Son Mühür - Ayşegül Koç / Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Şehir hastaneleri sistemine tepki gösteren Doğruyol, 2025 yılı için öngörülen 105 milyar TL'lik harcamaya dikkat çekti ve “Bu kaynakla 81 ile 81 yeni eğitim araştırma hastanesi yapılabilir” ifadelerini kullandı.
“İzmir’de 12 tane devlet hastanesi depreme dayanıksız”
Doğruyol, 12 devlet hastanesinin depreme karşı dayanıksız olduğunu ve bu durumun 10 yıldır bilinmesine rağmen gerekli adımların atılmadığını belirtti. Doğruyol; “Deprem ülkemizin gerçeği. Sağlık çalışanlarımızın hizmet verdiği sağlık binaları yani kamu kurumlarımız, devlet hastanelerimiz, eğitim araştırma hastanelerimiz bu hastanelerin yanında sağlık ocaklarımızın depreme mutlaka dayanıklı olması lazım. Hatta bir binamız depreme dayanıklı ise kamu hizmeti veren sağlık kuruluşlarımızın binalarının üç kat dayanıklı olması lazım. Bunu neden söylüyoruz. Çünkü bir afet durumunda o vatandaşlara hizmet edecek olan o sağlık kuruluşları yani oradaki arkadaşlarımız, sağlık çalışanlarımız hatta sağlık çalışanlarının oturacakları binalar bile ikamet edecekleri binalar bile kendi inisiyatiflerine bırakılmamalı. 6 Şubat depreminde bunun en acı örneğini yaşadık.
Bizim yine geçtiğimiz günlerde gündeme gelen Muğla temsilcimiz Abdullah Gül kardeşimiz Menteşe Devlet Hastanesi’nin boşaltılması ile ilgili girişimlerde bulundu ve Sağlık Bakanlığı boşaltılma ile ilgili adımlar attı. Aynı şekilde bulunduğumuz il İzmir’de 12 tane devlet hastanesi depreme dayanıksız. Bu depreme dayanıksız olmasının tespitleri yeni yapılmış olan şeyler değil, en az 10 yıl önce tespit edilmiş şeyler. 10 yıldır bugüne bir adım atıldı mı? Maalesef atılmadı ve şu an itibariyle İzmir Eğitim Diş Hastanesi başta olmak üzere İzmir merkezdeki pek çok hastanemiz depreme dayanıksız olmasından dolayı çalışan arkadaşlarımız o hastanelerin içerisine girip hizmet etmek bile istemiyorlar. Neden? Çünkü ne zaman deprem olacağı belli değil. Yani elbette bizim 12 devlet hastanesini aynı anda yıkalım hepsini bir anda yenileyelim diye bir iddiamız yok.
Böyle bir çabamız yok ama Sağlık Bakanlığı’nın İzmir’e gerekli yatırımları yaparak adım atmasını faydalı görüyoruz. Böyle garip bir durum içerisindeyiz ve İzmir’deki 112 istasyonlarımızın emin olun pek çoğu hizmet verilebilecek durumda bile değil. Yani deprem açısından söylüyorum bunlar gerçekten sıkıntılı durumlar. Bir an önce bu depreme dayanıksız olan binaların yenilenmesi lazım ve İzmir'de sadece Buca Devlet Hastanesi yenilendi biliyorsunuz keşke yenilenmeseydi dedirten noktalarımız var” diye konuştu.
“Bu yaşa kadar ilk kez böyle bir ifadeyle karşılaşıyoruz”
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun son açıklamaları üzerine yürütülen tartışmalara da değinen Doğruyol; “Sayın Bakanımız, Sağlık Bakanı olduktan sonraki ilk cümlesi ilk açıklaması hasta memnuniyetini ön planda tutacağız oldu. Yeni Doğan Çetesi ile ilgili basın mensubu arkadaşlarımızın ‘Sayın Bakanım istifa edecek misiniz?’ diye mikrofon uzattığında ‘Ben niye istifa edeyim bunu ortaya çıkaran benim’ şeklinde bir ifade kullanmıştı ama sayın bakanımız o tarihlerde İstanbul'un İl Sağlık Müdürü idi. Olay da İstanbul'da gerçekleşmişti. Şimdi bunları gözden kaçırmamakta yarar var. Tabii Sayın Bakanımıza katılıyoruz elbette normal doğumun insan sağlığı, yani anne sağlığı açısından çok daha sağlıklı olduğunu, bilim adamları zaten izah ediyor, bilgilendiriyor. Burada bir sıkıntı yok ama siz eğer normal doğum ile ilgili mesajı futbol sahasındaki futbolcuların elini verirseniz, normal bir durum olmaz.
