Cumhuriyetimizin kuruluşunun coşkusunu spor sahalarında da yaşamak mümkün; çünkü spor, sadece fiziksel bir mücadele değil, aynı zamanda bir toplumun birlik, direnç ve umut hikâyesidir. Bu yazıda, 29 Ekim ruhuna yakışacak bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum.
27 Haziran 1923 tarihinde, İstanbul Taksim Stadı’nda oynanan ve adı General Harington Cup olarak anılan maç, sahadaki skordan çok daha fazlasını simgeliyordu.
Tarihsel arka plan...
1918 yılında İtilaf Devletleri’nin İstanbul’a girişinin ardından, Türk halkı işgal yıllarında hem sahada hem cephede hem de gönüllerde mücadele etmişti. Bu atmosferin gölgesinde, İngiliz Komutan Charles Harington, Türk kulüplerine karşı son bir gösteri maçı düzenleyerek sahada üstünlük peşine düşmüştü. Fenerbahçe, bu daveti sadece kendi kadrosuyla, “şartsız” kabul ederek direnişin farklı bir yüzünü sergiledi.

Maçın hikâyesi...
Taksim Stadı’ndaki final maçı 29 Haziran 1923 tarihinde oynandı. Skor 2–1’di; Fenerbahçe, geriden gelerek zaferi kazandı. Golü atan ise efsane oyuncu Zeki Rıza Sporel oldu. Ancak sahada yaşananlar sadece rakamlarla özetlenemez: Stadyumda zaferin coşkusu yükseldi, oyuncular başkanlarının kollarında şampiyonluk kupasını kaldırdı ve sokaklara taşan bir coşku başladı.
Skorun ötesindeki zafer...
Bu maç, “saha oyunu” olarak tanımlansa da, anlamı çok daha derindi. İşgal günlerinde Türk sporcuları yalnızca top peşinde koşmuyor; esas zaferin, umut ve birlik bilincinin yeniden dirilmesini temsil ediyordu. O günkü galibiyet, sahada kazanılan bir maçtan çok daha fazlasını simgeliyordu. Spor sadece rakip takım değil, aynı zamanda ruhun direnç sahnesi olmuştu. Yillar sonra bu olay “Zaferin Rengi” ismiyle beyaz perdeye de yansıdı.
29 Ekim ile sporun kesişimi...

Cumhuriyet Bayramı’nda bu tarihsel olayın hatırlanması, genç sporcular ve toplum için güçlü bir mesaj taşıyor: Sporun yaşı yok, tarafı açık; ve her bir mücadele bir kazanma hikâyesidir. Bu ruh, saha içinde “skor”dan çok “hakikat” peşinde koşuyor.
Cumhuriyetin ruhunu taşıyan maç
Bugün, sahada her köşe dönüşünde, her pasında, “haklı kazancı” sahiplenen bir bilinç var. Sporun zaferle, özgürlükle, Cumhuriyet’in ruhuyla kurduğu bağ, sadece bir gün değil, her gün için ilham kaynağı olmalı.
Bayramımız kutlu olsun. Sahada, sokakta ve yüreğimizde; her zafer, yalnızca bir sayı değildir…