Hafta sonu CHP Genel Başkanı Özgür Özel İzmir’deydi. Sürekli konuştu konuştu konuştu. Söyledikleri tamamen halkın özellikle ekonomik ihtiyaçlarına vurguydu. Kapalı kapılar ardında belediye başkanlarıyla neler konuştu tam olarak bilemeyiz. İl başkanıyla özel görüştü mü? onu da bilemeyiz. Ancak tahminlerde bulunuruz ki, bu da pek güvenli olmaz. CHP Genel başkanı neredeyse her beş cümlesinde bir “Atatürk" veya “Ata" vurgusu yaptı. Bendeniz kendisine eleştirel baktığım için, başta “sonmühür haber” sitesi olmak üzere ki üç haber sitesinde de çıkan ve sadece sözlerinin yayınladığı konulardan yürüyeceğim. 


Sonda söyleceğimi başta yazayım. Şahsen Özgür Özel’in yeterince donanımlı olduğuna inanmıyorum. Gündeme hakimiyeti, İzmir’e bakışı beni asla tatmin etmedi. Hemen her sözünde dibine kadar popülizm sergiledi ve asıl “gerçekleri" es geçti. Grup başkanıyken gündeme hâkimiyeti ateşli vurguları artık yok. Ancak müthiş zeki, akıllı ve disiplinli bir genel başkan. Kendine “her şeyi bilen adam" pozu yüklese de bunun gerçek olmadığını İzmir’de söylediklerinin satır aralarında yakalamak mümkün. 


“YENİ" CHP ATATÜRK’ÜN NE KADAR FARKINDA?


Aslında bu soruya sadece Özgür Özel çerçevesinde bakmak çok doğru değil. Ancak Sayın Özel’i an itibariyle CHP’nin seçilmiş genel başkanı olduğundan, referans çıkışım da Özgür Özel. CHP’nin tarihi mirasını ucundan ret etmeye başlaması yeni değil, lakin galiba temelleşmeye, değişimin kodlarından biri olmaya başlamış. Her beş cümlede bir Ata’nın adını anmak, Atatürk’e gönderme de bulunmak, kutsal mirasa sahipliğin karşılığı değildir. Bu durumu da son genel seçimlerde İzmir’den vekil seçilen şahsın, açıkça geçmişte de olsa beyanları zaten şüpheyi kesinleştirmişti. Yaşamı boyunca Ebedi Şef Atatürk’ü, hasretle, saygıyla ve şuurla anan bunca insanın karşısında, sadece “amma geçmişe ait" demek hele de geçmişte Atatürk’e oldukça ağır ve kesin bilinçle saldırmak CHP’de yer bulmamalıydı! 


Özgür Özel’in sarf ettiği sözlere bakalım şimdi. CHP lideri eğitim ve maarif tartışmaları perspektifinde eleştiri yaparken “boyacı küpü gibi müfredat yaptık" demiş ama sorunu derhal ve ne hikmetse Almanya örneğiyle de pekiştirmeye çalışmış. Sonmühür’den Atakan Başpehlivanın haberine bakalım: “Türkiye’nin Almanya’dan üst düzey teknoloji ithal ettiğini, ancak buna rağmen Türkiye’nin Almanya’ya basit ürünler ihraç ettiğini kaydeden Özel, “Almanya’da demokrasi var, liderler mütevazı, halk zengin. Bu tarafta liderler itibardan tasarruf etmiyorlar, halk fakir. Almanya’yı Almanya yapan nedir derseniz bir hakkım varsa, Alman ekonomisini de eğitimini de çok iyi bilen birisi olarak şunu söylerim, üzerinde bir ulusal mutabakat sağlanmış olan eğitim sistemleri var.”


İlginç gelmedi mi size eğitime bakışı? Başka şeyler de söylemiş ucundan, eğitim kalitesi ve çağdaşlığı demiş, özel okullar ve fakirlik demiş. İyi de şu anda gerçekten mesela eğitim sisteminin 2002’den bu yana önce karmakarışık hale getirilmesi, üniversitelerin bilimsel ve yönetsel özürlüğünü yitirmesi, “fetöcü" ve “biatçı" eğitime “milli eğitim şuurunun" bile isteye “parsel parsel" verilmesi, 15 Temmuz ihanetinden sonra da İngiliz ekollü, stk kılığındaki tarikatların marifetleriyle Atatürk Eğitim Modelinden, İngiliz-Arap modeline geçilmeye başlanması, çocukların ailelerinin bilgisi dışında, sözde milli manevi değerler saygı adı altında üstelik adı “sohbet" olan toplantılara götürülmesi yani çedes denen kara proje Özgür Özel’in dikkatini çekmemiş herhalde. Bir de şu Almanya hayranlığı. Hani bir an İttihat Terakki geri geliyor bile dedim kendi kendime. Ne alakası var Almanya’yı Almanya yapan gerçeklerle, Türk milli eğitimin düşürüldüğü dipsiz kuyu? Valla alınmasın ama Özgür Bey bana “İttihatçıların sokak nutukçularını” hatırlattı! Hayırdır inşallah yani!  


