Son Mühür/ Beste Temel- 2025 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonrası kamuoyuna yansıyan ve Eğitim İş Sendikası'na ulaşan bilgiler, ÖSYM'nin sınav güvenliği konusunda ciddi aksaklıklar yaşadığını ve sistemin neredeyse çöktüğünü ortaya koydu. Eğitim İş 3 Nolu Şube Başkanı Barış Düdü imzasıyla yayımlanan açıklamada, sınavın güvenliği, eşitliği ve denetlenebilirliği konularında çarpıcı iddialara yer verildi.

"Kameralar yok, gözetmenler eksik!"

Açıklamaya göre, İzmir genelindeki yüzlerce sınav salonunda yeterli sayıda görevli bulunamadığı, bazı salonlarda yalnızca bir salon başkanının görev yaptığı belirtildi. Ayrıca, salonların yüzde 90'ında kamera bulunmaması nedeniyle sınav güvenliğinin ciddi şekilde ihmal edildiği ifade edildi. Kamera eksikliği ve görevli yetersizliği nedeniyle yaşanan sorunların ve şikayetlerin kayıt altına alınmasının veya denetlenmesinin imkansız hale geldiği, dolayısıyla itiraz mekanizmalarının işlevsiz kaldığı vurgulandı.

"Kurallar kimlere işliyor?"

Sınavdaki eşitsizlik ve adaletsizlik iddialarının en çarpıcı örneği ise Ayvalık'ta yaşandı. Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı'nın oğlunun, kimliği yanında olmamasına rağmen sınava alındığı ve 25 dakika sonra babası tarafından camdan uzatılan pasaportla işleminin tamamlandığı belirtildi. Sınav sorumlusunun "Sorumluluğu ben alıyorum" diyerek sınav yönetmeliğini açıkça ihlal etmesinin, sınavın herkes için eşit kurallar altında yapılmadığını bir kez daha gözler önüne serdiği ifade edildi. Açıklamada, kimliğini unutan, 1 dakika bile geç kalan veya küpe, bileklik gibi aksesuarları nedeniyle sınava alınmayan binlerce öğrenci örneği hatırlatılarak, "söz konusu iktidar çevresi ya da yandaş sendika üyeleri olduğunda, tüm kurallar bir anda 'esnetilebilir' hale gelmektedir" eleştirisi getirildi.

Öğretmenler ÖSYM'ye neden küstü? Düşük ücretler ve güvenlik uygulamaları

Öğretmenlerin sınav görevlerini kabul etmemelerinin ardında yatan nedenlere de değinilen açıklamada, artan enflasyon karşısında düşük tutulan sınav ücretleri ve kişisel eşyalara müdahale eden güvenlik uygulamalarının haklı gerekçeler olduğu belirtildi. Bu durumun sadece bir sınav aksaklığı değil, eğitim sisteminde derinleşen yapısal sorunların bir yansıması olduğu vurgulandı.

Çöküşün sorumlusu kim? "Tasarruf" adına eğitim gözden çıkarıldı mı?

Eğitim İş Sendikası, yaşanan tüm bu sorunların arkasında, "tasarruf" adı altında halkın temel haklarını göz ardı eden iktidarın olduğunu iddia etti. Milyonlarca gencin geleceğini belirleyen böylesine hayati bir sınavda, üstelik öğrencilerden yüksek sınav ücretleri toplanmasına rağmen yaşanan güvenlik zafiyetlerinin, iktidarın eğitimi nasıl önemsizleştirdiğini ve liyakatten nasıl uzaklaştığını bir kez daha ortaya koyduğu belirtildi.

Eğitim İş'ten acil çağrı

Açıklama şu taleplerle son buldu:

  • Sınav güvenliği ihlalleri derhal soruşturulmalı.
  • Gözetmen sayısı artırılmalı, görev ücretleri güncellenmeli.
  • Tüm öğrencilere eşit uygulama sağlanmalı.
  • Öğretmenlerin statüsünü zedeleyen uygulamalara son verilmeli.
  • Eğitim İş, "Eğitim bir ülkenin geleceğidir. Bu geleceği karartmaya kimsenin hakkı yoktur" diyerek yetkililere çağrıda bulundu.

Muhabir: Beste Temel