Son Mühür- TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras'ın son dönemde yaşanan olaylara yönelik tepkisi sonrası hakkında soruşturma açıldığı ortaya çıkmıştı.
Teğmenlerin ordudan atılmasından, Bolu Kartalkaya'daki yangın felaketine, İliç maden faciasından depremlere kadar gündemdeki konulara değinen Aras,
"Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor, yerlerine kayyım atanıyor. Bir siyasi parti lideri hakkında önce soruşturma başlatılıyor, sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor" demişti.
Aras hakkında soruşturma açılmasına CHP'den tepki geldi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Pınar Uzun Okakın, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras'a yönelik soruşturmaya tepki gösterdi.
Okakın yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi.

TÜSİAD'a sessiz olun baskısı...
Cumhuriyet Halk Partisi, süregelen siyasi ve iktisadi garabet ve maksatlı hukuksuzluklar karşısında iş insanlarının da sessiz kalmamalarını önemsemekte ve ses vermenin erdemine inanmaktadır.
İktidarın TÜSİAD’a yönelik “sessiz olun” baskısı 2021 yılından bu yana artarken, baskı rejiminin yeni karşıtlıklar arayışında zirveyi gördüğü günlerdeyiz.
AKP’nin politik hatalarından meydana gelen çöp dağına “kokuyor” demek bile suçsa, bu gözü dönmüş otoriterleşmenin asabını bozacak cesareti ortaya koymakla mükellefiz.
Son derece haklı gerekçelerle...
Sanayi sektörünün sorunlarına değinirken işçilerin de çaresizliğini ortaya koyan, mevcut finansman modeline eleştiri getiren ve güven sorununa son derece haklı gerekçelerle dikkat çeken TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras suçlu değil, kendisinin beyanını yargı konusu haline getirenler suçludur.
İktidarın kendini övdüğü hayret verici beyanların ciddiyetsizliğine ve kayırmacı uygulamalarına karşın, ayakta kalmak için direnen Türk sanayicisinin ve sektörün işçi ve işveren paydaşlarının düşüncelerinin projekte edildiğini görmeyi kıymetli buluyoruz.
İş insanları, sanayi sektörünün yapısal hale gelen önemli sorunları sürdürülemez vaziyetteyken konuştuklarında değil ancak sustuklarında eleştirilebilirler. Sessizlik yargılanamayacağı gibi ses de yargılanamaz.





