… 8 ay sonra yerel seçimler var. Bu ortam yerel seçimleri etkiler mi? Biz güçlü bir medya grubu olarak doğru bildiklerimizi yazmaya devam edeceğiz… Sesini duyurmak isteyen herkese kapımız açık… Sağlıcakla kalın!