Ozan Ünal, Türk heykel sanatının önde gelen isimlerinden biri olarak, bronz ve beton gibi malzemelerle yarattığı figüratif eserleriyle tanınıyor. İnsan duygularını ve toplumsal halleri derin bir duyarlılıkla işleyen sanatçı, İzmir Karşıyaka’daki Atölye Pi’de üretimine devam ediyor. “İki Kişilik Bir Dünya” gibi sergileriyle hem yurtiçinde hem de yurtdışında dikkat çeken Ünal, heykellerinde samimiyet ve insani bağlara vurgu yapıyor. 2024’te yayımlanan “Diğer” adlı deneme kitabı, onun yazıya olan tutkusunu da ortaya koydu.
1974 yılında İzmir’de doğan Ünal, çocukluğunu kentin Asansör semtinde geçirdi. Çok kültürlü bir mahallede büyüyen sanatçı, heykellerinde bu zengin birikimden izler taşıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olan Ünal, kariyeri boyunca Miami ve New York gibi şehirlerde fuarlara katıldı, eserleri yerli ve yabancı koleksiyonlarda yer aldı. Heykeltraşlığının yanı sıra yazdığı şiirler ve denemeler, onun sanatsal derinliğini gözler önüne seriyor.
Ozan Ünal’ın hayatı ve eğitimi
Ozan Ünal, 1974’te İzmir’de dünyaya geldi. Çocukluğu, Asansör semtinin çok kültürlü ortamında, farklı etnik kökenlerden komşularla geçti. Lise yıllarında çizim yeteneğini keşfeden Ünal, kağıt ve kalemi elinden düşürmedi. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne Grafik Bölümü’yle adım attı, ancak bu alanı yarıda bırakarak Moda ve Aksesuar Tasarımı Bölümü’ne geçti. Eğitim sürecinde Beymen Academia ve Deri Günleri Tasarım Yarışmaları’nda ödüller kazandı. Danimarka’daki SAGA International Design Center Young Designer Seminar’da Türkiye’yi temsil etti. 2000 yılında “Sınırlandırılmış Hayalgücü-Tasarımcı Bakış Açısı” teziyle mezun oldu. 2001’de Karşıyaka’da Atölye Pi Tasarım ve Sanat Atölyesi’ni kurarak sanatsal üretimine başladı.
Ünal, heykeltraşlık tutkusunu okul yıllarında, hocalarından biri olan Ahmet Erinanç’ın rehberliğinde keşfetti. Moda tasarımı eğitimi almasına rağmen atölye ortamında mutlu olduğunu fark etti. Karşıyaka’daki Dünya Barış Anıtı’nda yer alan 2 Temmuz Madımak Anıtı ve Osmanbey Parkı’ndaki Şampiyonluk Anıtı, onun kamusal alandaki önemli eserlerinden. Ünal, heykellerinde genellikle demir ve beton kullanarak insan figürlerini işliyor, eserlerinde “samimiyet” ve “insanın insana açtığı alan” temalarını vurguluyor.
Sanatsal yolculuğu ve eserleri
Ozan Ünal’ın heykelleri, figüratif sanatın güçlü bir temsilcisi olarak değerlendiriliyor. “İki Kişilik Bir Dünya” serisi, iki figür arasındaki sessiz yakınlığı ve ruhsal dayanışmayı bronzun asaletiyle yansıtıyor. Eserlerinde, kalabalık ve hız çağında yavaşlamaya, sessizliğe ve birlikte var olmaya dair bir estetik öneri sunuyor. “İnsan Kara Bir Leke Değildir”, “Bir Varlık Bir Yokluk” ve “Rüya Anıdan Sayılır mı?” gibi sergileri, izleyicileri derin bir sorgulamaya davet ediyor. Ünal, “Yaşadım, düşündüm, hissettim, karaladım ve yaptım,” diyerek üretim sürecini özetliyor.
Bronz ve beton, Ünal’ın en çok kullandığı malzemeler. Eserlerinde, insan duygularının karmaşıklığını ve toplumsal dinamikleri işliyor. Karşıyaka’daki atölyesinde disiplinli bir çalışma rutini sürdüren sanatçı, sabahları erken saatlerde veya geceleri yazıp çiziyor. 2024’te Alfa Yayınları’ndan çıkan “Diğer” adlı deneme kitabı, heykellerine eşlik eden hikayeler ve çizimlerle, onun sanatsal evrenini genişletiyor. Kitap, Ünal’ın hayal gücü ve iç dünyasını yazıya döktüğü bir arayış olarak nitelendiriliyor.
Nereli ve sanatsal mirası
Ozan Ünal, aslen İzmirli. Çocukluğunun geçtiği Asansör semtinin çok kültürlü dokusu, eserlerinde çeşitlilik ve insan odaklı bir bakış açısı olarak yansıyor. Karşıyaka’daki Atölye Pi, onun yaratıcı yuvası. Miami, New York ve İstanbul gibi şehirlerdeki sergileri, Ünal’ın uluslararası alanda tanınmasını sağladı. Madımak Anıtı gibi eserleri, toplumsal hafızaya katkıda bulunurken, “İki Kişilik Bir Dünya” serisi, mitolojik ve felsefi çağrışımlarla evrensel bir dil kuruyor.
Ünal, heykeltraşlığın maddi zorluklarına rağmen sanatsal kaygılarını koruyor. Dekoratif üretimlerle geçimini sağlarken, sanatsal eserlerini “ayağa düşürmemeye” özen gösteriyor. Yazı, çizim ve heykel çalışmalarını bir arada sürdüren sanatçı, “Benim yuvam heykel,” diyerek sanatına olan bağlılığını ifade ediyor. Ozan Ünal’ın eserleri, insanın insana dokunduğu anları hatırlatarak, çağdaş Türk sanatında derin bir iz bırakıyor.