Son Mühür - Osman Günden / TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, 23 Nisan 2025 tarihinde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem sonrası yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, depremin büyük bir hasara yol açmamış olmasına rağmen, yurttaşlarda oluşturduğu paniğe dikkat çekildi. Oda, İzmir’deki afet yönetiminde ciddi eksikliklerin bulunduğunu vurguladı.

Deprem ve sonrasındaki paniğe dikkat çekildi

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin açıklamasına göre, 23 Nisan 2025 tarihinde saat 12:49’da Marmara Denizi Silivri açıklarında merkez üssü olan ve Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Merkezi tarafından 6.2 büyüklüğünde kaydedilen deprem, Kumburgaz segmentinde gerçekleşti. Depremin yaklaşık 13 saniye sürdüğü, karadan uzak bir noktada meydana gelmesi nedeniyle büyük bir yıkıma yol açma riski taşımadığı ifade edildi. Ancak yurttaşlar bu durumu göz ardı ederek, büyük bir paniğe kapıldılar. Birçok kişi geceyi sokaklarda geçirmek zorunda kaldı.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, deprem sonrası yaşanan bu paniğin düşündürücü ve kaygı verici olduğunu belirterek, şu ifadelerde bulundu:

"Afete dönüşme olasılığı son derece düşük olan bu depremin ardından gösterilen yoğun tepki, son derece düşündürücü ve kaygı vericidir. Deprem sonrası yaşanan panik açıkça göstermektedir ki, yurttaşlarımız: Binalarının oturduğu zemine, binalarına, ve en önemlisi mevcut sisteme güvenmemektedir."

Deprem riskine karşı yetersiz planlama eleştirisi

Açıklamada, Türkiye’deki büyük metropoller İstanbul ve İzmir gibi şehirlerin, 6.5 ve üzeri büyüklükteki depremler karşısında ağır can ve mal kayıplarına açık olduğu, bu şehirlerin kontrolsüz bir şekilde büyümeye devam ettiği ifade edilerek, merkezi hükümetlerin ve belediyelerin kısa, orta veya uzun vadeli etkili planlamalarının olmadığına dikkat çekildi.

Jeoloji mühendisleri, depremler konusunda alınması gereken tedbirlerin sadece binaların sağlamlığıyla sınırlı kalmaması gerektiğini, şehir planlamasının da buna entegre edilmesi gerektiğini vurguladı. Şube, özellikle Türkiye’deki kentleşmenin büyük oranda metropoller üzerine yoğunlaştığını ve bu durumun, deprem riskini artırdığını belirterek
"Ülkemizde nüfusun neredeyse %90’ı kentlerde yaşamaktadır. Uzun vadeli planlar ile yeni bir şehirleşme politikasına acil ihtiyaç vardır. Mevcut koşullar altında metropollerin mevcut nüfuslarını sağlıklı ve güvenli bir şekilde yaşatma şansı kalmamıştır. Çünkü her doğa veya insan kaynaklı olay, kentlere afet olarak geri dönmektedir." ifadelerine yer verdi.

İzmir’deki acil durum yönetimi soru işaretleri yaratıyor

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, İzmir’deki acil durum yönetimi ile ilgili ciddi eksikliklerin olduğunu belirterek, şu soruları gündeme getirdi:

İzmir’de olası bir deprem sonrası için belirlenen acil toplanma alanlarının sayısı, yer seçimi ve ulaşılabilirliği yeterli midir?

Yurttaşlar, afet anında nerede toplanacaklarını ve nasıl bir yönlendirme izlemeleri gerektiğini bilmekte midir?

Acil durum planları ve tatbikatlar düzenli olarak yapılmakta mıdır?

Kentin su, elektrik, iletişim altyapıları ile hastaneler ve itfaiye gibi kritik tesislerin depreme dayanıklılığı kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanmış mıdır?

Oda, afet yönetimi ve deprem hazırlıklarının sadece kâğıt üzerinde kaldığını, halkın bu konuda büyük bir eksiklik yaşadığını belirtti.

