31 Mart seçimleri öncesi siyasetin nabzını tutan Son Mühür Tv’de Hasan Tahsin Kocabaş’ın konuğu İzmir Büyükşehir Aday Adayı Atila Sertel’di. İzmir’in adayının İzmirliler tarafından belirlenmesi gerektiğine işaret eden Sertel en iyi yöntemin anketler değil ön seçim sandığı olduğunu vurguladı.

İşte Atila Sertel’in açıklamalarından öne çıkan detaylar…

İki dönem yeterli…

Bir insanın iki dönemle sınırlanması gerektiğine inanan biriyim. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanıyken iki dönemle sınırlanması gerektiğini düşündüm. İGC başkanı seçildiğim an iki dönemle sınırladım görevimi. Sonra Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı seçildim, orada da iki dönem kuralını getirdim. Milletvekilliğimde de iki dönem oldu. Şimdi ben 32 yaşında Basın Yayın Halkla İlişkiler Daire Başkanı olarak girdiğim İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde İzmir halkına hizmet etmek istiyorum. Ben kendi kodlarımın ‘birilerine hizmet eden insan olarak kodlandığını’ düşünüyorum.

Hizmet aşkım var…

Maddi olarak herhangi bir sıkıntım yok, dünyanın her yerini gezebilirim. Her türlü güzelliği yaşayabilirim. Hiçbir sıkıntım yok ama ben de bir aşk var. Hizmet aşkı. Ben insanlara yararlı olmak istiyorum. Bir iz bırakarak bu topraklarda yer almak istiyorum. Gariban halk çocuğuyduk. Annem işçi statüsünde, babam memurdu, ekonomik anlamda çok koşullarda büyümüş bir insanım. Çalışarak okumuş bir insanım. Gazetecilik Yüksek Okulu mezunuyum vekillik dönemimde Adalet Meslek Yüksek Okulu’nu bitirdim bu arada. Şimdi Sosyolojinin son sınıfındayım. Aynı zamanda Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimini Anadolu Üniversitesinde okuyorum. 75-80 yaşına kadar okuyacağım ama bu da beni kesmiyor. Ben istiyorum ki Atila Sertel bulunduğu kentte çok iyi anılacak hizmetlere imza atsın. Milletvekilliğinde bu mümkün olmuyor, sadece dile getiren ve talep ede sorunu ortaya koyan insansınız.

O koltuk kutsal bir koltuk…

Belediye başkanı olduğunuzda bu kente katacağınız çok şey var. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı kutsal bir yer aslında. O yerin kıymetini çok iyi bilmek lazım. Makamı da hizmeti de çok iyi bilmek lazım. İnşallah ben de Yüksel Çakmur gibi kent duyarlılığı olan bir belediye başkanı olurum. Yüksel Başkan Salı günleri kendini şehre adardı şimdi belki haftanın iki gününü vatandaşa bırakmak gerekebilir. Vatandaşla iç içe yaşayan bir belediye başkanı olmalı.

Hayat felsefem belli…

Benim hayat felsefemde şu var, anlatan değil, yaşayan ve yaşayan. Yani hem yaşayacağım o heyecanı hem de yaşatacağım. Ben Beydağ’dan en uçtaki ilçemizden başladım. O bölgelerdeki belediye başkanlarının ortak noktasında ilçe ve belediye başkanlarının da katıldığı o bölgenin sorunlarının masaya yatırılıp çözüm noktasında hangisinin öncelik taşıdığını onlarla beraber karar alması gerektiğini düşünen bir insanım. Ben yaptım oldu! Mantığı olmaz. Beraber yaptık, birlikte yapıyoruz olmalı. Katılımcı belediyecilik budur. O da yetmez, örneğin Bayraklı’da yeni bir park yaptık, o parkın adının konulması konusunda Bayraklı halkına sorulmalı. Bir referandum yapın bakın nasıl katılım olacaktır.

İzmir namuslu bir kent…

İzmir çok namuslu yaşayan bir kent. Her 100 kişiden 95’i İZSU faturalarını düzenli ödüyor. Kaçak yok. Yüzde beşi de belki öyle ya da böyle ödüyor sonuçta. Yani gayrı meşru yaşam yok İzmir’de. Parayı veren anketi çalar! Parayı veren düdüğü çalar gibi bir şey bu. Çok ünlü bir gazetecinin patronuyla MHP’den 2 puanı alalım AK Parti’ye çekelim dediğine kulaklarımla şahit oldum.

Tunç Soyer’e de haksızlık yapılıyor…

Burada şöyle bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Tunç Soyer’e de haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Şu anda siz sel baskınından sonra Kordon’da anket yaparsanız puanı yüksek çıkar mı? Mümkün değil. Sizin anketi nerede, nasıl ve hangi yöntemle yaptığınız önemli. En iyi anket ön seçimdir. Bu yöntem niye oturmuyor? Bazı arkadaşlar, siyasette belli noktaya atanarak gelmiş arkadaşlar şöyle düşünüyorlar, halkla üyeyle iç içe yaşamak ve üyenin memnuniyetini sağlamak çok zor. Onun yerine ben yukarıda Genel Başkan ve ekibine yakın durursam benim önüm açık diye bakıyorlar.