Şimdi biz kamu hastanelerinde bunu sınırlarsak gerek performans puanlarını düşünerek gerek farklı şekillerde sonuçta vatandaşları özel hastaneye sevk etmek mi vardır altında diye bunu düşünmek lazım. Sayın Bakanımız şimdi aile olma ile ilgili dedi ki ‘Çocuğunuz yoksa aile değilsiniz’ şimdi biz emin olun bu yaşa kadar ilk kez böyle bir ifadeyle karşılaşıyoruz. Daha doğrusu şimdi çocuğu olmayan aileler var mesela ne bileyim evlatlık edinmiş aileler var. Şimdi siz tıbben çocuğu olmayan ailelere de böyle derseniz çok büyük bir sıkıntı. Yani o insanlar adına çok kırıcı bir davranış. Yani keşke Sayın Bakanımız şunu deseydi aile yılı bu yıl değil mi? Bu yıl Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm sağlık kuruluşlarımızda bebek edinmek isteyen ailelerimize tüp bebek hizmetleri ücretsizdir ya da hizmet vermeyi çoğaltacağız gibi ifadeler kullansa çok daha isabet olurdu” dedi.
“Vatandaş ikinci plana atılamaz”
Doğruyol, devlet hastanelerinin sağlık turizmine açılmasıyla ilgili tartışmalara dikkat çekti. Doğruyol; “Devlet hastanelerimizde zaten dışarıdan gelen turistler tedavi olabiliyor. Sağlık turizmi altında ve ücretleri yüksek. Şimdi siz kendi vatandaşlarımız bazı bölümlerden randevu alamıyorken tüm devlet hastanelerimizi sağlık turizmine açarsanız ve yarın bizim kendi vatandaşlarımız ikinci planda kalacaksa ne anlamı var. Eğer sağlık turizmi yapılacaksa döviz girsin mantığıyla yapılıyorsa bence özel sektöre yönlendirmekte büyük yarar olduğunu düşünüyorum. Devlet hastanelerimizde olacaksa belli başlı devlet hastaneleri olabilir.
Mevcut da sıkıntı yaşıyoruz ve bakın bu devlet hastanelerimizin sağlık turizmine açılması sağlık harcamalarının artmasıdır. Gelir gider dengelerinin kurulamamasıdır. Türkiye'de uygulanan şehir hastaneleri sistemine zaten karşıyız. Şehir hastaneleri bu ülkenin sırtında çok büyük bir yük haline gelmiştir. Bakın sadece 2025 yılı içerisinde öngörülen şehir hastanelerine yapılacak olan harcama 105 milyar TL’dir. 105 milyar TL ile 81 vilayetimize 81 tane eğitim araştırma hastanesi yaparız belki daha ucuza bile mal ederiz. Bu kabul edilebilir durum değil” diye konuştu.
“Sağlık personeline karşı büyük bir adaletsizlik var”
Doğruyol; "Gün geçmesin ki bir sağlık çalışanımız hasta ve hasta yakınları tarafından şiddete, hakarete maruz kalmasın. Biz elbette hiçbir vatandaşımızın mağdur olmasını istemeyiz. Ancak ortada sağlık personeline karşı büyük bir adaletsizlik ve haksızlık bulunmakta. ALO 184 şikayet hattıyla Sağlık Bakanlığı’nı arayıp, sağlık çalışanını tehdit eden vatandaş hakkında hiçbir işlem yapılmayıp, ilgili kurum aranıp, şu isimde bir hasta bakanlığı aradı. Tehdit etti. Kendinizi koruyun. Tedbirinizi alın şeklinde bir geri dönüş olabilir mi? Maalesef oluyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nda da böyle bir hat gündeme gelmiş ve bakanlık ben öğretmenimi şikayet ettirmem demişti. Siz sağlık çalışanlarını memnun edeceksiniz ki vatandaş da memnun olsun” dedi.