Medicana Sağlık Grubu Nöroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Hasan Armağan Uysal, Alzheimer’ın hem hasta hem de bakım veren için derin bir duygusal ve davranışsal süreç olduğunu belirterek yönetimi kolaylaştıran yöntemleri anlattı.

Tedavi edilmesi hala mümkün değil ama davranışsal yaklaşım belirleyici

Medicana Sağlık Grubu Nöroloji Bölümü’nden Hasan Armağan Uysal

Alzheimer’ın tanı ve tedavi yöntemlerinin bilindiğini ancak hastalığın tamamen tedavi edilemediğini ifade eden Uysal, uygulanan ilaçların yalnızca hastalığın ilerlemesini yavaşlattığını vurguladı.

Uysal, son bir ayda başvuran hastalarda 73 farklı davranışsal sorun tespit edildiğini ancak hasta yakınlarının en çok zorlandığı sekiz başlığa odaklanmanın süreci daha yönetilebilir kıldığını söyledi.

Bilişsel depo hastalığın seyrini hafifletebiliyor

Uysal, Alzheimer’ın seyrini etkileyen en önemli faktörlerden birinin “bilişsel depo (cognitive reserve)” olduğunu belirtti.

Eğitim seviyesi, okuma alışkanlığı, sosyal ilişki yoğunluğu ve zihinsel aktivitenin bu depoyu güçlendirdiğini vurgulayan Uysal, “Aynı yaş ve tanıdaki iki hastada belirti şiddeti 1’e 10 oranında değişebilir. Çünkü birinin zihinsel deposu dolu, diğerinin boş olabilir” dedi.

Bakım veren tek başına yük almamalı: Kaşık teoremi

Bakım verenlerin en büyük hatalarından birinin süreci tek başına yürütmek olduğunu söyleyen Uysal, “Kaşık teoremi” olarak bilinen yönteme dikkat çekti.

“Bakım veren her gün kendi enerjisinden bir kaşık tüketir. Tüm kaşıklar aynı anda harcanırsa hem bakım veren hem hasta tükenir.

Yükü paylaşmak şarttır. Bu kişi aileden biri olmasa bile bir dernek ya da destek grubu bile olabilir” diye konuştu.

Davranışsal sorunların nedeni tek değil

Alzheimer hastalarındaki davranışsal problemlerin birden fazla faktörün birleşimiyle ortaya çıktığını belirten Uysal, Tales’in geliştirdiği üçgen modelini hatırlattı.

Modelde hasta-bakım veren-çevre eksenlerinden biri bozulduğunda davranışsal sorunların arttığını ifade ederek şu örnekleri verdi:

Açlık, susuzluk, ağrı,

Görme veya işitme kaybı,

Bakım verenin stres ve tükenmişlik durumu,

Uygun olmayan fiziksel ortam,

İletişim eksikliği,

“Hastalar çevreyi doğru algılayamaz; sıcak yerde üşüyebilir, soğuk yerde terleyebilir. Çevreyi uygun hale getirmek zorunludur” dedi.

“Eve gitmek istiyorum” ne anlama geliyor?

Alzheimer hastalarında en sık karşılaşılan taleplerden birinin “Eve gitmek istiyorum” olduğunu belirten Uysal, bu ifadenin çoğu zaman aidiyet ve güven arayışı olduğunu söyledi.

“'Burası senin evin' demek hiçbir işe yaramaz. Bunun yerine hastanın anısına yönelen bir konuşma etkili olur: ‘Senin evin nasıldı, nerede yaşardın?’

Ardından bir hatıraya yönlendirmek hastayı sakinleştirir. Bu durumda ‘pembe yalanlar’ da kullanılabilir. Asıl amaç hastanın güven duygusunu sağlamaktır.”

Halisünasyon, delüzyon ve konfabulasyonla baş etme yöntemleri

Halisünasyon

Uysal, Alzheimer hastalarında sık görülen üç önemli duruma da açıklık getirdi:

Halisünasyon: Olmayan bir şeyi görmek veya duymak. “Karşı çıkmak yerine hastayla birlikte durumu yumuşatacak bir şekilde yönlendirmek gerekir.”

Delüzyon: Gerçek olmayan bir olaya inanmak. “Doğrudan itiraz etmek öfkeyi artırır. Olayı yumuşatarak sonlandırmak en doğrusudur.”

Konfabulasyon: Eksik hafızayı doldurmak için anı uydurmak. “Yanlış olduğunu düzeltmeyin. Hastanın kendi anlatısını tamamlamasına izin verin.”

Bu yaklaşımın hastada utanç, korku ve öfke duygularının önüne geçtiğini söyleyen Uysal, iletişim bağının kopmaması için bunun kritik olduğunu vurguladı.

Tekrarlanan sorular aslında ‘güvende miyim?’ sorusunun işaretidir

Alzheimer hastalarının sık sık aynı soruyu tekrarlamasının altında güven ihtiyacının bulunduğunu söyleyen Uysal, “Bunu kişisel algılamayın. Hasta çevresel uyarı almadığında bu davranış artar. Bir işle meşgul olması tekrarı azaltır” dedi.

Hastalara oyunlar ve görevler verin

Alzheimer hastalarının çoğu zaman susuz kaldığını fark edemediğini belirten Uysal, pratik öneriler sıraladı:

Su kişiye özel bir bardakta verilebilir,

“Bir tadına bak bakayım” gibi yönlendirici cümleler kullanılabilir,

Günlük rutinler oluşturulmalı,

Aynı saatte yemek yenmeli,

Sofra sade tutulmalı,

Hastayla birlikte yemek yenmeli,

Yemek reddi, tat ve koku duyusu bozukluğu veya çatal-kaşık kullanımını unutma gibi nedenlerle ortaya çıkabileceğini belirten Uysal, bu nedenle düzenin çok önemli olduğunu söyledi.

Kıyafet değiştirme ve gece dolaşmaları için çözüm önerileri

Kıyafet değiştirmeye direncin mahremiyet isteği ve teslimiyet duygusundan kaynaklanabileceğini aktaran Uysal, şu önerileri sundu:

Odayı uygun ısıda ve aydınlıkta tutun,

Giysileri sadeleştirin,

Üzerine “gömlek”, “çorap” gibi etiketler koyun,

Gece uyanmaları konusunda ise sirkadiyen ritim bozukluğuna dikkat çekerek:

Gündüz aktif bir yaşam sağlanmalı,

Akşam saatlerinde loş ışık tercih edilmeli,

Hastanın yanında güvendiği biri olmalı dedi.

Kaynak: İHA