Son Mühür- Kamu işçileriyle yürütülen toplu sözleşme görüşmelerinde uzlaşma sağlanamayınca Türk-İş'e bağlı Maden-İş Sendikası yaklaşık 3 bin 500 çalışanı kapsayan grev kararı almıştı.
Ankara'da Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Balıkesir Bigadiç Bor İşletme Müdürlüğü, Eskişehir Kırka Bor İşletme Müdürlüğü ve Kütahya Emet Bor İşletme Müdürlüğü'nde çalışan işçiler için aldığı grev kararı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla 60 gün süreyle ertelendi.
Erteleme kararını değerlendiren Çalışma ve Toplum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Hukukçu Murat Özveri, Türkiye’de grev, sendika hakkı fiilen yoktur! mesajı verdi.
Özveri konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi.

Ölümü gösterip sıtmaya razı etme...
Kamu işyerlerinde işçilerle yapılan toplu pazarlığın toplu pazarlık olmadığı, işçileri ölüyü gösterip hastalığa razı etmeye dönük bir tiyatro olduğu, maden sektöründe alınan grevlerin erteleme adı altında yasaklanmasıyla ortaya çıktı.
Grev hakkına iktidar saygı duymuyor. Grev muhalefetin yönettiği bir belediyede değilse, etkili sonuçları olacaksa hemen “milli güvenlik” gerekçesiyle grevi yasaklıyor. Bu yasaklamalara “keyfi” dememek olanaklı değildir.
Muhalefet partilerinin yönettiği belediyeler...
Bu durumda ortaya çıkan sonuç net: İktidar grev hakkını, grev muhalefet partilerinin yönettiği belediyelerde veya etkili olmayacak işyeri ve işkollarında kullanılan bir hak olarak görüyor.
Grev hakkına muhalefeti destekleyenler saygı duymuyor. Ne zaman bir muhalefet belediyesinde grev uygulansa, iktidar belediyelerini işaret edip, grev hakkını kullanan işçileri ötekileştirmekte hiçbir sakınca görmüyor.
Grev hakkına işverenler hiç saygı duymuyor. Hiç gözlerini kırpmadan yasadışı yollara başvurmaktan çekinmeden grev kırıcılığı yapmayı kendilerinde bir hak olarak görüyor.
Anayasa Mahkemesi grev hakkının erteleme adı altında milli güvenlik gerekçesiyle ertelenmesi, grev hakkının özüne dokunan hukuka aykırı bir müdahale olduğunu tespit ediyor, iktidar asla dikkate almıyor.
Grev hakkı varmış gibi...
Bu koşullarda Türkiye’de işçilerin grev hakkının varlığından söz etmek, Türkiye’de özgür toplu pazarlık düzeni vardır demek, dahası Türkiye’de sendika hakkı vardır demek fiilen de hukuken mümkün değildir.
İşçiler ya “grev hakkı varmış” oyununu sineye çekip zorunlu tahkim (Yüksek Hakem Kurulu) ne verirse razı olacak ya da bu fiili durumun adını doğru takıp, ellerinden alınan özgür toplu pazarlık hakkını var etmek için mücadele edecekler.
Türkiye işçi sınıfı çoktan beri sendika grev ve toplu sözleşme hakkını var etme mücadelesiyle yüze yüze olduğunu anlamak zorunda.





