CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin grup toplantısında çarpıcı mesajlar verdi.
Özel'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Bu hafta sonu Bosna Hersek'te olacağız. Bosna Hersek 1990'larda çok büyük acılar yaşadı. Dünyanın gözü önünde büyük soykırım yaşadı. Türkiye olması gereken yerdeydi.
'FİLİSTİN'E GİDECEĞİZ'
Şimdi İsrail-Filistin meselesinde olduğu gibi. Filistin'de halka en büyük zararı veren Hamas'ın sınır aşmasıyla başladı. Bunu araç sallaştıran İsrail adeta bir soykırıma girişti. 13 bin 300 kişi hayatını kaybetti. Öldürülen çocukların sayısı 4 bin 600'e ulaştı. Bu kadar büyük bir zulmün karşısında dünyanın güçlüleri Bosna'da 1995'te girdikleri suskunluğa girdiler. Sonra gözyaşı döktüler. Yapmaları gereken bu zulme dur demektir.
Arkadaşlarımız çalışıyor, gerekli diplomatik girişimleri başlattılar, Filistin'e gideceğiz.
'ANAYASA KRİZİ DEĞİL, DEVLET KRİZİ VAR'
Yargıtay Can Atalay kararıyla birkaç yere birden had bildiriyor. Hatay seçmenine karşı bir meydan okuma var. Mesele devamında Can Atalay krizini çok aşıyor. AYM'ye diyor ki, ben Anayasa'yı tanımam. Meclis'e diyor ki, ben 600'ünüzü de takmam. Meclis Başkanı'na ayar veriyor. Numan Kurtulmuş da rahatsızlık duyuyor ama bu noktada yapması gerekenleri Meclis adına yapmıyor. Tarafsız bir Meclis Başkanlığı görevi için yola çıkmıştı.
Ortada bir anayasa krizi yok. Yaşanan mesele, bir mahkemenin ve ona cesaret veren parti genel başkanının anayasayı tanımama krizidir, mesele bir devlet krizidir. Mesele, 'anayasanın bir sayfasını tanımayayım, yarın ses çıkmazsa meclisi de tanımam'ın, anayasasız bir düzeni dayatmanın, meclisi tanımamamın, belki seçimleri bile yapmamanın hesabı içinde olan bir darbe girişine direnip direnmeme meselesidir.
CHP, Erdoğan'ın başına geçtiği bu darbe girişimine direnmeye karar verdi. Grubumuz toplandı, ikinci bir karara kadar bu mücadelemiz Meclis'te sürecek. İktidarın korkusuyla bazı merkez medya ve yandaş kanallar gözlerini kapamış durumdalar. Erdoğan'ın karşısında bu darbeye direniyoruz, direnmeye devam edeceğiz.
Dışarıda soru yanıtlamak yok artık. Dışarıyı çekiyorlar, burayı vermiyorlar. O yüzden arkadaşlar dışarıda soru sormayacaklar. Çok merak ettikleri 50+1 tartışmasına buradan cevap verelim.
10 Kasım 2021'den önce, 5 Ekim 2019'da Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki, '50+1 rastgele bir tercih değildir. Bilinçli ve vazgeçilmez bir kriterdir'. Solcuları, sosyal demokratları, Kürtleri bu devleti yönetmene değer görmüyor ya, kendince bir koalisyon yapacak, oradan ayrılmayacak. Biz yaptık, biz önerdik demiyor. Kürt'ü Alevi'yi solcuyu, emekçiyi, onların temsilcilerini dışarıda tutan bir anlayış. 10 Kasım 2021'e gelince Karamollaoğlu ziyaretinde 50+1'in mahsurlu olduğunu anladık diyor. İttifak ortağından yanıt geliyor, '50+1 hesabını eleştirenleri anlayışla karşılamamız abesle iştigal olur, bu masum bir talep değildir' diyor. Tartışma rafa kalkıyor. Geçen günlerde Erdoğan 50+1 şartının değişmesi isabetli olur, yanlış işler yapılıyor diyor. MHP'nin yanlış bir yol olduğu, onunla birlikte olmanın bir hata olduğu, MHP'nin sırtında kambur olduğunu açıkça ifade ediyor. Hep birlikte susuldu, beklendi ki Devlet Bey buna ne diyecek... Devlet Bey, 'eksiklikleri olabilir ama taviz verilemez, ama cumhurbaşkanımız ile aramızı da kimse açamaz' dedi.
Bizim CHP olarak bunlarla meşgul olmamız mümkün değil. Sayın Erdoğan, sen ne değiştireceksin bilmiyorum, sistem mi değiştireceksin, ortak mı, ittifak mı değiştireceksin, rahmetli Erbakan'a attığın kazıkta olduğu gibi gömlek mi değiştireceksin. Ne değiştirirsen değiştir emin ol bizimli birlikte anayasa değiştiremeyeceksin.
Biz, kendisi için her doğan için değil Erdoğan için yapılmış anayasaya 'bu kıyafetin kolu uzun, paçası dar geliyor' diyorsa biz ona şunu söylüyoruz: Anayasa toplumsal mutabakatla yapılır, öyle MHP ile baş başa verdik, noktasını virgülünü değiştirmez dersen seni böyle esir alırlar kardeşim, derdine kendin yan. Git derdini başka tarafta anlat.
Öbür taraftan enteresan bir ilişki, bir yandan bakıyorsunuz, biri diyor ki yanlış yollara saptım, diğer sistem çok güzel, cumhurbaşkanımız aramızı kimse bozamaz diyor. Yürümeyen bir evliliği biri devam ettirmek istiyor, biri bitirmek istiyor gibi.
KYK yurtlarından sürekli asansör kazaları ve zehirlenme haberleri geliyor. Sorunun özü şu; bu ülke, kendi öğrencisinin barınma sorunun çözemeyecek bir ülke değil. Yol yapıyor övünüyorsun, köprü yapıyor, TOKİ yapıyor övünüyorsun, yurt yapmıyorsun. Bu bilinçli bir tercih. Cemaatlerin kucağına, 18 yaşındaki evlatlarımızı ittirmek için yapılan bilinçli bir tercih.
CHP, birilerinin kendisine biçtiği muhalefet gömleğinden sıkıldı. Bu gömlek bize dar geliyor, yırtıp atacağız. Vakit, CHP'nin katillere karşı masumların, zalimlere karşı mazlumların, darbecilere karşı demokrasiyi savunanların ve toplumun neresinde olursa olsun adalet arayanların yanında durma vaktidir. Umutluyum, hem karşımda hem gittiğim yerlerde gözlerinin için ateş gibi Türkiye'nin yarınları için CHP'ye inanan sizler varsınız. Cesaretliyim çünkü Türkiye'nin dört bir yanından gencecik, ülkesini, vatanını, Atatürk'ü sevenler baba evine koşuyorlar. Heyecanlıyım, Cumhuriyet'in birinci yüzyılında, Sivas Kongresi'nden görevi alanların ne yaptığın biliyorum. Cumhuriyet'in ikinci yüzyılındaki kongreden görevi alan sizlerin kararlılıklarını gözlerinden okuyorum. Size güveniyorum, size inanıyorum. Örgütümüze inanıyorum. CHP ayağa kalkınca, Türkiye ayağa kalkacak, yolumuz açık olsun!