Son Mühür - Eski TBMM Başkanı ve AK Parti’nin kurucularından Bülent Arınç, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın cezaevindeki sağlık durumu ile ilgili haberlerin ardından, hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili sosyal medya hesabından önemli bir açıklama yaptı. Bir süredir tutuklu bulunan Murat Çalık’ın sağlık sorunlarının basına yansımasının ardından kamuoyuna seslenen Arınç, kişilerin kimliklerinden bağımsız olarak en önemli hakkın yaşam hakkı olduğunu vurguladı.

Açıklamasında tutukluluğun ancak istisnai bir tedbir olduğunu belirten Arınç, adli kontrol gibi alternatif yöntemlerin yeterli olabileceğini söyledi. Sağlık durumu tehlikede olan tutuklular için derhal önlem alınması gerektiğini vurgulayan Arınç, bu kişilerin tedavilerinin yakınlarının gözetiminde yürütülmesinin önemine dikkat çekti.

''Masumiyet karinesinden istifade eder''

“Tutuklular, masumiyet karinesinden istifade eder; bu nedenle tedbir niteliğindeki tahliyeler için adli tıp raporuna ihtiyaç duyulmadan, savcılıklar resen ya da basit bir raporla adli kontrol tedbiri kararı alabilir”

Bülent Arınç'ın konuyla ilgili açıklamasının tamamı şu şekilde:

''Bir süredir tutuklu bulunan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın sağlık durumu hakkında basında yer alan haberler kamuoyunun malumu. Bu vesile ile sağlık sorunları yaşayan tutuklu ve hükümlüler hakkında düşüncelerimi bir kez daha ifade etmek isterim.

Kişilerin kimliklerinden bağımsız olarak her şeyden önemli olan yaşam hakkıdır. Tutuksuz yargılanma esastır. Tutukluluk yerine geçecek pek çok adli kontrol tedbiri vardır. Tutuklu olan kişilerin sağlıkları ciddi tehlike altında ise yetkili merciler derhal harekete geçmeli ve tedavileri hasta yakınlarının gözetiminde yapılmalıdır.

Tutukluluk süresince kişi masumiyet karinesinden istifade eder, dolayısıyla bunun için de herhangi bir adli tıp raporuna ihtiyaç yoktur. Savcılık resen ya da basit bir rapor üzerine de kişinin adli kontrol tedbirlerinden birisiyle tahliye edilmesine rahatlıkla karar verebilir. Hükümlülükte ise hasta mahkûmlar ancak adli tıp raporu almak suretiyle infaz ertelemesine tabi tutulmaktadır.

Hasta hükümlüler için infaz ertelemesi söz konusudur ve bu prosedür adli tıp raporuna bağlanmıştır. Adli tıp maalesef bu konuda çok ceberut davranmakta, rapor vermemektedir. Günde 20 ilaç kullanan ve 7 ayrı hastalık taşıyan yaşları 70 ile 85 arasında değişen pek çok hükümlüye ısrarla rapor verilmemiş ve içlerinde vefat edenler olmuştur. Adli tıp bu konuda ısrarlı davranışlarını sürdürmektedir.

Buna ilişkin yasal düzenleme yapılabilir. Heyet raporu esas alınır ya da kategorik olarak bazı hastalıklar için hükümlü lehine infaz ertelemesi kabul edilebilir.

Adli tıp bunu yapmadığı takdirde Sayın Cumhurbaşkanımızın doğrudan af yetkisini kullanmasından başka yol kalmamaktadır. Sayın Adalet Bakanımızın vicdan, merhamet ve hukuk bilgisine çok güvenirim. Özellikle başsavcı, savcı ve hâkimlerin bu konuda çok daha adil, vicdanlı ve merhametli davranması; kamunun üzüntü ve endişelerini giderecek kararlar alması gerekmektedir.

Özellikle şu aşamada tutuklu olanların tahliyesi ve başka kontrol tedbirleri uygulanması kolay bir konudur. İçeride hastalıkları giderek artan tutuklu kişilerin tahliye edilmesi ve ailelerinin psikolojik desteği ile tedavilerinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.''

Kaynak: Haber Merkezi