Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Şükrü Arslan, Konya'da deprem tehlikesinin en düşük seviyede olduğu yönündeki yaygın algının aksine, son 16 yılda beklentilerin üzerinde çok sayıda 4 ve üzeri büyüklükte depremler yaşandığını belirtti. Arslan, bugün Ilgın'da meydana gelen 4.3 büyüklüğündeki depremin bile MTA'nın güncel diri fay haritasında yer almayan 'Büyük Muslu Fayı' üzerinde gerçekleştiğini vurgulayarak, MTA'nın diri fay haritasının acilen güncellenmesi gerektiğine dikkat çekti.
"Konya için beklenenin dışında çok fazla deprem yaşandı"
Başkan Şükrü Arslan, bugün Ilgın'da hissedilen depremin ardından Konya'nın deprem geçmişini ve mevcut riskleri detaylı bir şekilde değerlendirdi. Konya'da genel bir "deprem tehlikesinin düşük olduğu" inancının yaygın olduğunu belirten Arslan, ancak son yıllardaki sismik aktivitenin bu algıyla çeliştiğini ifade etti. Arslan, 2009 yılında Konya merkezdeki Yazır fayı üzerinde peş peşe yaşanan 4.5 ve 4.7 büyüklüğündeki depremleri hatırlatarak, bu depremlerin Ramazan ayında meydana gelmesiyle halkta ciddi bir tedirginlik yarattığını söyledi.
Bu depremlerin ardından Kızılören'de 4.5 büyüklüğünde, Selçuklu Sarıcalar bölgesinde iki adet 5'in üzerinde ve Kulu'da da büyük bir deprem yaşandığını belirten Arslan, "2009'dan 2025'e kadar geçen 16 yıllık süre içerisinde Konya için beklenenin dışında 4'ün üzerinde çok fazla deprem yaşandı" diyerek, şehrin sismik açıdan aktif bir döneme girdiğine dikkat çekti.
2009 sonrası artan deprem aktivitesi ve MTA haritasındaki eksikler
Arslan, Konya'nın deprem geçmişine kronolojik bir bakış açısı sunarak, 1900'lü yıllardan 1946'ya kadar 4.9 ile 5.7 arasında 5 deprem yaşandığını, ancak 1946'dan 1999-2000'e kadar neredeyse hiç deprem görülmediğini vurguladı. Ancak 2009 sonrası 16 yıllık periyotta, aynı parametreler değerlendirildiğinde 3-4 tane önemli deprem yaşandığını belirten Arslan, bunun fayların periyodunu doldurması veya kendini tekrar eden aktif fayların varlığını gösterdiğini ifade etti.
Bugün Ilgın'da yaşanan 4.3 büyüklüğündeki depremin, Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü'nün diri fay haritasında gözükmeyen ancak Konya Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yaşar Eren'in 1993-96 yıllarındaki bilimsel çalışmalarıyla tanımladığı "Büyük Muslu Fayı" üzerinde gerçekleştiğini açıkladı.
"MTA'nın diri fay haritası mutlaka güncellenmeli"
MTA'nın mevcut diri fay haritasındaki eksikliklere dikkat çeken Başkan Arslan, Konya bölgesindeki haritanın acilen güncellenmesi gerektiğini vurguladı. Arslan, "Sabah saat 06.40 civarında yaşanan 4.3 büyüklüğündeki deprem Ilgın ilçemizde yaşanmıştır. Bu deprem, MTA diri fayına baktığımız zaman MTA diri fayında göremiyoruz, yine geçmiş dönemlerde Kulu'da yaşanan 5 büyüklüğündeki deprem aynı şekilde MTA diri fayında göremiyoruz" dedi.
Bu durumun, Konya'da tekrar detaylı saha çalışmaları yürütülerek, bilimsel verilerin, geçmişe dönük çalışmaların ve günümüzdeki akademisyenlerin katkılarıyla sismografik çalışmaların tekrar ele alınması gerektiğini ortaya koyduğunu belirtti. Arslan, "Son zamanlarda yaşadığımız depremler ne yazık ki hiçbiri MTA'nın diri fayında, diri fay haritasında gözükmüyor. Bu da birçok parametreye, birçok çalışmaya altlık teşkil eden MTA diri fayının eksik yorumlanmasına veya da planlamada eksik planlamalara sebep olacağından bu çalışmanın, bu güncellemenin mutlak suretle yapılması gerekiyor" şeklinde uyarılarda bulundu.
Rusya'daki depremle Konya'daki depremin ilişkisi var mı?
Başkan Arslan, Konya'nın Ilgın ilçesinde yaşanan 4.3 büyüklüğündeki depremin, Rusya'nın Kamçatka bölgesinde birkaç saat önce meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki depremle bir tesadüf olduğunu belirtti. Vatandaşların bu iki deprem arasında bir ilişki olup olmadığını merak ettiğini dile getiren Arslan, bilimsel olarak bu iki deprem arasında herhangi bir tetikleme veya ilişki olmadığını kesin bir dille ifade etti.
Kamçatka'nın yerbilimciler tarafından "ateş çemberi" olarak adlandırılan ve Pasifik levhasının birleştiği dalma batma zonu üzerinde yer aldığını açıklayan Arslan, bu bölgenin 1950'li yıllardan bu yana her 10 ila 20 yılda bir 8, 9 hatta 9.5 büyüklüğünde depremler üretebilecek potansiyele sahip olduğunu söyledi. Bu nedenle Kamçatka'da yaşanan depremlerin olağan olduğunu, ancak bunun Türkiye'deki depremlerle bir bağlantısının bulunmadığını vurguladı.





