Son Mühür- Rasim Ozan Kütahyalı röportajı Halk Tv'nin sahibi Cafer Mahiroğlu'nun başını ağrıtmaya devam ediyor.
Şule Aydın, Barış Pehlivan, Timur Soykan ve Murat Ağırel'den oluşan Kayda Geçsin ekibinin Halk Tv'den ayrılmasının ardından Cafer Mahiroğlu,
''Sürecin nasıl geliştiğini, o röportajın nasıl yayınladığını izleyicilerimize anlatmak için Kayda Geçsin ekibinden söz hakkı talep ettiğimde, bu talebim reddedildi.
Cevap hakkımı kullanmakta ısrar edince, program yapmamayı tercih ettiklerini ilettiler. Oysa cevap hakkı kutsaldır ve hiçbir demokrat bunu reddetmez.
Söz hakkını reddetmenin ne vicdanlarda, ne Halk TV kültüründe yeri vardır'' açıklamasında bulunmuştu.

''Kanalda program yapan arkadaşlarımızın, kanalı ve patronunu rahatlıkla eleştirmesi, eleştirel gazetecilik kültürünü oturttuğumu gösteriyor, bundan dolayı mutluyum'' diyen Cafer Mahiroğlu'na cevap eski mesai arkadaşı gazeteci Özlem Akarsu Çelik'ten geldi.
''Sayın Cafer Mahiroğlu, hâlâ editöryal bağımsızlığın ne olduğunu anlamak istemiyorsunuz, gazetecilere saygı duymuyorsunuz'' hatırlatmasında bulunan Özlem Akarsu Çelik, Mahiroğlu'nun konuklara karıştığının ve elinde yayına çıkacaklar için ak liste ve kara listeyle dolaştığını öne sürdü.
Özlem Akarsu Çelik'in açıklaması şöyle.
Siz patronun kim olduğunu hatırlatmak için...
“Kanalda program yapan arkadaşlarımızın, kanalı ve patronunu rahatlıkla eleştirmesi, eleştirel gazetecilik kültürünü oturttuğumu gösteriyor” cümlenizle bizim mesleğe ne kadar uzak olduğunuzu ispatlamışsınız. Rasim Ozan Kütahyalı röportajını eleştiren gazetecilerin programına çıkma ısrarınız da problemli. Amacınız, “cevap hakkını kullanmak” değil patronun kim olduğunu hatırlatmak!
R. O. Kütahyalı yayınından haberiniz olmadığını söylemişsiniz. Hiç sanmıyorum ama umarım doğrudur.

Yayınlara müdahale ettiğinizin tanığıyım...
Sizinle çalışmış biri olarak konuklara karıştığınızın, yayınlara müdahale ettiğinizin tanığıyım(İstifa gerekçelerimden biri buydu hatırlarsanız.) Elinizde yayına çıkacaklar için bir ak bir de kara liste ile dolaştığınızı hem konuklar hem tüm gazeteciler biliyor. İzleyicileriniz ise bunların hiçbirinden haberdar değil çünkü kimse onlara gerçeği söylemiyor.
Bunca zaman sustum ama...
Bunca zaman kurumunuzdaki değerli meslektaşlarıma saygımdan sustum. “Çalışacakları kaç yer var ki! Gitseler de geri dönerler…”anlayışıyla çalıştırdığınız, asgari ücrete mahkûm ettiğiniz, 212 yapmadığınız, haklarını vermediğiniz için basın kartı alamayan/Basın Kanunu’ndan doğan yıpranma hakkından yararlanamayan ve sendikaya üye olmamaları için baskı yaptığınız gazeteciler adına söylüyorum, medya patronu olmanız bizim en büyük talihsizliğimiz.
Sahibi olduğunuz kanalı, gazeteciler üzerinden itibar kazanmak, “Türkiye’nin gündemini belirleyen patron” olmak için kullanıyorsunuz.
Gerçeği bilenler sustukça...
Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler misali demokrasinin olmadığı memlekette de hak etmeyenler demokrat sıfatıyla ortalıkta gezer. Gerçeği bilenler sustukça halk bu sahte demokratları alkışlamaya devam eder.
Gazetecilik, kamu yararını gözetmek, tüm çıkar odaklarına mesafeli durmaktır. Bunları bu prensiple yazdığım bilinsin…