Gelelim Özgür Bey’in yine “Ata" referanslı Cemil Tugay açıklamasına. Ne demiş Sayın Özel?
“Seçmen Tugay’ın eline bir anahtar sıkıştırdı. O anahtar, iyi, doğru, dürüst bir yönetimin sonucunda en geç 4 yıl sonra Ata’nın partisinin iktidara gelmesinin anahtarıdır.” 
Ama aynı Özel, memleketi Manisa’ya gittiğinde aşka gelmiş, normalde CHP’ye sayfalarında yer vermeyen bir gazeteye röportaj vermiş ve “Hep İzmir daha çok oy alırdı. İl başkanları İzmir’in meltemi Manisa’yı da ısıtacak, ileride Manisa’yı da İzmir katısıyla alacağız derlerdi. Bu defa İzmir yüzde 50 aldı, biz yüzde 60”. 
Seçimden bu yana, üstelik banko CHP adaylarına oy veren bir seçmen gazeteci olarak, CHP’nin sırat köprüsüne çıktığını, gelecek genel seçimde iktidar olmasının tek yolunun, seçilen tüm belediye başkanlarının dirayet, liyakat ve basiretleriyle iktidar yolunu açacaklarını ama tersi durumda CHP’nin tarihe karışacağını iddia etmiştim. Galiba Özgür Özel de aynı düşüncede. Ancak hissiyatım şudur ki geçen iki aylık sürecin Özgür Özel tarafından iyi izlenmediğidir. Hele oldukça gereksiz bir şekilde hem Almanya hem de Manisa vurgusu çok hoş olmadı. Özgür Özel CHP Manisa İl Başkanı değil, Atatürk’ümüzün kurduğu CHP’nin Genel Başkanıdır. Deniz Baykal Antalya’ya, Kemal Kılıçdaroğlu ise Tunceli’ye bu kadar dikkat çekmiş miydi? Öte yandan Cemil Tugay’a gerçekten sorumluluk mu yükledi yoksa Manisa Belediye Başkanını “en birinci başkan" diye mi dayatmaya çalışıyor anlamadım. 


Özgür Özel’in de Cemil Tugay’ın da Ferdi Zeyrek’in de dikkat etmesi gereken, kadrolardaki Atatürk maskesini takmış, riyakar, kibirli, mobingçi, ayrımcı, bölücü, yıkıcı, gizli menfaatçi  tiplerdir. 


Özgür Özel farkında mı bilmiyorum ama, estirdiği rüzgarda kibir partikülleri var. Bir de çok açık Manisa İzmir ayrımı. Özgür Özel, İstanbul ve Ankara’ya değil de Manisa üzerinden İzmir’e sindirme dayatmasında vazgeçmeli. İzmir Manisa komşu kentlerdir ama İzmir’in tarih derinliğiyle ve anlamıyla Manisa bir tutulamaz. Kendisi Manisa’ya aşıksa ki saygı duyarım, benim gibi İzmirliler de İzmir için gerekirse canını verir, itibarıyla oynatmaz! 
Kendisinin bazı kankilerinin İzmir ve ilçeleri üzerindeki karanlık hayallerini, Özel’in uyarılarına rağmen kurmaylarının dost ve akrabalarını belediyelere musallat ettiğini İzmir’de herkes biliyor. 


Aklıma gelenle bitireyim bu haftayı. 1989’de SHP aynı 2024 Mart’ındaki gibi çok başarılı olmuştu. Ama 1994’e gelindiğinde SHP yerle yeksan oldu. Nedeni hem İzmir’de hem de İstanbul’daki kadrolardı. Ve ne yazık ki geçen iki ay bana sürekli 1989-1994 seçimlerini hatırlatıyor. Son olarak bence Özgür Bey tarihteki “nutukçuları" değil Atatürk’ü örnek alsın. Zira oturduğu koltuk Atatürk’ün koltuğudur ve mugalataya da yer yoktur! 
[email protected] 
WhatsAPP Hattım: 05401968178