CHP'de 'değişim' çağrısıyla 4-5 Kasım kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu döneminin kapanmasında kilit rol oynayan Ekrem İmamoğlu bu kez de olağanüstü kurultay beklentisi içinde olanların umutlarını suya düşürdü. Özgür Özel'in kurultaya kapıları sıkı sıkıya kapattığı süreçte Ekrem İmamoğlu'nun tavrı merakla bekleniyordu. İmamoğlu, partisinin İstanbul İl Danışma Kurulu toplantısında kafalardaki soru işaretlerini çok net sözlerle dağıttı.

İmamoğlu: Halkın vicdanında yer bulamazlar...

Ekrem İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan detaylar şöyle...
“Her an kurultay olabilir’ dedikodularına muhatap edilen partimize dair bir süreç yönetilmekte. Bu dedikoduların kaynağının parti dışı çevreler olduğu apaçık ortadadır ama dedikodu ateşine odun taşımamak, hepimizin görevidir.
Daha 8 ay önce yapılan seçimlerden Türkiye’nin birinci partisi olarak çıkmış, daha 3 ay önce seçimli de olabilecek türde bir tüzük kurultayını olgunlukla bitirmiş ve tamamlamış, bütün muteber anketlerde birinciliğini koruduğu, geleneksel oy yüzdesini de kalıcı biçimde yukarılara taşıdığı görülen bir partiyi sanki olağanüstü kurultay ihtiyacı varmış gibi göstermek, gösterilmesine vesile olmak asla kabul edilemez. 


Kurultay dedikoduları partisi olmayacağız...

Ülkenin bugünkü şartlarında böyle davrananlar, kesinlikle halkın gönlünde, vicdanında kendilerini asla yer bulamazlar. ‘Kurultaylar partisi’ olarak anıldığımız günleri artık geride bıraktık. Bundan sonra ‘kurultay dedikoduları partisi’ de olmayacağız, olmaması gerektiği yerde son derece mücadele vereceğiz.”

Kılıçdaroğlu'na yakın isimler öfkeli...

Ekrem İmamoğlu'nun kurultay taleplerine yönelik net tavrına Kemal Kılıçdaroğlu'na yakın isimlerden tepkiler gecikmedi. Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal isim vermeden İmamoğlu'na yüklenerek, belediye başkanlarının görevi parti politikalarını belirlemek değildir mesajı verdi.


Sarıbal mesajında şunları söyledi...
CHP’nin yönünü belirleyen yegâne irade, delegelerimiz ve onların temsil ettiği tabandır. Kurultay süreçleri, partinin geleceğine dair kararları alma yetkisini bu iradeye teslim eder. Hiçbir kişi ya da grup, bu iradenin üzerinde değildir. 
Delegelerimizin kararlarına saygı göstermek, partimizin temel değerlerine bağlılığın bir gereğidir.
Ancak, partimizin kurultay sürecini yalnızca genel başkanlık ya da parti yönetimi ekseninde tartışmak, tabanımızın duygularını ve taleplerini görmezden gelmek kabul edilemez. 
Ne yazık ki, partimizdeki mevcut tartışmaların çoğu yalnızca genel başkanlık yarışı ekseninde ele alınmaktadır. 
Bu dar çerçeve, memleket meselelerine yeterli oranda duyarlılık göstermeyip tabanın ihtiyaçlarını ve taleplerini gölgede bırakmaktadır.
Partimizin başarısı, her birimizin görev tanımlarına ve sorumluluklarına uygun şekilde hareket etmesiyle mümkün olur. 

Belediye başkanının görevi değildir...

Belediye başkanlarımızın görevi, halkımıza en iyi şekilde hizmet etmek, kentlerimizin ihtiyaçlarını karşılamak ve yurttaşlarımızın refahını artırmaktır. 
Parti politikalarının belirlenmesi ve uygulanması ise Merkez Yürütme Kurulu, Parti Meclisi ve diğer yetkili organların sorumluluğundadır. 
Herkes kendi alanında kararlılıkla çalıştığında partimiz daha güçlü bir şekilde yoluna devam eder.
İktidarla normalleşme süreci adı altında el sıkışmanın sonucunda halk iradesine kayyum atanırken, son günlerde parti tabanında rahatsızlık uyandıran “Erdoğan için ayağa kalkmak”, MİT’ten “onay” alma uygulamalarına zemin hazırlamak, CHP’nin halkın yanında konumlanan mücadeleci kimliğini gölgelemektedir. 
CHP’nin temel değerlerini savunan herkes, bu yaklaşımlara karşı tabandan yükselen eleştirileri dikkate almakla sorumludur.
Bugün, eleştirilerden kaçan değil, her eleştiriyi halkın umudunu yeniden büyütmek için fırsat gören bir parti olmalıyız. 
Tabandan gelen eleştiriler, kriz değil, yeni bir başlangıç için fırsattır. 
Halkımız, bize açıkça “Mücadele edin” diyor. Bu çağrı, meydanlarda, sokaklarda, tarlada ve fabrikalarda adaletin savunucusu olan bir CHP’yi işaret ediyor.
Bugün, halkla birlikte kazanmaktan başka bir seçeneğimiz yoktur. 
İktidarla müzakere değil mücadele etme zamanıdır.
Şimdi, halkın sesine kulak verme, mücadele etme ve hep birlikte daha adil, daha özgür bir Türkiye için umutla yürüme zamanıdır. 
Türkiye’nin geleceği için yolumuz mücadeleyle, dayanışmayla ve halkın gücüyle aydınlanacaktır.


Delege iradesine ipotek konulamaz...

Ekrem İmamoğlu'na tepki gösterenler arasında PM Üyesi Müslüm Sarı da vardı.
Sarı, ''CHP delegeleri iradeleri kendinde özgür bireylerdir. 
Partimizde kimsenin iradesi kimsenin ipoteği altında değildir. 
Ne zaman ve nasıl kurultay toplanacağına yine delege kadar verir. 
Partinin bu geleneğine yabancı olanlar bunu anlayamazlar' mesajı verdi.

CHP'de kimin ne kadar gücü var?

Aktif siyasetten kopmayacağı mesajını çok net veren Kemal Kılıçdaroğlu'nun özellikle Meclis Grubu'nda güçlü olduğu kabul ediliyor. Parti Meclisi ve kurultay delegesinde Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu'nun birlikteliği ise Kılıçdaroğlu'nun hamle şansını azaltıyor. Geçtiğimiz günlerde Oğuz Kaan Salıcı'nın olağanüstü kongre çağrısına Özgür Özel kapıyı kapatmıştı. İmamoğlu'nun da Genel Merkez'den yana tavır almasının ardından parti içi muhaliflerin olağanüstü kongre çabası ciddi bir yara almış oldu. Kongre sürecinin başlaması halinde Kılıçdaroğlu'na yakın delegelerin yeniden seçilme şansının zor görünmesi parti içi muhalifleri bu dönem harekete geçme konusunda zorluyor. İmamoğlu'nun son açıklaması parti içi muhaliflerin hesabını değiştirebilir.

Muhabir: Bünyamin Dobrucalı