Aslında mucizevi bir maddeymiş asbest. Ama o kadar da zehirli, sinsi zehirli hem de. 1970 ile 2010 arasında ise evlerde, apartmanlarda bolca ve çeşitli alanlarda kullanılmış. 2010 yılında ise devlet, gelişmiş akıllı ülkeler gibi yasaklamış asbesti. Ama sadece yasaklamış. 


Geçen sabah asbest söküm uzmanları derneği başkan yardımcısı Selda Altıntop Hanım konuğumdu. Öyle önemli bilgiler verdi ki. Bence herkes dinlemeli Selda hanımı, lütfen girin YouTube’ye bulun 10 Temmuz tarihli son mühür gündem yorum yayınını ve son yarım saati dinleyin. Böylesine haya memat meselesi bir yayını uzun zamandır yapmamıştım.


Devletimiz 2010’da yasaklamış kullanımını ve beraberinde sayısız yönetmelik falan çıkarmış. Çünkü 1970 – 2010 arası tüm kentlerimizdeki özellikle apartman, fabrika ve diğer inşaatlarda, en çok da çimentoya karıştırılıp kullanılmış. Ve mevzuatlarla belediyelere de ciddi sorumluluklar yüklenmiş. 


2020 depremiyle birlikte kentsel dönüşüm zorunlu bir ihtiyaç hissedilmiş de egemenlik müteahhit lobilerine geçtiğinden, bu milli ihtiyaç bir anda rant gölgesini almış üzerine. Kentsel dönüşüm yıkımla başlar değil mi. Mevzuat “asbeste” dikkat çekerken, belediyeler yıkım ruhsatından uyduruk asbest raporlarını kabul edermiş. Çünkü hafriyat şirketleri, yıkılacak binanın asbest olmayan köşelinden numune alıp “bu binada asbest” yok raporu çıkarırlarmış sağlıkla dalga geçer gibi. Şimdilerde özellikle Bayraklı toz toprak içinde. Vahşi yıkımlar denetimsiz yapılıyor. Düşünün solduğumuz asbestli havayı? 10 15 yıla kalmaz çoğumuz hasta olacak. Şimdi güya Allah’tan korkanlara sorum şu, kendinizin ciğerlerinin iflas etmeyeceğini nereden biliyorsunuz? Ha bu arada asbest yasak ama, asbestin öz kardeşi amyant hala serbest efendiler. 


Bugün de bu kadar dikkatli yaşayın, milli egemenliğin sahibi olduğunuzu unutmayın. Ne mutlu Türküm diyene. 

Kaynak: Haber Merkezi