Türk müziğine Roman ezgilerinin en sahici yorumlarını kazandıran ve sahnedeki coşkusuyla adından söz ettiren Balık Ayhan, asıl adıyla Ayhan Küçükboyacı, geçirdiği sağlık sorunları nedeniyle bir süredir hastanede tedavi görüyordu. 13 Mayıs sabahı hayata gözlerini yuman sanatçı, Türk müzik ve eğlence dünyasının çok yönlü figürlerinden biriydi. Hem sanatçılığı hem de oyunculuk deneyimleriyle tanınan Balık Ayhan’ın vefat haberi, sanat camiası başta olmak üzere geniş bir kesimi derin bir üzüntüye boğdu. Hayatı boyunca Roman kültürünü ve müziğini sahneye taşıyan Balık Ayhan, ardında unutulmaz eserler ve hafızalardan silinmeyecek sahne anıları bıraktı.
Bir Roman Sanatçının İstanbul’un Kalbinden Doğan Hikayesi
1966 yılında İstanbul’un Kasımpaşa semtine bağlı Hacıhüsrev Mahallesi'nde dünyaya gelen Ayhan Küçükboyacı, sekiz çocuklu bir ailenin en küçük bireyiydi. Demirci ustası olan babası Sebahattin Bey ve annesi Asiye Hanım’ın Roman kültürüyle yoğrulmuş hayatları, Ayhan’ın çocukluk dönemini de şekillendirdi. Henüz küçük yaşlardayken müzikle tanışan ve bu ilgisini kendi imkanlarıyla pekiştiren Ayhan, sokak düğünlerinden sahneye uzanan müzikal yolculuğunun ilk adımlarını çocukken teneke kutulardan yaptığı darbukalarla attı. Daha altı yaşında ilk gerçek darbukasına kavuşan sanatçı, bu enstrümanı çalma konusundaki yeteneğini kısa sürede çevresine kabul ettirmeyi başardı.
Mahalle aralarında düzenlenen düğünlerde çaldığı vurmalı çalgılarla müzikal deneyimini artıran Balık Ayhan, bu dönemde usta müzisyen Burhan Tonguç’tan özel darbuka dersleri aldı. Genç yaşlarında Galata Kulesi çevresinde sahne almaya başlayan Ayhan Küçükboyacı, zamanla hem sahne hâkimiyeti hem de müzikal donanımıyla dikkatleri üzerine çekti.
İlk Albümden Sinema Perdesine Uzanan Kariyer
1992 yılında müzik piyasasına adım atan Balık Ayhan, "Yaşayan Ruhlar" isimli ilk albümünü yayımlayarak Roman müziğine profesyonel bir katkı sundu. Bu albüm, onun geniş kitlelere ulaşmasında önemli bir adım oldu. Ardından “İstanbul İmparatorları” ve “Bab-ı İstanbul” gibi albümlerle hem müzikseverlerin beğenisini kazandı hem de Roman müziğinin popülerleşmesinde öncü bir figür haline geldi.
Balık Ayhan yalnızca müzikle sınırlı kalmadı. Sinema ve televizyon dünyasında da kendine yer edinen sanatçı, 1997 yapımı “Ağır Roman” filminde rol alarak beyazperdedeki ilk deneyimini yaşadı. Daha sonra “Dansöz” (2001), “Ispanaktan Nağmeler” (2005) ve “Baba Bi Buçuk” (2018) gibi sinema projelerinde yer aldı. Oyunculuk yeteneğiyle de beğeni toplayan Ayhan, bu yönüyle çok yönlü bir sanatçı kimliğine sahip olduğunu ortaya koydu. Televizyon dizileri arasında ise “Delikanlı” ve “Kehribar” gibi yapımlarda izleyici karşısına çıktı.
Balık Ayhan Neden Hayatını Kaybetti?
Ayhan Küçükboyacı'nın yaşamını yitirmesine neden olan sağlık sorunları, 12 Nisan tarihinde yaşadığı ani rahatsızlıkla başladı. Nefes darlığı şikayetiyle ailesi tarafından İstanbul’da bulunan Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi’ne kaldırılan sanatçı, burada yapılan tetkiklerin ardından yoğun bakım ünitesine alındı. Hastanede bir süredir yaşam mücadelesi veren sanatçı, doktorların tüm müdahalelerine rağmen 13 Mayıs sabahı hayata gözlerini yumdu.
Sanatçının yakın çevresinden edinilen bilgilere göre, hastane süreci boyunca ailesi ve dostları kendisinin başından hiç ayrılmadı. Ancak ilerleyen yaşına bağlı olarak gelişen sağlık problemleri ve yoğun bakım tedavisinin sonuçsuz kalması, Balık Ayhan'ın yaşamını yitirmesine neden oldu.
Roman müziğinin temsilcilerinden biri olan Balık Ayhan, sadece bir müzisyen değil, aynı zamanda Roman halkının sesi olarak da anılıyordu. Sanatçı, eserlerinde sıkça Roman kültürünün izlerini taşıyan melodilere ve ritimlere yer verirken, sahnede sergilediği coşkulu performanslarla izleyicilerin kalbini kazanmayı başarmıştı. Roman toplumunun müzikal bir elçisi olan Balık Ayhan, Türkiye'deki Roman kültürünün sanatsal alanda görünür hale gelmesinde önemli bir figür olarak değerlendiriliyor.





