Atatürk, “En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır” diyerek cehaleti yenmenin en az işgalciyi yenmek kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Nitekim Kurtuluş Savaşı sürerken, 1921 yılında Ankara’da bir Maarif (Eğitim) Kongresi toplamış; ülke ölüm kalım mücadelesi verirken dahi eğitim meselelerini gündeme almıştır. Dönemin gazeteleri bu kongreyi, cephedeki askeri mücadelenin yanı sıra cehalete karşı açılmış ikinci bir cephe olarak nitelendirmiştir.
Bu sayede daha Cumhuriyet kurulmadan, milletin istikbalinin eğitimle kazanılacağı mesajı verilmiştir.
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Atatürk, eğitim sistemini milli ve çağdaş bir temel üzerine oturtmaya girişti. 3 Mart 1924’te kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği), medrese ve mektep ikiliğine son vererek tüm okulları Maarif Vekâleti (Eğitim Bakanlığı) çatısı altında birleştirdi. “Bir millet fertleri ancak bir tip eğitim görebilir. İki türlü eğitim iki türlü insan yetiştirir; bu ise milletin dayanışma amaçlarını yok eder” sözleriyle gerekçelendirilen bu adım, laik ve birleştirilmiş bir eğitim düzeni tesis etti. Artık kız erkek tüm çocuklar ortak müfredatla öğrenim görecek, dini okullar yerine bilimsel ve ulusal değerleri esas alan okullar sistemine geçilecekti. Tevhid-i Tedrisat Kanunu, ileride gerçekleşecek harf inkılâbı gibi köklü dönüşümler için de altyapı oluşturdu.
Laik düzenin kurulmasıyla eğitimde içerik ve araçlar da yenilendi. 1928’de gerçekleştirilen Harf Devrimi, bu seferberliğin en somut adımlarından biriydi. Yüzyıllardır kullanılan Arap alfabesi Türkçe için yetersiz kalıyor; ülke genelinde okuryazarlık oranı %10’u bile bulmuyordu. Atatürk 1 Kasım 1928’de Latin esaslı yeni Türk alfabesini kabul ettirdikten sonra, bizzat kara tahta başına geçerek milletine okuma yazma öğretmeye koyuldu.
Mustafa Kemal Atatürk, Eylül 1928’de Kayseri’de halka yeni alfabeyi öğretirken “Başöğretmen” sıfatıyla kürsüde görülüyor. Harf Devrimi’nin hemen ardından Millet Mektepleri adıyla ulus çapında bir okuma yazma seferberliği başlatıldı. 24 Kasım 1928’de yayımlanan yönetmelikle 16-30 yaş arası her vatandaşın bu kurslara katılması mecburi hale getirildi. Atatürk de bu okulların genel başkanı ve “Başöğretmeni” olarak eğitimi bizzat yönlendirdi. Kısa sürede on binlerce derslik açıldı; birkaçı yıl içinde yüz binlerce yurttaş okur-yazar hale geldi. Okuma yazma öğrenenler arasında genç-ihtiyar, kadın-erkek her kesimden insan vardı. Cehalet prangaları kırılırken, Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” vecizesi gerçeğe dönüşüyordu.
Atatürk’ün eğitim vizyonu, okuryazarlık öğretimiyle sınırlı kalmadı. Halkın genel kültür seviyesini yükseltmek için 1932 yılında Halkevleri kuruldu. Bu kurumlar, yurdun dört bir yanında kütüphaneleri, kursları ve etkinlikleriyle vatandaşa tarih, dil, edebiyat, güzel sanatlar, müzik, spor gibi alanlarda ücretsiz eğitim imkânları sundu. Aynı dönemde gerçekleştirilen üniversite reformu ile İstanbul Darülfünunu kapatılarak modern İstanbul Üniversitesi kuruldu; yurt dışından bilim insanları davet edilerek çağdaş yükseköğretimin temelleri atıldı. Ayrıca Türk Tarih Kurumu (1931) ve Türk Dil Kurumu (1932) gibi bilimsel teşekküller oluşturularak milli kültür ve dil araştırmalarına devlet desteği sağlandı. Bütün bu adımlar, Atatürk’ün ülkeyi “muasır medeniyet” seviyesinin üstüne çıkarma ideali doğrultusunda, gelecek nesillere sağlam bir eğitim mirası bırakmayı amaçlıyordu.
Atatürk, yaklaşık yirmi yıllık liderliği boyunca adeta bir “Başöğretmen” gibi hareket ederek eğitimde kalıcı dönüşümler gerçekleştirdi. “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir” sözüyle, öğretmenliğin toplumu ileriye taşıyan en kritik güç olduğunu vurguluyordu. Genç Cumhuriyet’in öğretmenlerine hitaben söylediği “Muallimler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözleri ise yeni kuşağın mimarının fedakâr eğitimciler olacağını müjdeliyordu. Nitekim Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini resmen üstlendiği 24 Kasım 1928 tarihi, günümüzde Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Aradan neredeyse bir asır geçmiş olmasına rağmen, Başöğretmen Atatürk’ün yaktığı eğitim meşalesi yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.