Deprem ve afet ayrımı

Açıklamada, deprem ve afet kavramlarının özdeş olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğu da dile getirildi. Jeoloji mühendisleri, depremin bir doğa olayı, afetin ise bu doğa olayının sonuçları olduğunu ifade etti. Gelişmiş ülkelerde doğa olaylarının afete dönüşme oranının azaltıldığını, ancak Türkiye’de tam tersi bir durumun yaşandığını belirten TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, özellikle yoksul vatandaşların bu konuda büyük riskler altında yaşamaya devam ettiklerini vurgulayarak şöyle devam etti:

"Deprem bir doğa olayıdır, afet ise sonuçtur. Deprem, afetlerden biridir. Gelişmiş ülkelerde geçmiş tecrübelerden ders alınarak doğa olaylarının afete dönüşme oranı azaltılmışken, ülkemizde maalesef tam tersi bir durum yaşanmakta ve özellikle yoksul vatandaşlarımız ölüm riski altında yaşamaya mecbur bırakılmaktadır."

İzmir’deki jeolojik ve jeoteknik eksiklikler

İzmir'in de İstanbul kadar büyük bir deprem riski taşıdığı belirtilerek, şehirdeki jeolojik ve jeoteknik mikrobölgeleme etütlerinin ya tamamlanmadığı ya da yaygınlaştırılamadığı ifade edildi. Ayrıca, İzmir’in beş ilçe belediyesinde hâlâ jeoloji mühendisi bulunmadığına dikkat çekildi. Bu eksikliklerin, binaların zemin etütlerinin ve zemin iyileştirme uygulamalarının yeterince denetlenememesi anlamına geldiği ifade edildi.

Afet yönetimi ve Büyükşehir Belediyesi'ne eleştiriler

İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yasa ile kurulan ve kritik öneme sahip olan Afet İşleri Daire Başkanlığı’nın, Deprem ve Kentsel İyileştirme Dairesi ile birleştirilmesinin büyük bir hata olduğuna işaret edildi. Bu birleşmenin, her iki dairenin işlevlerini zorlaştırdığı ve afet yönetiminde verimliliği azalttığı ifade edildi. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, bu değişikliğin gözden geçirilmesi ve afet yönetimi için uzman kadrolar ile daha etkin bir yapılanmaya gidilmesi gerektiğini savundu ve şöyle devam etti:

"Afet İşleri Daire Başkanlığı'nın sürekli eğitilecek uzman kadrolarla yalnızca depreme değil, her türlü doğa ve insan kaynaklı afete karşı donanımlı ve hazır olması gerekmektedir. Stratejik ve yaşamsal bir birimin başka bir daireyle entegre edilmesi, yapının hantallaşmasına ve etkinliğinin azalmasına neden olmuştur. Büyükşehir Belediyesi’nin bu değişikliği gözden geçirmesi ve konusunda uzman, liyakat sahibi yöneticilerle daha etkin bir afet yönetimi yapılanmasına gitmesi büyük önem arz etmektedir."

Afet yönetiminde ‘Bir arpa boyu yol alınamadığı’ vurgusu

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, özellikle 30 Ekim 2020 İzmir Depremi’nden sonra afet yönetimi konusunda kayda değer bir ilerleme sağlanamadığını belirtti. Bu durumun, İzmir’in hala büyük bir riskle karşı karşıya olduğunu ve önlemler alınması gerektiğini gösterdiğini ifade etti:

"30 Ekim 2020 İzmir Depremi'nden bu yana kentte afet yönetimi konusunda ‘bir arpa boyu’ yol alınamadığı gerçeği göz ardı edilmemelidir. Bu durum, kentin halen büyük riskler altında olduğunu ve alınması gereken önlemlerin aciliyetini bir kez daha ortaya koymaktadır."

Afet sonrası iyileştirme sürecine dair belirsizlikler

Açıklamada, afet sonrası iyileştirme ve yeniden inşa süreçlerine dair net bir yol haritasının bulunmaması gerektiği ifade edilerek, olası bir büyük depremin ardından krizlerin derinleşebileceği uyarısında bulunuldu. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, yerel ve merkezi yönetimleri etkili, şeffaf ve bilim temelli önlemler almaya çağırdı.

Son olarak, Şube, depremde hayatını kaybeden ve zarar görenlere geçmiş olsun dileklerini ileterek, tüm ilgili kurumları daha güçlü ve etkin bir afet yönetimi için harekete geçmeye davet etti.

Muhabir: Osman Günden