Son Mühür- Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) “Terörsüz Türkiye” çalışmaları kapsamında kurulan ve resmi olarak “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” adıyla faaliyet gösteren komisyonda, ilk toplantı sonrası PKK lideri Abdullah Öcalan’ın siyasi muhatap haline geldiği ve serbest kalma sürecinin başladığı değerlendirmesini yaptı. Özdağ, söz konusu komisyona kamuoyunda “Öcalan Komisyonu” olarak hitap ederek, Türk milleti ve tarihine karşı sorumluluk bilinciyle önemli sorular yöneltti.

Anayasa’da vatandaşlık tanımı ve dil hakları

Özdağ, Anayasa’nın 66. maddesinde yer alan “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” ifadesinin değiştirilip değiştirilmemesi gerektiğini sordu. Ayrıca, Anayasa’nın 42. maddesine Kürtçe’nin ikinci resmi ana dil olarak eklenip eklenmeyeceği konusunda görüş talep etti.

Eğitimde dil ve tarih öğretimi konusunda belirsizlikler

Kürtçe eğitimin anayasal olarak kabul edilmesi halinde, Türk tarihinin Kürtçe mi yoksa Kürt tarihinin mi okutulacağı, Türk edebiyatının mı yoksa Kürt edebiyatının mı eğitimin parçası olacağı hususunda açıklama istedi. Bu durumun Türkiye’de “bir millet” anlayışını nasıl etkileyeceği soruldu.

Ümit Özdağ'dan Erdoğan'a Bu Ittifaktan Ak Partililer Bile Hoşlanmadı!

Cumhurbaşkanlığı yardımcıları ve anayasal eşitlik

Cumhurbaşkanının bir yardımcısının Kürt, diğerinin Alevi olacağı yönünde düzenleme yapılması halinde, bu kişilerin cumhurbaşkanı olma haklarının sınırlandırılıp sınırlandırılmayacağı ve böyle bir değişikliğin Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesini ortadan kaldırıp kaldırmayacağı değerlendirildi.

Kamu görevlerinde etnik ve mezhepsel temsil

TBMM Başkanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve MİT Başkanı gibi önemli pozisyonların etnik ve mezhepsel temsiliyetine ilişkin olası düzenlemelerin, Türkiye’nin Osmanlı veya Lübnan tipi bir etnik-mezhepsel modele geçiş anlamına gelip gelmeyeceği soruldu.

ABD Büyükelçisi ve Devlet Bahçeli’nin önerileri

ABD Büyükelçisi’nin Türkiye’ye Osmanlı modeli önerisi ile Devlet Bahçeli’nin cumhurbaşkanı yardımcıları için anayasanın eşitlik ilkesini ihlal eden önerisinin tesadüf olup olmadığı sorgulandı.

Komisyonun İsrail’in bölgesel politikalarıyla ilişkisi

Özdağ, TBMM komisyonu sürecinin İsrail’in Orta Doğu’da güçlü üniter milli devlet istemediği iddiasıyla uyumlu hareket ederek Türkiye’nin milli üniter yapısından uzaklaşmasına ve devletin derin yapılarından duyulan “yumuşak üniter devlet” söyleminin milli devletin tasviyesi anlamına gelip gelmediği konusunda değerlendirme talep etti.

Anayasa girişinde etnik grupların tanımlanması

Anayasa’nın giriş bölümüne “Türk milleti” tanımına Kürt ve Arap gibi etnik grupların eklenip eklenmeyeceği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 12 Temmuz’da dile getirdiği “Türk, Kürt, Arap 86 milyon” ifadesinin bu değişiklik için hazırlık olup olmadığı soruldu.

Etnik grupların siyasi hüviyeti ve ayrılma riski

Anayasa değişikliği ile kurucu ve siyasi kimlik kazandırılan etnik grupların Türkiye’nin zayıfladığı dönemlerde “kaderlerini tayin hakkı” gerekçesiyle ayrılma taleplerine karşı nasıl bir yaklaşım sergileneceği soruldu.

Komisyonun meşruiyeti ve PKK’nın siyasi statüsü

TBMM çatısı altında kurulan komisyonun Öcalan/PKK ile uzlaşmayı meşrulaştırmaya hizmet edip etmediği ve PKK’nın siyasi bir aktör haline getirilmesinin farkında olunup olunmadığı sorgulandı.

Lozan Antlaşması ve PKK’nın Avrupa faaliyetleri

PKK’nın Avrupa’da Lozan Antlaşması’nın tasfiyesine yönelik toplantılar düzenlemesine karşı duyulan rahatsızlığın neden gündeme gelmediği soruldu.

Federasyon ve özerklik tartışmaları

Öcalan’ın İmralı’dan yaptığı açıklamalarda Türk milletinin federasyon ve özerklik gibi kavramlardan rahatsız olduğunu belirtmesine rağmen üniter devletin tasfiyesi yönünde pozitif entegrasyon modelinin savunulmasının komisyon üyelerini rahatsız edip etmediği soruldu.

Suriye politikası ve bölgesel projeler

2011’den beri izlenen politikaların Suriye’nin parçalanmasına yol açtığı, bunun İsrail’in uzun süredir takip ettiği bir proje olduğu vurgulanarak, İsrail’in bölgedeki stratejileri için zemin hazırlanıp hazırlanmadığı sorgulandı.

Komisyonun kapalı kapılar arkasında çalışması

Son olarak, TBMM “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun neden kamuoyundan gizli, kapalı kapılar ardında çalıştığı ve şeffaflık ilkesine neden uyulmadığı soruldu.

Kaynak: Haber Merkezi