LOZAN ANTLAŞMASI, Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda tanınmasını sağlayan ve egemenliğini hukuken güvence altına alan temel belgedir.

24 Temmuz 1923’te imzalanan bu antlaşma, sadece bir barış metni değil; Türk milletinin emperyalist kuşatma karşısında yürüttüğü kurtuluş mücadelesinin diplomatik zaferidir.Türkiye’nin varlığının ve bağımsızlığının batılı ülkeler tarafından resmen kabul edilmesini sağlayan bu belge, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun tarih sahnesinden çekilmesinin ardından doğan yeni devletin tapu senedi niteliğindedir.

LOZANIN TARİHSEL BAĞLAMI

Lozan antlasmasını anlayabilmek için öncelikle Osmanlı Devleti'nin son dönemine ve Birinci Dünya Savaşı sonrası gelişmelere bakmak gerekir. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti fiilen teslim olmuş, ordusu dağıtılmış ve Anadolu toprakları işgale açılmıştır. Bu süreçte Anadolu'nun farklı bölgeleri İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan gibi devletler tarafından işgal edilmiştir.

Lozan Barış

Bu gelişmeleri takiben, 10 Ağustos 1920’de Osmanlı Devletine dayatılan Sevr anlaşması, Türk milletine siyasi, ekonomik ve askeri anlamda ağır koşullar getirmiştir. Antlaşma, Anadolu topraklarının büyük kısmını işgal güçlerine bırakarak Türklerin egemenliğini ortadan kaldırmayı amaçlamıstır. Ancak bu antlaşma hiçbir zaman yürürlüğe girmemiş halk ve millet iradesiyle reddedilmiştir. Mondros ve Sevr ile hedeflenen, Osmanlı sonrası Anadolu'da Türk varlığını sona erdirmekti. Ancak bu plana karşı halk, güçlü bir direniş başlatmış; siyasi liderlik, askeri başarı ve halkın kararlılığı sayesinde yeni bir devletin temelleri atılmıştır. İşte Lozan bu direnişin ve yeniden doğuşun uluslararası düzeyde tescillenmiş halidir.

LOZAN KONFERANSI'NIN BAŞLAMASI

Lozan konferansı, 20 Kasım 1922'de İsviçre’nin Lozan kentinde başlamış; Birinci Dünya Savaşı sonrası yeni Türk Devleti ile İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa , İtalya ve diğerleri) arasında barış koşullarını belirlemeyi hedeflemiştir. Türkiye 'yi temsilen konferansa katılan heyetin başında İsmet Paşa (İnönü) yer almıştır. Konferansın ilk dönemi taraflar arasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle kesilmiş, ikinci tur görüşmeleri 23 Nisan 1923’te başlamış ve İsmet paşanın büyük gayreti ve devlet adamlığı sayesinde 24 Temmuz 1923’te antlaşma imzalanarak sona ermiştir.

ANTLAŞMANIN TEMEL MADDELERİ

Lozan antlasması, yeni Türkiye nin sınırlarını, siyasi ve hukuki statüsünü, ekonomik bağımsızlığını ve uluslararası ilişkilerini düzenleyen çok yönlü bir metindir. Antlaşmanin bazı temel hükümleri şunlardır; Sınırlar, Boğazlar, Kapitulasyonlar, Dış Borçlar, Azınlık Hakları, Savaş Tazminatı. Bu hükümlerle Türkiye, ekonomik ve siyasi bağımsızlığını yeniden kazanmış, Osmanlı'nın borçlu ve imtiyazlarla kuşatılmış yapısından uzaklaşarak modern bir ulus - devlet yapısına geçiş yapmıştır.

LOZAN ANTLAŞMASI'NIN TÜRKİYE TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMİ

Lozan Antlaşması, Türk milletinin emperyalist güçlerle olan savaşının hukuki ve siyasi sonucudur. Bu antlasmayla birlikte, Türkiye’nin sınırları büyük ölçüde ulusal egemenliğe dayanan Misak-ı Milli sınırları çercevesinde tanınmıştır. Sevr'in geçersizliği ve Türkiye’nin yeni statüsü Dünya kamuoyuna ilan edilmiştir. Antlaşmanin en önemli yönlerinden biri,Osmanlı döneminden kalan Kapitülasyonlarin tamamen kaldırılmasıdır. Böylece Türkiye,ekonomik bağımsızlığını yeniden kazanmış, yabancı devletlerin iç hukuk üzerindeki ayrıcalıkları sona erdirilmiştir. Bu durum, Türkiye’nin kendi yasalarıyla kendi vatandaşlarını ve topraklarını garanti altına almıştır. Siyasi açıdan, Lozan yeni Türk Devletinin uluslararası alanda tanınmasını sağlamıştır. İtilaf Devletleri, Osmanlı yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin tek ve yasal temsilci olduğunu kabul etmiştir. Bu tanınma, Türkiye’nin uluslararası arenada bağımsız bir devlet olarak yerini almasına olanak sağlamıştır.

Lozan antlaşması, Türkiye’nin Batılı güçlerle ilk kez eşit şartlarda oturduğu ve bağımsızlık taleplerini kabul ettirdiği bir platform olarak tarihi önemdedir. Bu durum, yalnızca savaş alanında değil, diplomatik masada da bir milletin kendi kaderini belirleme hakkını savunduğunun göstergesidir.
Lozan Antlaşması, bir imparatorluğun yıkıntıları arasından doğan bir milletin bağımsızlık iradesini belgeleyen uluslararası bir hukuk metnidir. Osmanlı 'nın borçlu, ayrıcalıklı yapısından koparak modern, egemen ve eşit bir devlet anlayışının temelini atmıştır. TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN temelleri bu antlaşma ile sağlamlastirilmiş,bağımsızlık ve egemenlik ilkeleri uluslararası düzeyde tescil edilmiştir.