Son Mühür- Berivan Kaya/ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘2023 yılında ülkemizdeki doğurganlık hızı 1,51 seviyesine gerilemiştir. Açıkça ifade etmek gerekirse, bu durum alarm vericidir. Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir. Her fırsatta yaptığımız en az 3 çocuk çağrısının ne kadar önemli olduğunu böylece tekrar görmüş oluyoruz' ifadeleriyle duyurduğu 'Aile Yılı'na tepkiler gelmeye devam ediyor. 

Her eve bir 'REİS' atıyorlar... 

Kadınların kendi evlerinde katledildiğini vurgulayarak sözlerine başlayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Tülin Osmanoğulları ise, "2024 yılında 394 kadın cinayeti işlendiğini ve 259 da şüpheli kadın ölümü olduğunu dile getiren Osmanoğulları, "Bu kadınların çoğu evinin içinde en yakınları tarafından öldürülmüş. İnsanın evi en güvenli olduğu yerdir. Aile yılına şiddetle karşı çıkıyor, kadın yılı, mücadele yılı diyoruz. 6284 yılı diyoruz. ‘Aile’ dedikçe, ‘aile önemlidir, kutsaldır, her temelde ailenin birliği korunmalıdır’ diyorlar ama o evin içinde kadınlar şiddet görebilir, çocuklar istismara uğrayabilir, o şiddet sarmalının içinde kadın kalacak ve onu kabul edecek. Kadın ‘Hayır’ derse de öldürülebilir, erkeğe de öyle bir güç veriyor. Aile yılı her eve de bir ‘Reis’ atıyor, kadını da şiddet sarmalına mahkum bırakıyor" dedi. 

Şiddet sarmalından kutsal olmaz 

Kadın ve erkeğin eşit güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Osmanoğulları, "Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş Hanım da bize ‘Sizin aile ile ne derdiniz var’ dedi. Bizim aile ile ne  derdimiz olabilir! O ailenin içinde eşitlik yoksa, kadın şiddet görüyorsa bu nasıl bir ailedir. Kadın ve erkeği eşit güçlendirsinler. Zaten ekonomik durum belli, bu kadar yokluğun olduğu bir ülkede sen kadını eve  mahkum edersen, şiddet sarmalına boyun eğdirirsen o aile kutsal olmaz. Ailenin bir refah düzeyi olur, aile içindeki bireyler eşit olur, o zaman başımızın üstüne o aile" ifadelerine yer verdi. 

Hiç öldürülmediğimiz kadar öldürüldük 

2024 yılının en çok kadın cinayetlerinin işlendiği yıl olduğuna dikkat çeken Tülin Osmanoğulları, "2024 bizim için yoğun mücadeleyle geçti, hiç öldürülmediğimiz kadar öldürüldük. En çok kadın cinayetinin olduğu yıl 2024 yılı. Kadın hakları ne zaman tartışılmaya başlıyor, ne zaman kadın denmiyor aile deniliyor, işte kadınlar o zaman öldürülüyor. 2024’te 6284’ü çok fazla tartışmaya açtılar, medeni kanunu, nafakayı tartışmaya açtılar, birileri kendine iş ediniyor ve kolluk işini yapmıyor. 2025 yılı başında bizi hedef aldılar ve aile yılı ilan ettiler. O aile her türlü korunsun, kadınlar öldürülsün, çocuklar istismar edilsin ama aile korunsun. Kadınlar kendilerine yakın hangi örgütü görüyorlarsa sokağa çıksınlar, haklarını talep etsinler. Mücadele olmadan olmayacak" ifadelerini kullandı. 

İstanbul Sözleşmesi'nin varlığı yetiyordu! 

