Son Mühür - Ayşegül Koç / Nadir görülen bir nörolojik hastalık olan Primer Progresif Afazi’nin (PPA) sadece dil becerilerini hedef aldığını belirten uzmanlar, bozulmanın yavaş ve ilerleyici olduğunu vurguluyor. Alzheimer hastalığı gibi diğer demans türlerinden farklı olarak başlangıçta yalnızca dil işlevlerini etkileyen PPA, zamanla diğer bilişsel alanlara yayılmadan önce konuşma ve dilde kelime kayıplarıyla belirgin bozulmalara yol açıyor.

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Zamanla diğer bilişsel alanlara yayılmadan önce konuşma ve dilde kelime kayıpları ile belirgin bozulmalara yol açar.” diyerek hastalığın ilerleyişine dikkat çekti. PPA’nın çoğu zaman psikiyatrik bir sorunla karıştırılabildiğine işaret eden Tarlacı, erkeklerde kadınlara oranla iki kat daha sık görüldüğünü ve Transkraniyal Manyetik Uyarım (TMU) yönteminin tedavide umut vadettiğini belirtti.

Dil becerilerinde yavaş ve ilerleyici bozulmayla ortaya çıkıyor

Birincil ilerleyen dil kaybı olarak da bilinen Primer Progresif Afazi’nin (PPA), yavaş ilerleyen ve genellikle konuşma ve dil becerilerini etkileyen nadir bir nörolojik hastalık olduğunu dile getiren Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bu durum, Alzheimer hastalığı gibi diğer demans türlerinden farklı olarak, başlangıçta sadece dil işlevlerini etkiler ve zamanla diğer bilişsel alanlara yayılmadan önce konuşma ve dilde kelime kayıpları ile belirgin bozulmalara yol açar.” dedi.

PPA'nın en belirgin özelliğinin dil becerilerinde yavaş ve ilerleyici bir bozulma olduğunu aktaran Tarlacı, bu bozulmaların genellikle dil üretiminde veya anlama becerilerinde ortaya çıktığını ifade etti.

Psikiyatrik konuşma bozukluğu ile karıştırılabiliyor

PPA’nın bazı vakalarda yanlış tanı alabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Sultan Tarlacı, bu hastalığın genellikle psikiyatrik bir bozuklukla karıştırıldığını vurguladı ve şöyle devam etti:

“Karşılaşılan vakaların birçoğunun psikiyatrik konuşma bozukluğu zannedildiğini ve hastaların psikolojik nedenlerle konuşmak istemediğinin düşünüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, ‘Bu şekilde karşılaştığımız vakalar var; 10 yıl boyunca psikolojik konuşma bozukluğu zannedildiği için o şekilde takip edilmiş. Genelde konuşma kaybı, kelime kaybı ve anlama kaybı olunca içe çekilme ile psikolojik sanılıyor. PPA başlangıçta yalnızca dil işlevlerini etkilerken, hastalığın ilerleyen aşamalarında diğer bilişsel işlevlerde de bozulmalar görülebilir. Bu, hasta kişilerin daha genel bilişsel işlevlerde de sorun yaşamaya başlaması anlamına gelebilir.’”

Erkeklerde kadınlardan iki kat daha fazla görülüyor

Hastalığın tanımına ve tarihçesine de değinen Tarlacı, PPA’nın ilk kez 1982 yılında Türk asıllı sinirbilimci Marsel Mesulam tarafından tanımlandığını belirtti ve
“Marsel, PPA’yı demansın eşlik etmediği dil yetisi kaybı (afazi) olarak tanımladı. Ortalama olarak, dil kaybının ilk semptomların ortaya çıkmasından yaklaşık beş yıl sonra, PPA belleği ve diğer bilişsel fonksiyonları ve ayrıca davranışı etkilemeye başlar. Erkeklerde kadınlardan iki kat daha fazla görülür. PPA'lı insanlar genellikle karmaşık işler yapabilir ancak konuşma veya dil konusunda zorluk çekebilirler. Hastalık ilerledikçe, yazılı veya sözlü kelimeleri konuşma ve anlama zorlaşır.” dedi.

