Son Mühür/Seçil Ünlü- Eskişehir’de düzenlenen "Gıda Güvenliği Paneli"ne katılan Sağlıklı Kentler Birliği ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, küresel gıda krizine ve yanlış tarım politikalarına dikkat çekerek, İzmir’de organik atıkları komposta dönüştürecek tesisler kuracaklarını ve evsel atık ayrıştırmayı zorunlu hale getireceklerini açıkladı. Başkan Tugay, "Can çekişen toprağın kurtulması için çözüm, bizim ellerimizde. Organik atıkları doğru değerlendirerek toprağı da tarımı da kurtarabiliriz" ifadelerini kullanarak, toprağın verimliliğinin artırılması ve gıda güvenliğinin sağlanması için somut adımlar atılacağının sinyalini verdi.

İzmir'de atık yönetimine yeni yaklaşım

Küresel gıda Sorunu ve Türkiye'deki durum

Tepebaşı Belediyesi ortaklığında gerçekleşen panelde, iklim krizi, gıda güvenliği, gıdaya erişim ve gıda güvencesi gibi kritik konular masaya yatırıldı. Başkan Tugay, dünya genelinde 8 milyardan fazla insanın yaşadığına ve Dünya Gıda Programı'nın 74 ülkede 343 milyon kişinin gıda güvensizliği yaşadığını belirttiğine dikkat çekti. Aşırı hava olaylarının açlık ve gıda güvensizliğini artırdığını ifade eden Tugay, ne yazık ki Türkiye'nin de Dünya Gıda Programı raporunda operasyonel desteğe ihtiyacı olan ülkeler listesinde yer aldığını vurguladı.

2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara ulaşmasının beklendiğini hatırlatan Başkan Tugay, bu kadar insana gıda temini sorunuyla karşı karşıya olunduğunu ve bu ihtiyacı karşılamak için önemli bir değişime ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Ancak daha fazla gıda üretimi çabasının çevreye zarar vermemesi gerektiğinin altını çizen Tugay, üretilen ürünün yüzde 40'ının, Türkiye'de ise bu oranın yüzde 55'lere varan düzeyde tüketilmeden kaybedildiğini dile getirdi. Bu israfın hem üretimden tüketiciye ulaşana kadar olan aşamada hem de sofrada gerçekleştiğini ifade etti.

Yanlış tarım politikaları

Yanlış tarım politikaları

Başkan Tugay, gıda ve beslenme meselesinin iklim kriziyle bağlantılı olmasının yanı sıra, yanlış tarım politikalarıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı. Günümüzde gıda üretim sistemlerinin, karadaki biyolojik çeşitlilik kaybının yüzde 70'inden sorumlu olduğunun altını çizen Tugay, bunun yanlış tarım tekniklerinden kaynaklandığını belirtti. Tugay'ın dikkat çektiği en çarpıcı noktalardan biri ise çiftçilerin yarısından fazlasının önümüzdeki 10 yıl içinde üretimi azaltacağını ya da tamamen çekileceğini ifade etmesi oldu. Bu durumu "Türkiye'nin bekâ sorunlarından birisi" olarak nitelendiren Başkan Tugay, çiftçilerin bu yönde bir düşünceye sahip olmasının çok büyük bir sorunla karşı karşıya olunduğu anlamına geldiğini dile getirdi.

Gıda üretim sistemlerinin ormansızlaşmanın yüzde 80'inden ve sera gazı emisyonlarının yüzde 30'undan sorumlu olduğunu belirten Tugay, kuraklık, anormal sıcaklıklar ve yangınlar gibi aşırı hava olaylarının tarım sistemine zarar verdiğini kabul etti. Ancak asıl unutulmaması gerekenin, atıkların ve tarım tekniklerinin toprağın organik içeriğini azaltan, verimliliğini düşüren pek çok unsur içerdiğini vurguladı. Toprağın plastik başta olmak üzere pek çok farklı kimyasal madde ile yoğun olarak kirlendiğini ve toksik kimyasal kirliliğin en önemli sorunlardan biri olduğunu ifade eden Tugay, bunun atık yönetimi konusunda herkesin çok daha dikkatli olmasını ve çalışmasını gerektirdiğini söyledi.

İzmir'de atık yönetimine yeni yaklaşım

İzmir'de atık yönetimine yeni yaklaşım

Başkan Tugay, hem toprağın kurtulmasını sağlayacak hem de kentin atık yükünü azaltacak somut uygulama yöntemlerinden bahsetti. Organik atıkları bir tür kompost haline getirerek toprağa iade etmenin önemini anlatan Tugay, bu yöntemin kentin atık yükünü önemli ölçüde azaltacağını belirtti. İzmir'de çöplerin evde ayrıştırılarak toplanmasına başlandığını, bunun pilot çalışma olarak 13 mahallede yürütüldüğünü ancak iki sene içinde tüm İzmir'de evsel atık ayrıştırmanın zorunlu hale getirileceğini duyurdu. Bu geçiş sonunda başka bir çalışma için de hazırlık başlattıklarını belirten Başkan Tugay, budama gibi bahçe atıkları dahil evlerden atılan organik atıkları bir araya getirerek işleyebilecekleri, sağlıklı bir şekilde toprakla buluşturacakları kompost tesisleri kuracaklarını ifade etti. Bu tesislerin bölgesel olarak planlandığını, İzmir'in bir metropolü, dört de havzası bulunduğunu ve beş farklı alanda hem geri dönüşüm hem de organik atıkların tekrar kullanıma hazırlanması için tesisler kurulacağını açıkladı. Tugay, bu konuda düşünülmesini, denenmesini önererek, "Can çekişen toprağın kurtulması için çözüm bizim ellerimizde. Depolama alanlarına ya da yakma tesislerine gönderdiğimiz çöplerin içindeki en değerli kısım olan organik atıkları doğru değerlendirerek toprağı da tarımı da kurtarabiliriz" çağrısında bulundu.

