Denizle kurduğu bağ çocuk yaşta başlayan Doğa Ergün, ilk olarak dalışlara gözlemci olarak katıldı. Babası Erdinç Ergün’ün dalgıç eğitmeni olması ve ağabeyinin su altına olan ilgisiyle yön bulan genç fotoğrafçı, zamanla su altı çekimlerine merak sardı. Küçük bir su altı kamerasıyla başladığı yolculuk, gelişen teknik becerileriyle birlikte etkileyici bir sergiye dönüştü.
“Denizaltı bambaşka bir evren”

Genç yaşına rağmen gözlem yeteneğiyle öne çıkan Ergün, deniz altında keşfettiği yaşamın kendisini derinden etkilediğini dile getirdi. Farklı türler, canlı renkler ve mercanlar arasında geçirdiği zamanın onu hem görsel hem duygusal anlamda zenginleştirdiğini vurguladı. Su altının yalnızca biyolojik değil, aynı zamanda sanatsal açıdan da ilham verici bir alan olduğunu ifade etti.
Doğa Ergün’ün çalışmaları yalnızca estetik kaygılarla sınırlı kalmadı. Su altı yaşamının korunması gerektiğine dikkat çeken genç sanatçı, karelerinde çevre mesajlarını da yansıttı. Deniz canlılarının karşı karşıya olduğu tehditlere değinerek, farkındalık yaratmayı amaçladığını belirtti. Sergisinde yer alan birçok fotoğraf, bu hassas ekosistemin korunması gerektiği fikrini güçlendirdi.
Çeşme halkından yoğun ilgi
Çeşme Belediyesi tarafından organize edilen sergi, hem yerli halkın hem de bölgeye gelen turistlerin ilgisini çekti. Açık havada kurulan sergi alanı, Doğa Ergün’ün sanatsal üretimine sahne oldu. Genç yaşta ortaya koyduğu bu disiplinli çalışma, izleyicilerden tam not aldı. Sanatseverler, denizin altındaki yaşamı genç bir gözden izleme şansı buldu.
Doğa Ergün’ün hedefi yalnızca su altı fotoğrafçılığında ustalaşmak değil. Gelecekte deniz biyolojisi ya da görsel sanatlar alanında akademik bir yol izlemeyi planlayan genç yetenek, bilimi ve sanatı bir arada yürütmeyi amaçlıyor. Doğayı anlatmanın farklı yolları olduğuna inanan Ergün, ileride kendi sergilerini dünya genelinde açma hayalini taşıyor.





