Son Mühür- Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın geçtiğimiz hafta içinde enflasyon hedefini yüzde 24, yıl sonu enflasyon tahminlerini de yüzde 25-29 aralığı olarak açıklaması iktisat dünyasında yeni bir tartışmaya kapı araladı.
‘’İktisatçılar arasında çıkan tartışmalarda iki grup oluştu:
1. Hedef ve tahmin oranlarının tutarlı olduğunu savunanlar.
2. Hedef ve tahmin oranlarının tutarsız olduğunu savunanlar.’’ Diyen Mahfi Eğilmez,
‘’Ben ikinci grupta yer alıyorum. Ama burada kendi görüşümü haklı çıkarmaya çalışmayacağım. Burada üzerinde durmak istediğim daha önemli bazı konular var.
Bilim insanlarına yakışmıyor...
İlk grupta yer alan ve hepsi birbirinden değerli iktisatçı arkadaşlarımızın bazıları ikinci grupta yer alanlara karşı oldukça ağır ifadeler kullanarak adeta konuyu anlamadıklarını ya da popüler olmaya çalıştıklarını vurgulayarak eleştiri yönelttiler. Buna karşılık ikinci gruptakiler (izleyebildiğim kadarıyla) diğerlerine karşı böyle bir üslup kullanmadılar. Herkes kendi düşüncesini açıklamakta özgürdür. Karşı görüşleri eleştirmekte de özgürdür ama burada bir üslup tutturmak gerekir. Hakarete varan, aşağılamaya dönüşen eleştiriler bilimle uğraşan insanlara yakışmıyor.’’ Hatırlatmasında bulundu.
Aksi davranış bilim değil, inançtır...
‘’Kimin haklı olduğu elbette önemlidir. Biz haksız da olabiliriz. Haksız çıkarsak sonucu kabul eder, görüşümüzü değiştiririz. Bilim böyle bir şeydir, teziniz yanlışsa tezinizi değiştirmeniz gerekir. Aksi davranış bilim değil inanç olur.’’ Diyen Eğilmez,
‘’Ben, içlerindeki en kıdemli iktisatçıyım. Ama akıl yaşta değil baştadır. Dolayısıyla en kıdemli olmam en bilgili olduğum anlamına gelmez. Bu çerçevede hepsi çok değerli bu arkadaşlarımıza akıl vermek haddim değil. Buna karşılık içlerindeki en eski köşe yazarlarından birisi olmam ve yalnızca ekonomi ve sosyal bilimler alanında değil edebiyat, tarih vb. alanlarında da yazıyor olmam nedeniyle üslup konusunda bazı tavsiyelerde bulunabileceğimi düşünüyorum:

Kimseye hakaret etmeyin, aksi takdirde popülizme düşmekle suçladığınız kişilerden daha fazla popülizme düşmüş olursunuz.
Saygınlığınızı sorgulatacak bir üslubu asla kullanmayın.
Kimseyi ve hiçbir kurumu savunmak zorunda değilsiniz, bırakın kurumlar kendisini savunsun.
Bizi insan yapan, anlaşamadığımız insanlara karşı gösterdiğimiz yaklaşımdır. Anlaştıklarımıza karşı hepimiz iyiyiz zaten.
Bu yazdığımı yanıtlanması gereken bir yazı gibi düşünmeyin. Bunu sadece sizden kıdemli ve muhtemelen daha yaygın alanlarda deneyimli birisinin dostça tavsiyesi olarak kabul edin.’’ Çağrısında bulundu.





