Son Mühür / Seçil Ünlü - Gastronomi ve sinemanın buluştuğu, birbirinden renkli etkinliklere ev sahipliği yapan Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali, son gününde de dopdolu bir programla sona erdi.
Kapsamlı filmler izleyiciyle buluştu
Festivalin finalinde, Açık Perde Kısa Film Seçkisi kapsamında “Yağmurlu Kentin Altın Suyu: Çay”, “Suriye Mutfağı: İstanbul’da”, “Kargı”, “Apicus’un Sofrası”, “Yerüstü Yeraltı”, “Sinema ve Mutfak Kültürü”, “Şehr-i Lezzet” ve “Makarna ya da Mutluluk Üzerine” gibi yapıtlar izleyiciyle buluştu. Ayrıca “Giovanni’s Smyrna” ve “Sideways” filmleri de festivalin kapanışına sinema tadı kattı.
Söyleşilerde derinlemesine bakışlar
Festivalin son günü, alanında uzman isimlerin katılımıyla gerçekleşen söyleşilere sahne oldu. Yönetmen Prof. Dr. Ragıp Tarancı, gastronomi alanında Meriç Sever, sinema-gastronomi kesişiminde Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay ve Doç. Dr. Ahmet Uhri gibi isimler, katılımcılarla bilgi ve deneyimlerini paylaştı.
Meriç Sever’in “Yerel Gastronomi ve Yerel Eşlikçiler” başlıklı sunumunda, yerel mutfağın sadece lezzet değil; aynı zamanda kimlik, coğrafya ve politika taşıdığını vurgulaması dikkat çekti. Gastronomiyi yalnızca tabakta değil, kültürel ve tarihsel bağlamda da ele almanın önemini vurguladı.
Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, yemek sahnelerinin sinemadaki sınıfsal temsillerini analiz ederken; Uhri, Salvador Dali’nin mutfak üzerine kaleme aldığı sıra dışı eserinden yola çıkarak sanat ve yemeğin ortak dilini irdeledi. “Issız Adam” filminden örneklerle gastronominin sinemadaki rolünü derinleştirdi.
Beyoğlu’ndan sofralara: Hafıza, kimlik ve lezzet
Gazeteci ve yazar Umur Talu’nun “Umursayan Bir Flanör ile Beyoğlu’nun İzinde” söyleşisinde, Beyoğlu’nun yalnızca bir semt değil, kültürel belleğin katmanlı bir mekânı olduğu fikri öne çıktı. Tarihin izlerini taşıyan bu alanın sürekli dönüşümüne rağmen karakterinden ödün vermediğini belirtti.
“Başroldeki Mutfaklar” oturumunda ise Serdar Akar, Erkan Can, Güven Kıraç ve Ebru Korali bir araya geldi. Serdar Akar, yemek sahnelerinin izleyiciyle kurduğu güçlü bağı aktarırken; Erkan Can, sofraların sosyal ilişkilerin başladığı yer olduğuna dikkat çekti. Güven Kıraç ise gastronomi ve sinemanın hem bedeni hem de ruhu doyurduğunu ifade ederek, iki sanat dalı arasındaki ilişkiyi vurguladı.
Sanatın ve lezzetin tablolardaki izleri
“Pieter Bruegel’in Karnaval ve Oruç Arasındaki Savaş” adlı tablosu üzerinden yürütülen oturumda Ahmet Güzelyağdöken ve İsmail Ertürk, gastronomiyle sanatın tarihsel birlikteliğini tartıştı. Ahmet Güzelyağdöken, yemek kültürünün geçmişten günümüze taşıdığı hikâyeleri aktarırken, Ertürk gastronomiyi disiplinler arası bir perspektifle ele aldı.
“Yollar, Karşılaşmalar ve Yeni Başlangıçlar” söyleşisi
Festivalin son söyleşisi “Yan Yollar ve Karşılaşmalar” başlığıyla gerçekleşti. c Erkan Can, Güven Kıraç ve Ceylan Ertörer Diaz, film ve yaşam arasında kurdukları bağı paylaştı. Ceylan Ertörer, filmin hayatla kurduğu ilişkiye değinirken; Erkan Can, festivalin ilk yılı olmasına rağmen yılların deneyimiyle hazırlanmış gibi hissettirdiğini ifade etti. “Şarap gibi yıllansın bu festival” sözleriyle Urla’daki bu sinema-gastronomi buluşmasının sürdürülebilirliğine vurgu yaptı.
Oyunculuğun derinliklerine yolculuk
Fadik Sevin Atasoy’un katkılarıyla düzenlenen “Oyunculuğa Bütünsel Yaklaşım” etkinliğinde, oyunculuğun fiziksel, zihinsel ve duygusal yönleri ele alındı. Atasoy, oyunculuğu bir enstrümana benzeterek, karakterin oyuncunun bedenine işlenmesi sürecini etkileyici bir dille anlattı.
Yeşim Ustaoğlu ise “Sine Ustalık Sınıfı” etkinliğinde filmlerindeki yol, ışık ve mekan imgeleri üzerine konuştu. Sanatın içinde kendini özgürleştirdiğini vurgulayan Ustaoğlu, “mekanların ruhu”na kulak vererek film kurguladığını dile getirdi.
Tüm duyulara hitap etti
Festivalin en özgün deneyimlerinden biri olan “Tasty Cinema” gösterimiyle izleyiciler, film sahnelerinde anlatılan tatları aynı anda deneyimleme şansı buldu.