Halksız demokrasi, unsuz kurabiyeye benzer…

Şuna benziyor, halksız demokrasi unsuz kurabiyeye benzer. Üyelerimizi bazıları küçük görüyor, diyorlar ki CHP üyeleri seçmesini bilmez ya! Yapamazlar, oy kullanamazlar, kimi seçecekler! O yüzden biz atayalım! Şunu özellikle söylemek isterim birilerinin kulaklarına gitsin diye. Bizim Genel Başkanımız Özgür Özel anketle belirlenmedi ki… Üyeler belirledi. Başka bir partide Genel Başkan değişimi bu şekliyle asla olmaz. Ben de en doğal hakkım olan CHP’lilerin oylarıyla Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmek istiyorum. Ben seçilmeyebilirim de, bu seçim yarışından Tunç Soyer galip çıkabilir. O zaman biz Tunç Soyer’i makamında oturtmak için var gücümüzle çalışırız. Önemli olan üyenin kararıdır. Senin İzmir’de 120 bin üyen var. 90 bin katılımlı bir sandıkta çıkan sonuç İzmir’i asla yanıltmaz. Genel Merkez’i de hiç yanıltmaz. Biz İzmirlinin adayını İzmirli seçmesini istiyoruz.

Başarının anahtarı teknik kadro…

Belediyede başarıyı sağlayan teknik kadrodur. Belediye Başkanı sadece orkestra şefidir. İşlerin yürüyüp yürümediğini sokakta anlarsınız. İzmir Büyükşehir Belediyesi Gediz Elektrik şirketine evlere giden su için her y 150 milyon lira para ödüyor. Siz eğer güneş tarlaları yaparsanız ve enerjiyi siz üretirseniz o zaman o 150 milyon lira yatırıma dönüşecektir. O bedelin iki aylık miktarı 300 milyon lirayla örnek Kemalpaşa’ya kiraz tesisi yapacaksınız.

Makam aracı kaynıyor…

Türk futbolunun yıldızı Şehmus Özer hayatını kaybetti: Şehmus Özer kimdir? Türk futbolunun yıldızı Şehmus Özer hayatını kaybetti: Şehmus Özer kimdir?

Ben şimdi belediyede çok sayıda hizmet aracının kiralandığını biliyorum, o araçların önemli bir bölümünün de makam aracı olarak kullanıldığını biliyorum. 125 bin makam aracı var Türkiye’de. KİT Komisyonundayken PTT araçlarının özel işlerde kullanıldığını tespit ettik ben bunu söylediğimde PTT Genel Müdürü olan kişi üç beş aracın peşine mi düşeceğiz demişti. Bir felakettir Türkiye için. 11 bin Almanya’da var 125 bin Türkiye’de var. Depo yaparsın araçları koyarsın kime araç lazımsa oradan alır. Biz helal süt emmiş insanlarız. Bugüne kadar kimse bize haram yedi diyemez. Helal süt emmiş, namuslu, tasarrufçu bir kadronun kurulması gerekiyor. Bizde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde bu kadrolar var ve çalışıyorlar. Ben onların hepsine teşekkür ediyorum. Ama belli yerlerde aksamaların olduğunu da söylemek isterim. Onlarla aynı formayı giyiyoruz, aynı formayı giyine çok rahat konuşamıyoruz.

Markalaşmak zorundasınız…

Dünyanın en önemli sorunu susuzluk ve açlık. Pandemi dönemini yaşarken gıda eksikliğini hissettik. Üretimin mutlaka desteklenmesi gerek. Markalaşmak zorundasınız. Kuzey yarım kürenin en kaliteli kirazı Kemalpaşa’da çıkar. Sizden 50 liraya alırlar ama o kiraz İngiltere’de 50 sterline çıkar.

Ankara’ya ben değil, sesim gidecek…

İlçeleri tek tek geziyorum. Çok geniş katılımlı altı toplantı yaptım. Bana Ankara’ya gitmeyecek misiniz diye sordular. Ben dedim ki ben Ankara’ya gitmeyeceğim. Ankara’ya ben gideceğime buradan Ankara’ya sesin gitmesi çok daha güzel olur dedim. Pazartesi ve Salı kıyılardaki ilçeleri dolaşmaya devam edeceğim. Çarşambayı televizyonlara ayıracağım Perşembe ve Cuma bu kez merkeze doğru gelen yerleri dolaşacağım. 30 ilçemizi de gezeceğim. 30 ilçemizde de CHP’lilerle kucaklaşacağım.

İzmir’den vekil seçildiler İzmir’e taşınmadılar…

Adaylık herkesin hakkıdır. İzmir’de İzmirlinin adayları olmalı, İzmirli seçmeli. Bunu neden söylüyorum. Çünkü son seçimde İzmir’e İstanbul’dan adaylar geldi ve vekil oldular. Hala evleri İzmir’de değil. Taşınmıyorlar da İzmir’e. O yüzden 2 puan düştük İzmir’de. İzmir’in dışarıdan aday taşıyacak bir kapasitesi yok. Doydu, yeter… Ben size İzmir dışından aday gönderiyorum demek İzmir’e bir haksızlık olarak düşünüyorum.

Sadece o değerlere dayanarak olmaz, hizmet de lazım…

İzmir laik, çağdaş, demokrat bir kenttir. Hiçbir zaman AKP’yi alternatif yapmamıştır. Ama sadece bu değerlere dayanarak oy istemenin de sıkıntı yaratacağını düşünüyorum. Sadece o değerlere dayanarak değil hizmete dayanarak ve beğeniye dayanarak oy almanın çok daha önemli olduğuna inanıyorum.

İzmir dört veriyor, bir alıyor…

İzmir 4 veriyor, 1 alıyor. İzmir cezalandırılıyor. Bayraklı’da evleri yıkılanlara 2 kat vermiyorsun iki adım ötede 50 katlı dev gökdelen var. Soruyorsun neden diye onların fore kazığı var diyor. Sen ver vatandaşa istediğini o kazığın Allah’ını çakar oraya.

Editör: Bünyamin Dobrucalı