İstanbul Sözleşmesi'nin önemine vurgu yaparak sözlerine devam eden Osmanoğulları, "kadına karşı şiddeti bir bütün olarak ele alıyor. Sen toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan politikalar üret, kız çocuklarını okut, kadınlara istihdam sağla, kadına yönelik şiddeti azaltan politikaları azalt, sen bunları yaptım ama kadına yönelik şiddet ya da kadın cinayeti oldu etkin soruşturma yap. Caydırıcı cezalar ver. Şiddet gören kadını koruma altına al. O kadar değerli ki bu maddeler, ülke değiştirmeye varana kadar, kimlik değiştirmeye varana kadar haklar var burada. Kadınların hayatları siyasi ittifaklara kurban edildi. 2023 yılı Mayıs ayında çok fazla cinayet işlendi, bu sürede ne vardı, genel seçim vardı. Siyasi iktidar Hüda Par ve Yeniden Refah Partisi ile ittifak kurdu ve onlara birtakım sözler verdi. Bizler resmen seçim kurbanı olduk. Bu siyasi partiler özellikle İstanbul Sözleşmesini yine aile birliği, aile ahlakı üzerinden LGBT üzerinden tartışmaya açtılar. Siyasi iktidar da seçim kazanabilmek için onlara verdiği vaadi yerine getirdi.  İstanbul Sözleşmesi hayat kurtaran bir sözleşme. Verilerimize göre en az kadın cinayeti 2011’de işlendi. 2011 de sözleşmeye imza atıldığı gün. Yani bazı şeylerin uygulanmasa bile varlığı da yetebiliyor. İstanbul Sözleşmesi kadın şikayet ettiğinde şartsız işlem yapın demiyor, etkin araştırma yapın, ciddiye alın diyor. İstanbul Sözleşmesi evet tam anlamıyla uygulanmıyordu ama var olması bile birçok vakayı engelliyordu" dedi.

MESEM ile bedava işgücü 

İSİG Meclisi, 'Aile Yılı' politikasının gençler, çocuklar ve kadınlar için tehlikelerine işaret etti.  Milli Eğitim Bakanlığı eliyle meslek liselerinin MESEM'leştirilmesine ve çocukların küçük yaşta 'eğitim' adı altında sermaye ucuz işgücü olarak verilmesine tepki gösteren İSİG, "Güvencesiz emek havuzunun en önemli bileşeni olan çocuk Sermaye için ucuz (MESEM ile bedava) ve örgütsüz bir işçi kitlesi vazgeçilmezdir. Tabi bu sözlerin diğer bir muhatabı da genç işçiler. Geleceğimiz dediğimiz gençlerimiz, sağlıklı ve güvenli yaşaması, okuması, çalışması gerekirken; yoksulluk, güvencesiz işçilik, şiddet, geleceksizlik ve iş cinayetleri cenderesi altındalar. Özellikle AKP döneminde hayata geçirilen tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar gençlerin geleceğini ellerinden aldı ve sermaye için ucuz işgücü haline getirdi" ifadeleri kullanıldı. 

Aile Bakanlığı'na 'seviyorsan git evlen bence' tepkisi

Bu politikanın bir diğer adımını da “Evlenecek Gençlerin Desteklenmesi Projesi”nin oluşturduğuna dikkat çeken İSİG açıklamasında, "Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı hızını alamıyor ve 14 Şubat Sevgililer Günü’nde sosyal medya hesabı X’ten “Seviyorsan git evlen bence.” paylaşımını yapıyor. Tüm bu açıklamalar yapılırken, Türk-İş Ocak 2025 Açlık-Yoksulluk Araştırması’na göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 22 bin 131 lira; yoksulluk sınırı 72 bin 88 lira.  BİSAM Açlık ve Yoksulluk Sınırı Ocak 2025 Dönem Raporu’na göre dört kişilik bir aile için açlık sınırı 22 bin 75 lira, yoksulluk sınırı 76 bin 358 lira. Bu gerçekler ortadayken Türkiye’nin genç nüfus avantajını kaybetmesi -ki onu ucuz işgücü olarak okuyalım- gerekçesiyle gençlere adeta dalga geçercesine “seviyorsan git evlen bence” denebiliyor. Aynı 2024 yılının “Emekliler Yılı” ilan edilip emekli maaşlarının 15 bin lira olması ve onlarca yaşlı işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybetmesi gibi" dedi. 
 

Muhabir: BERİVAN KAYA