Son Mühür / Atakan Başpehlivan 27. Dönem İstanbul Milletvekili Fatih Süleyman Denizolgun, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, grup toplantısında söylediği ifadelerin ardından yaptığı açıklamalada cemaatin şu an ki lideri olarak bilinen kuzeni Ali Erhan Kurişi'ye sert eleştirilerde bulundu ve Kurişi'lik adını verdiği tarikatın holdingleştiğini vurguladı.
Fatih Süleyman Denizolgun: Kurişiilik sistemi dedeme ihanet etti
Yayınladığı açıklamasında kuzeni Ali Erhan Kurişi'ye 'teröristbaşı' diye hitap eden AK Partili Fatih Süleyman Denizolgun, "Terörist başı olan, kuzenim Ali Erhan Kurişi'ye veya terör örgütü olan Kurişiilik sistemine itaat etmek; insanı HafizenAllah dinden çıkarır, küfre veya şirke düşürür.14 ay boyunca, yüzlerce yazımla;
Ehli Sünnet akidesine göre, nasıl Kurişiilerin küfür ve şirk bataklıklarına düştüklerini, nasıl İslam dininde olmayan bid'atler ve hurafeler uydurduklarını, nasıl din-cemaat-hizmet maskesini kullanarak aslında tam bir münafıklık yaparak, kutsal olan her değerimize nasıl ihanetlerde bulunduklarını aylarca ifade etmeye çalıştım.
Bu lanetlenmiş Kurişiilik sistemi; Dedem Süleyman Hilmi Tunahan K.S Hazretlerine, Dedemin K.S yoluna, Kemal Bey Ağabeyimize, amcama da ihanet etti. Amcamın cinayetinden de sorumlu oldular, cinayet davası sürmekte olup, halam ve kuzenim sanık ve şüpheli durumundadır." diye konuştu.
"Tek amaç, şirketleşme ve holdingleşme oldu"
Kuzeni Ali Erhan Kurişi'nin tüm suçlarını cemaat kılıfıyla gizlemeye çalıştığının altını çizen ve söz konusu sistem ile tek Kurişi'nin tek hedefinin holdingleşmek olduğunu kaydeden Fatih Süleyman Denizolgun, "Tüm suçlarını, pisliklerini, hainliklerini, hırsızlıklarını cemaat kılıfıyla gizlemeye çalıştılar. Kuran öğretiyoruz yalanına da, kimse bu saatten sonra kanmasın. Talebe neredeyse, Türkiye de hiç kalmadı.
Tüm kurslarımız, %90 civarı boş hale geldi. Diğer taraftan, itikad yoksa, tüm amelleri zaten boşa çıkar, ki itikadsız olmaları sebebiyle; yaptıkları her amel onlara daha da fazla zararlı hale gelerek, hadisi şeriflerde buyurulduğu gibi, tüm amelleri de onlara lanet okumaktadır. Ehli Sünnet itikadın sağlam değilse, her mahallede kursun olsa dahi, hepsi boşa düşer. Hatta, zarar haneni katlar da, katlar.
Bunların durumu da, bu misal. Ayrıca; Dedemin K.S yolunu ve sistemini bozdukları için talebe de kalmadı, ilim, hizmet, himmet de kalmadı. Türkiye de, kimse çocuklarını talebe olarak veremez oldu. Kurişiilik sistemi de, talebe yokluğundan; Asya ve Afrika gibi ülkelerden buldukları gençlere para vererek paralı asker gibi topladıkları bir paralı talebe bulma sistemine geçtiler. Ama bu durum kalıcı bir çözüm olmuyor, bilakis talebe sisteminin tam çöküşüne sebep oluyor. Sözün özü; hizmet, kurs, ilim faaliyetleri Kurişiilik sistemi yüzünden tamamen iflas etti. Tek amaç, şirketleşme ve holdingleşme oldu." dedi.
"Kuzenim için malı, canından daha kıymetlidir"
Son olarak, kuzeni için malvarlığının canından daha kıymetli olduğunu belirten AK Partili Denizolgun, yayınladığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Toplanan tüm paralar, zekatlar, bağışlar, kermes paraları, kurban paraları yalnızca şirketler için harcanıyor. Hiçbiri hizmetler veya kurslarımız için harcanmıyor. Hocalarımızın maaşları ve sigortaları dahi ödenmiyor. Kurslarımız borç içinde olduğu halde, yerel kurslarımızda toplanan tüm paralar merkeze aktarılıyor.
Oradan da şirketlere ve kuzenimin zimmetine aktarılıyor. Kimse, kuzenimin istediği miktarda zimmetine geçirdiği paraların, hesabını soramıyor. Bu ramazanda toplanan paralar, ilk kez çok düşük kaldığı için, kuzenim şirketlerin borçlarını ilk kez gelen paralarla kapatamadı. Bu durum, kuzenimin canını çok feci yaktı. Çünkü, kuzenim için malı, kuzenimin canından daha kıymetlidir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. 14 Mayıs’ta partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi grup toplantısında konuşan Erdoğan, sürecin yalnızca İstanbul’la sınırlı kalmadığını, çok daha geniş bir ağı kapsadığını belirtti.
“Uluslararası ayağı olan bir ahtapota dönüştü”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bu karanlık organizasyon İstanbul'la sınırlı kalmamış, ülkedeki pek çok belediyeyi, kurumu, kişiyi içine alan, kolları farklı yerlere uzanan, hatta uluslararası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür. Önceleri sadece kimi siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilişkiler ağının; bürokrasiden iş dünyasına, medyaya, kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor.”
“Süleymancılar sırada”
Erdoğan’ın açıklamasının ardından dikkat çeken bir değerlendirme de TV100 yazarı Fuat Uğur’dan geldi. FETÖ’nün devlet tarafından tasfiye edildiğini hatırlatan Uğur, Süleymancı cemaatine işaret etti. Uğur, köşe yazısında şu ifadeleri kullandı:
“FETÖ terör örgütünün yok edilmesinin ardından Adnan Oktar grubunun, Kuytul grubunun da üzerine yüründü. Şimdi Süleymancıların sırada olduğunu bütün devlet yetkililerinden işitiyoruz. BND, CIA ve Mossad tarafından yemlenen, güdülenen, aparat olarak kullanılan, dini kuruluş adı altında ülkenin altına dinamit döşeyenler için yolun sonu görünüyor.”
Operasyonun detayları
Fuat Uğur’un açıklamalarından yalnızca birkaç gün sonra Süleymancılar cemaatine yönelik ilk adım geldi. Aydınlık Gazetesi’nden Kaan Arslan’ın haberine göre, cemaatle bağlantılı olduğu tespit edilen dört kişi Ankara’da gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında yargı içinde görev yapan üst düzey bir bürokratın da bulunduğu öne sürüldü.