Dünya genelinde “bacasız sanayi” olarak adlandırılan turizm sektörü, ekonomiye sağladığı önemli katkılarla öne çıkarken, Türkiye’de bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilemediği görülüyor.

Sektör, altyapı eksikliklerinden eğitim ve dil problemlerine, yetersiz denetimden kalifiye personel sıkıntısına kadar birçok yapısal engelle karşı karşıya.

Bu durum, mevcut kaynakların verimli kullanılmasını engellerken hizmet kalitesi üzerinde de olumsuz bir etki yaratıyor.

Yaz sezonu gelir gelmez sektördeki klasik sorunlar tekrar gündemi meşgul ediyor. Tatil beldelerinde yaşanan yoğunluk, yüksek fiyatlar, servis kalitesindeki eksiklikler ve bazı işletmelerde personelin profesyonellikten uzak tavırları en çok şikâyet edilen başlıklar arasında.

Yerli ve yabancı turistlerin sosyal medyada sıkça gündeme getirdiği temel sorular ise dikkat çekici ve can yakıcı.
Bu sorulardan bazıları şöyle;
-Türkiye’de yerli turist için tatil neden bu kadar pahalı?
- Doğal güzellikleri ve deniziyle öne çıkan Türkiye neden yeterince turist çekemiyor?
- Bazı işletme sahipleri ve esnaf neden turistlere rahatsız edici davranışlar sergiliyor?
- Eğitim eksikliği yüzünden sektörde düzenli bir yapılanma neden kurulamıyor?
- Denetim mekanizmaları neden yetersiz?

Oysaki Türkiye, dünya genelinde en gelişmiş turizm tesis altyapısına sahip ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor. Modern otel zincirleri ve konforlu konaklama hizmetleri sunmasıyla adından söz ettiriyor. Ama hükümetin ilgisizliği tanıtım ve organizasyon eksikliği önemli bir kaynağı verimli hale dönüştiremiyor.

Standartı yüksek otellerde sorun kısmen de olsa az. Asıl sorun turistlerin otel dışındaki süreçlerinde yaşadıkları ön plana çıkıyor.

Tatil beldelerinin çarşılarına, sokaklarına adım atıldığında uzun yıllardır değişmeyen bir görüntü karşılıyor: taklit ürünlerle dolu mağazalar, düzensiz yapılaşma, kalabalık ortamlar, aşırı samimi ya da tedirgin edici davranışlar sergileyen esnaflar, yerli-yabancı turist ayrımı yapılması hatta Türk müşterilere daha olumsuz bir tutum gösteren çalışanlar dikkat çekiyor.
Turistler için her alışveriş ya da alınan hizmetin “kazıklanma” endişesiyle dolu olması rahatsızlık yaratmaya devam ediyor.

Özellikle oteller dışındaki deneyimlerin büyük bir kısmında fiyatlandırma adaletsizliği öne çıkıyor. Plaj işletmelerinde aşırı yüksek fiyatlar, otopark yerine "mafya" düzeninin hâkim olması, menü sunulmayan restoranlarda şişirilmiş hesaplarla karşılaşılması gibi sorunlar turistlerin şikayet ettiği temel konular arasında yer alıyor.

Ayrıca çoğu küçük işletmede çalışan personelin eğitimsizliği ve turizmde kritik olan dil bilgisi yetersizliği ise bu şikayetleri daha da artırıyor. Üstelik ilgili bakanlıkların denetimlerde yetersiz kalması, hizmet sektöründe kalite anlayışının plansız ve düzensiz şekilde ilerlemesine yol açan bir başka büyük sorun olarak öne çıkıyor.

Süreçte eksik olan sadece profesyonellik değil; aynı zamanda müşteri memnuniyetinin sabit bir sistemle düzenlenmemiş olması, çalışanların samimi ama amatör yaklaşımlarıyla birleşerek tatilciler için güven zedelenmesine neden oluyor. Bu da hem yerli hem de yabancı turistlerin beklentilerini karşılayamayan bir hizmet düzenini doğuruyor.

Özellikle yerli turistler açısından bakıldığında, Türkiye’de tatil yapmak fazlasıyla maliyetli bir deneyime dönüşüyor. Yunan adalarına yapılan seyahatlerle kıyaslandığında ise daha uygun fiyatlı, sade ama profesyonel bir hizmet anlayışının nasıl mümkün olabileceğini görmek mümkün.

Bu bölgelerde şeffaf fiyat politikaları, menüde belirtilen ücretlerle hesapların birebir tutarlılığı, kibar ve mesafeyi koruyan personel anlayışı ciddi bir fark yaratıyor.

Sonuç olarak, ülkemizdeki yükselen enflasyon ve birçok işletmenin kâr odaklı yaklaşımı, yerli turist için tatili hem cazibesini yitiren bir seçenek haline getiriyor olması ve hem de bütçeleri zorlayarak tatil planlarının sınırlandırılmasına neden oluyor.

Yabancı turistler ise hizmetin düşük kalitesinden, fiyatlandırmadaki tutarsızlıklardan ve çalışanların profesyonel olmayan davranışlarından yakınmakta.

Ayrıca, yetersiz denetimler, güvenlik endişesi ve yurtdışından gelen olumsuz propaganda gibi faktörler de turizm sektörüne negatif etkiler oluşturuyor.

Bununla birlikte, en büyük sorunların başında hükümetin bakış açısı ve turizm politikalarının yeterince geliştirilmemiş olması ve sektöre yönelik yatırımların yetersizliği geliyor.

Türkiye turizminin uzun yıllardır süregelen temel problemleri genellikle bu nedenlere dayanıyor.

Özetlemek gerekirse, doğru bir planlama yapılmadan ve sürdürülebilir yatırımlar gerçekleştirilmeden turizm sektöründe uzun vadeli başarılara ulaşmak oldukça güç görünüyor.