Empati, sabır ve duygusal destek büyük önem taşıyor

Hastalığı fark edebilmek adına hasta yakınlarına önerilerde bulunan Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Hastanın konuşurken kelimeleri bulmakta zorlanıp zorlanmadığını veya sık sık duraksayıp duraksamadığını gözlemleyin.” uyarısında bulundu.

Tarlacı söyle devam etti:

“Kelimelerin veya cümlelerin anlamını anlamakta zorluk yaşanıyorsa, hastanın kelime seçimlerinde veya ifadelerinde belirsizlikler olabileceğine vurgu yapan Tarlacı, ‘Cümle yapısında bozulmalar, gramer hataları veya eksik cümleler fark ediliyorsa, bu PPA'nın bir işareti olabilir. Hastanın sosyal etkileşimlerde veya günlük konuşmalarda zorluk yaşayıp yaşamadığı, davranışlarında veya ruh halindeki değişiklikler gözlemlenmeli. PPA hastaları genellikle iletişim zorluklarından dolayı frustrasyon veya sosyal çekilme yaşayabilirler. Hastanın yaşadığı zorluklar karşısında empati ve sabır göstermek önemlidir. Dil bozuklukları kişisel ve duygusal bir etki yaratabilir, bu nedenle duygusal destek sağlamak büyük önem taşır.’”

Tanı ve yönetim sürecinin uzmanlarca yürütülmesinin önemine de işaret eden Tarlacı, “PPA'nın tanısı ve yönetimi için bir nörolog veya konuşma terapisti ile görüşmek önemlidir. Uzmanlar, hastanın belirtilerini değerlendirerek, hikayesi, beyin görüntüleme testleri ve dil testleri ile genelde rahatlıkla tanı koyabilirler.” dedi.

Tedavide Transkraniyal Manyetik Uyarım umut vadediyor

Primer progresif afazi (PPA) gibi dil ve konuşma bozukluklarında tedavi ve yönetim stratejilerinin hastalığın ilerlemesini yavaşlatabileceğini ve hastanın yaşam kalitesini artırabileceğini belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, Transkraniyal Manyetik Uyarım (TMU) yönteminin umut vadeden bir tedavi seçeneği olduğunu dile getirerek
“Bu bağlamda, Transkraniyal Manyetik Uyarım (TMU), PPA'da uygulanabilecek bir tedavi yöntemi olarak değerlendirilmektedir.” dedi.

Tarlacı, TMU’nun beyin bölgelerine manyetik alanlar uygulayarak sinir hücrelerinin aktivitesini modüle etmeyi amaçlayan non-invaziv bir nöromodülasyon yöntemi olduğunu belirtti ve şöyle devam etti:

“Uygulama sırasında, kafa derisine yerleştirilen bir bobin aracılığıyla beynin belirli bölgelerine kısa süreli manyetik darbeler gönderilir. Bu manyetik darbeler, beyin hücrelerinin elektriksel aktivitesini etkileyebilir. TMU, beynin plastisite yeteneğini artırarak dil işleme ve konuşma becerilerinin iyileşmesine yardımcı olabilir. Beyindeki bozulmuş dil bölgelerinin işlevini destekleyerek, dil becerilerinde iyileşme sağlayabilir. TMU, genel bilişsel işlevleri desteklemeye ve potansiyel olarak diğer bilişsel bozuklukların etkilerini hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu, dil becerileri ile ilgili kognitif süreçlerin iyileşmesine katkıda bulunabilir. TMU, bazı hastalarda duygusal ve psikolojik durumların iyileşmesine yardımcı olabilir. Dil bozuklukları ile ilişkilendirilen frustrasyon ve stresin azaltılmasına katkıda bulunabilir.”

Muhabir: Ayşegül Koç