Son Mühür- Berivan Kaya/ HÜDA-Par'ın 'Son Kale Aile' adlı panelinde yer alan 'Aile Hakemliği'ne kadınlardan tepkiler yükselmeye devam ediyor. 

Tehlikede hisseden erkeklik! 

Kadınların farkındalıklarının arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Sevda Alankuş, "Yeni-muhafazakar ideoloji aileyi korunması gereken son kale olarak görüyor. Tabi, daha bu askeri ifadeden başlayarak da kendi tarafını belli ediyor. Bütün bu ailenin korunması retoriğinin arkasında kendini ekonomik ve benzeri nedenlerle tehlikede hisseden erkekliğin elinde kalan son kale, yani iktidar alanı olarak kadınlar üzerinden güçlendirilmesi yatıyor. Çünkü kadınların eşit olmadıklarına, adil ve ayrıcalıksız muamelelerle karşılaştıklarına dair farkındalıkları arttı ve buna da sessiz kalmıyorlar. Erkekler ise bunu kabullenemiyorlar. Hüda-Par’ın “Son Kale Aile” etkinliğine dair haberleştirdiklerine bakıyorsunuz, ailenin çoğunlukla cezasız bırakılan erkek şiddetinin esas olarak aileyi yıktığına dair tek kelime ile karşılaşamıyorsunuz" ifadelerine yer verdi. 

Sevda Alankuş

Kadınların yüzde 57'si evde öldürülüyor 

 Kadın cinayetlerine dikkat çeken Alankuş, "Ocak ayından bu 402 kadın öldürüldü, Eğer Türkiye’de her gün en az bir kadın öldürülüyorsa ortada bir cinsin diğeri üzerine uyguladığı bir kıyım söz konusudur ve bunun faili koca, eski eş, nişanlı vb. dir. Bunu yok sayarak, kadını güçlendirmek, hukuken korumak, erkeği bilinçlendirmek yerine sadece aileyi korumaktan söz etmek bu kıyıma ortak olmak demektir ki bu giderek artan, şımartılan cezasız bırakılan erkek şiddeti buz dağının sadece görünen, medya haberlerine yansıyan yüzü. Panelde konuşanlara bakıyorum da -beni en çok üzen de kadınların bu kıyıma sessizlikleri veya görmezden gelmesi, dahası neredeyse şiddetin artmasından kendi hemcinslerini kabahatli bulması. Çünkü bütün o söylenmeden ima edilen şey kadınların sadece çocuk doğurmak ve bakmak, kocasının kendisinin yaşlı ebeveynlerine bakmak, engelli varsa onun bakımından sorumlu olmak, ev işlerini üstlenmek vb. üzerinden bir kimlikle yetinmesinin beklenmesi" ifadelerine yer verdi. 

Hegemonyalarını sürdürecek son kaleleri! 

Asıl eleştirilmesi gereken kapitalizm ve neo-liberalizm olduğunu vurgulayan Alankuş, "Kadınların çalışmak istemesini, kamusal alana katılmak istemesini, evde işbölümü talep etmesini, şiddet gördüğünde boşanmak istemesini ellerinde “hegemonyalarını sürdürecek” son kale olarak kalan ancak eşitsizliğin başladığı yer olarak her ne pahasına olursa olsun korunmak istenen aile düzenine bir tehdit olarak görüyorlar.  Yani bütün o kapitalist toplum eleştirisi samimi bir eleştiri değil, önce erkekliğin elindeki tek kale olarak kalan ekonomik gücün -ki çoğu durumda ve ne yazık ki erkekliklerini tartan bir kriter olarak eve ekmek götürebilmekten ibaret- neden yok olduğunu açıklasınlar ve buradan kapitalizmi ve mevcut neo-liberal politikaları eleştirsinler" diye konuştu. 

Kadını kuluçka makinasına dönüştüren zihniyet

2025 yılının iktidar tarafından 'Aile yılı' ilan edildiğini hatırlatan Mor Dayanışma'dan Berfin Tozlu,  "Aile yılını desteklemeye yönelik yeni mekanizmalar oluşturmaya çalışıyorlar. Kadını eve kapatmaya çalışan, kadının kamusal alandaki görünürlüğünü engellemeye çalışan politikalar bütünü. Boşanmayı zorlaştırıp, erkek şiddetini görünmez kılınsın diye yapılan bir hamle. Türkiye'de her gün 3 kadın erkekler tarafından katlediliyor. 6284 ile uğraşmaya devam ediyorlar. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldı. Soyadı ve aile hakemliği gibi tamamen kadını tahakküm altına almayı sürdürecek politikalar üretmeye çalışıyorlar. Kabul edilebilir bir girişim değil. Aile yılı ilan ettikleri politikaya da oturan bir politika. Aile yılına paralel düşen bir mekanizma isteği. Kadın bir yandan evde kalsın ve bakım emeğini üstlensin istiyorlar. Nufüs politikalarıyla ilgili girişimleri de otursun istiyorlar. Kadının kuluçka makinasına dönüştürüldüğü bir zihniyet. Kadını en çok şiddet gördüğü yere kapatmak istiyorlar. Aile yılı gibi projelerin içyüzü sorgulanmalı" ifadelerine yer verdi. 

Muhabir: BERİVAN KAYA