Alex Parkinson'un yönettiği ve ortak senaristliğini üstlendiği Son Bir Nefes, 2012 yılında İskoçya açıklarında meydana gelen bir doygun dalış kazasının gerçek hikâyesini beyaz perdeye taşıyor. Film, Parkinson ve Richard da Costa’nın 2019 yapımı aynı adlı belgeselinden esinlenerek kurgulandı. Bu nefes kesici kurtarma hikâyesi, genç bir ticari dalgıç olan Chris Lemons’un (filmde Finn Cole canlandırıyor) Kuzey Denizi’nin dibinde, acil durum tüpünde yalnızca beş dakikalık oksijenle ve dondurucu soğuğa karşı hiçbir koruması olmadan, yaklaşık 40 dakika boyunca mahsur kalışını konu alıyor.
Dünyanın En Tehlikeli Mesleklerinden Biri: Doygun Dalış
Film, bu ölüm kalım mücadelesine sahne olan doygun dalış dünyasını tanıtarak başlıyor. Son Bir Nefes, dünyanın en tehlikeli ve izole mesleklerinden biri olan bu dalış türünü izleyiciye anlatıyor.
Chris, nişanlısı Morag’a (Bobby Rainsbury) veda edip göreve gitmek için yola koyuluyor. Destek gemisinde, deneyimli dalgıç Duncan Allcock (Woody Harrelson) ve sert mizacıyla tanınan Dave Yuasa (Simu Liu) ile birlikte çalışacak. Üçlü, Kuzey Denizi’nin 90 metre altındaki bir gaz dağıtım sistemini tamir etmekle görevlendiriliyor.
Gerçek hayatta da olduğu gibi, doygun dalış yapan dalgıçlar haftalarca gemide, basınca dayanıklı küçük kapsüllerde yaşamak zorunda kalıyor. Bu sistem, onların suyun derinliklerindeki aşırı koşullara uyum sağlamasını sağlıyor. Üç kişilik dalış ekibi, destek gemisine bağlı bir dalış çanı ile denize indiriliyor. İki dalgıç deniz tabanına inerken, üçüncü kişi çanın içinde kalıp güvenliklerini sağlıyor. Dalgıçlar, yaşamsal desteğin sağlandığı "göbek bağı" adı verilen kablolarla dalış çanına bağlı kalıyor. Bu kablolar; oksijen, iletişim, güç ve sıcak su sağlayarak derinlerde uzun saatler geçirmelerine olanak tanıyor.
Yönetmen Parkinson, "Doygun dalışı daha önce hiç duymamıştım. İnsanların aylarca minik kapsüllerde yaşayıp deniz tabanında çalıştığını bilmiyordum. Bu başlı başına inanılmaz bir hikâye. Ancak bunun üzerine gelen kaza ve kahramanlık hikâyesi beni tamamen içine çekti." diyor.
Bir Anlık Felaket ve Umutsuz Bir Mücadele
Chris Lemons’un başına gelen felaket, ekibin manifold üzerinde çalıştığı bir sırada gerçekleşti. Yüzeydeki destek gemisinin dinamik konumlandırma sisteminde aniden bir arıza yaşandı. Aynı zamanda yüzeyde şiddetli bir fırtına vardı ve bu durum geminin hızla sürüklenmesine, dolayısıyla dalış çanının da yerinden oynamasına neden oldu. Lemons ve Yuasa, çana geri dönmek için harekete geçti ancak Lemons’un göbek bağı sisteme takıldı ve sonunda koptu. O, karanlık ve buz gibi sularda, sınırlı oksijenle tek başına mahsur kaldı.
Parkinson, Lemons’un mucizevi kurtuluşunu ilk duyduğunda inanamadığını söylüyor. Ancak hikâyenin en etkileyici yanının, Lemons’un hayatta kalma mücadelesi sırasında hissettiği duygular olduğunu belirtiyor: "Ben asla 90 metre derinlikte mahsur kalmayacağım ama Chris’in içinde bulunduğu karanlık, kopan göbek bağı ve hızla tükenen gazı düşününce, onun yaşadığı korkuyu hemen hissedebiliyorum."
Mucizevi Kurtuluş
Lemons, hayatta kalabilmek için manifolda tırmandı ve kendini sabitledi. Ancak oksijeni tamamen tükendiğinde bilincini kaybetti. Tam o sırada destek gemisi, büyük uğraşlar sonucunda doğru konuma getirildi. Yuasa, hızla aşağı dalarak Lemons’u kurtardı. Ekip, cansız bedenini çıkardıklarını düşünüyordu, ancak Allcock’un birkaç destek nefesi vermesinin ardından Lemons hayata döndü. Sadece üç hafta sonra göreve geri dönerek işini tamamladı.
Parkinson, "İnanılmaz şeyler, pes etmediğinizde gerçekleşir. O fırtınada mürettebat, 'Gemiye hâkim değiliz, bekleyelim ve cesedi alırız' diyebilirdi. Ama vazgeçmediler. İşte bu, gerçekten ilham verici." diyor.
Lemons’un nasıl hayatta kaldığına dair kesin bir bilimsel açıklama yok. Ancak en yaygın teori, derinlik ve sıcaklık gibi faktörlerin bir araya gelerek vücudunun, özel dalış gazları sayesinde hayatta kalmasını sağladığını öne sürüyor.
Yönetmen, "Chris, bu kazayı yaşadığı için dünyanın en şanssız insanı olabilir. Ama aynı zamanda en şanslı kişi çünkü tam o anda, tam doğru yerde, doğru insanlar ona yardım etmek için oradaydı. Eğer bu zincirin tek bir halkası bile eksik olsaydı, hayatta kalamazdı. Bu gerçekten akıl almaz bir durum." diye ekliyor.