Cumhuriyet… Bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun, esaret zincirlerini kırışının, karanlığa karşı yaktığı en büyük meşaledir.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” diyerek çıktığı o yolculuk, bugün bizlere özgürlük, eşitlik ve onurlu bir yaşam olarak miras kalmıştır.
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değildir. Cumhuriyet, bir halkın iradesidir. Kadınların seçme ve seçilme hakkıdır, köy enstitüleridir, fabrikalardır, tarlada alın teridir, okul sıralarında Atatürk’ün “fikri hür, vicdanı hür” dediği gençlerin var oluş mücadelesidir.
İşte o yüzden Cumhuriyet; yalnızca kutlanmaz, aynı zamanda korunur, yaşatılır ve kuşaktan kuşağa aktarılır.
Bugün 29 Ekim…
Türk ulusunun bağımsızlığını ilan ettiği, esareti reddettiği, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” dediği gündür.
Ancak tam da böylesi anlamlı bir dönemde, Manisa Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi’nde yaşanan bir olay, hepimizin yüreğini acıttı.
Atatürk’ün büyük eseri Nutuk’un, yani Cumhuriyet’in kuruluş belgesinin, çöpe atıldığı görüntüler kamuoyuna yansıdı.
Bir öğretim kurumunda, bir ilim yuvasında, Atatürk’ün emaneti olan o kutsal eserin değersiz bir kâğıt yığını gibi görülmesi… Bu sadece bir kitap atımı değildir; bu, Cumhuriyet’e, aydınlanmaya ve gençliğe yapılan bir saygısızlıktır.
Oysa Nutuk, bir milletin varoluş destanıdır.
Her sayfasında direniş vardır, inanç vardır, mücadele vardır.
Her satırı, bir neslin onurla taşıdığı bir bayraktır.
Bir eğitim kurumunda Nutuk çöpe atılıyorsa, orada sadece bir kitap değil, değerler de çöpe atılıyordur.
Ama unutanlar, küçümseyenler şunu bilmelidir:
Cumhuriyetin ışığı, bir kitapla sönmez!
O ışık, her Türk gencinin yüreğinde yanmaya devam eder.
Bugün okullarımızda gençlerimize sadece bilgi değil, bilinç de vermemiz gerekiyor.
Çünkü Cumhuriyet; sadece bir tarih dersi konusu değildir.
Cumhuriyet, yaşanması gereken bir ruhtur.
O ruh, bir öğretmenin derste anlattığı idealde, bir öğrencinin okul duvarına astığı Atatürk posterinde, bir emekçinin alın terinde, bir annenin çocuğuna “Atatürk kimdir?” diye anlattığı cümlelerde hayat bulur.
Atatürk, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” derken aslında bir öngörüde bulunuyordu.
Biliyordu ki, Cumhuriyetin en büyük düşmanı cehalet, en büyük savunucusu ise bilinçli nesiller olacaktı.
Bugün Nutuk’u çöpe atan eller, aslında kendi geleceğini çöpe atanlardır.
Ama bu ülkenin milyonlarca genci, o kitabı kalbinde taşımaya devam ediyor.
Manisa’daki bu üzücü olay, bizlere yeniden hatırlatmalıdır:
Cumhuriyet, sadece törenlerle değil, tavırla, duruşla, inançla yaşatılır.
Atatürk’ün yolunda yürümek; bayramlarda değil, her gün o ilkelere sahip çıkmaktır.
Bugün görev bizdedir.
Öğretmen, öğrenci, işçi, memur, anne, baba… Hepimizde.
Her birimiz Cumhuriyetin birer nöbetçisiyiz.
Bizler Cumhuriyet’in emekçileriyiz.
Atatürk’ün “en büyük eserim” dediği Cumhuriyet, bir avuç insanın değil, 85 milyonun ortak değeri, ortak onurudur.
Bugün birileri bu değerlere gölge düşürmek istese de, bu milletin yüreğinde Atatürk sevgisi hâlâ en güçlü şekilde atıyor.
Çünkü Cumhuriyet, bir yönetim biçimi değil; bir vicdan, bir bilinç, bir yaşam biçimidir.
Bugün 29 Ekim’de, bir kez daha haykırıyoruz:
Cumhuriyet bizimdir!
Nutuk bizimdir!
Atatürk bizimdir!
O kitabı çöpe atanlara inat, biz çocuklarımıza Nutuk’u okutacağız.
O değerlere sahip çıkacağız, çünkü biliriz ki Cumhuriyet; “bir günde” değil, “bir ömür”dür.
Her satırında kan, gözyaşı, inanç ve emek vardır.
Bu yüzden Cumhuriyet, yalnızca geçmişin mirası değil, geleceğin de teminatıdır.
Cumhuriyetin ışığını söndürmeye çalışanlar, unutsunlar…
Bir Nutuk çöpe atılsa da, bu topraklarda binlerce Nutuk yüreklerde yeniden yazılır!
Çünkü biz o Cumhuriyet çocuklarıyız;
Yalnızca bayramlarda değil, her nefesimizde Atatürk’ün izindeyiz!
Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk!
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!