Tarım politikalarının etkisi

Türkiye'de iyi bir toprak yönetimi olmadığını ve tarım yöntemleri değişmezse 2050 yılında tarımın suyla ilgili talebinin yüzde 35 daha fazla olacağını dile getiren Tugay, dünyada atık suların yüzde 80'inin işlenmeden çevreye bırakıldığını, içerdiği tuz ve bazı kimyasallarla suyu ve toprağı bozacak şekilde doğaya salındığını vurguladı. 2001-2024 yılları arasında yüzde 5,7'lik bir tarım alanının kaybedildiği verisini paylaşan Başkan Tugay, mevcut tarım tekniklerinin toprağın organik içeriğini azalttığını ve sentetik gübrelerin bu durumu düzeltmediğini belirtti. Sağlıklı toprağın yüzde 3'ten fazla organik içeriği olması gerekirken, bugün Türkiye'de toprağın organik içeriğinin kritik sınırlarda olduğunu kaydetti. Gıda güvencesinde Türkiye'nin diğer ülkelere göre daha az gelişim kaydettiğini belirten Tugay, bunun somut bir sonucu olarak sağlıksız çocuklara dikkat çekti. 2022'de yapılan bir çalışmada, 5 yaş altı çocukların yüzde 5,5'inde normale göre daha kısa boylu olma, yüzde 1,7'sinde zayıflık ve yüzde 8,1'inde ise obezite sorunu olduğunu aktardı.

Başkan Tugay, bu kapsamda tarım topraklarının amaç dışı kullanımının engellenmesi, tahribata sebep olan uygulamaların durdurulması, toprağı korumayı amaçlayan politika ve yenilikçi uygulamaların teşvik edilmesi ve teknolojinin doğru kullanılması gerektiğini vurguladı.

İş birlikleri ve yerel COP hedefleri

Sağlıklı Kentler Birliği'nin Türkiye'de politika oluşturmada sorumlu olması gereken bir kurum olduğunu düşündüğünü belirten Tugay, sorunları çözmek için bütün iş birliklerine ve diyaloğa açık olunması gerektiğini ifade etti. İnsanların geleceği ve toplum sağlığı gibi hayati konularda ortak hareket etmenin zorunluluğunu vurgulayan Tugay, Türkiye nüfusunun büyük oranda kentlerde yaşadığına dikkat çekerek, kentlerde sağlıklı yaşam ortamları oluşturma zorunluluğunun altını çizdi.

İzmir'de dört toplantı ile gerçekleştirilen Türkiye'deki ilk yerel düzeydeki COP toplantılarına da değinen Başkan Tugay, İzmir'de gıda güvencesi konusunda önerilen başlıkları aşama aşama uygulamaya alacaklarını belirtti. Yerel COP'ların birliğe üye diğer şehirlerde de yapılması gerektiğini ifade eden Başkan Tugay, Sağlıklı Kentler Birliği olarak dünyada örnek bir belediyeler birliği olma hedefiyle çalıştıklarını söyledi.

Eskişehir'den tam destek

Eskişehir'den tam destek

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce de gıda güvenliğinin günümüzün en önemli konularından biri olduğunu belirterek, bunun sadece bir ekosistem değil, aynı zamanda eşitlikle, derin yoksullukla ve sosyal devletle ilgili bir konu olduğunu vurguladı. Ünlüce, "Bugün gıda güvenliğini sağlamak için çok güçlü devlet politikalarına ihtiyaç duyuyorken, yerel yönetimler ve vatandaşlar iktidara karşı mücadele vererek yol bulmaya çalışıyor" diyerek, gıda güvenliğinin bir ülkenin aynı zamanda güvenlik problemi olduğunu dile getirdi. Sağlıklı gıdaya giden süreçlerin doğru yönetilememesi ve doğanın korunmasına yönelik yöntemlerin geliştirilememesi durumunda ülkede ciddi bir güvenlik sorunu yaşanacağını ifade eden Ünlüce, vatandaşlar, yerel yönetimler ve iktidarın kol kola çalışması gerektiğini ve doğru politikalarla ilerlemekten başka çare olmadığını belirtti.

Eskişehir'den tam destek

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ise Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı Dr. Cemil Tugay'a çalışmalarından ötürü teşekkür etti. Ataç, Tugay'ın başkan seçilmesinin ardından önemli kararlar alındığını ve gündemdeki beş maddenin dünyanın da gündeminde olduğunu söyledi. Yanlış politika ve uygulamalarla üretmek yerine her şeyin ithal edildiği bir duruma gelindiğini belirten Ataç, "Gıda güvenliği yalnızca bireysel beslenme hakkı değil, aynı zamanda sağlıklı toplumların, dirençli şehirlerin, sürdürülebilir kalkınmanın temelidir" diyerek sözlerini noktaladı. Ataç, İklim Kanunu, Maden Kanunu ve Mera Kanunu gibi düzenlemelerin gıda güvencesini ne kadar sağlayabileceği konusunda da düşündürücü bir soru yöneltti.

Muhabir: Seçil Ünlü