Beyin Sizsiniz programınında Prof. Dr. Doğan Göçmen, özgürlüğün en önemli koşulunun eğitim olduğunu söyledi. Göçmen, "İnsan özgür olabilmek için, özgürlüğe eğitilmiş olması gerekir. Entellektüel bilgi bakımından, özgürlüğü alabilmesi gerekiyor. Dış koşulları muazzam da olabilir ancak insan iç koşullara sahip değilse son derece özgür olduğu dış koşullara rağmen özgür olamaz. Dış ve iç koşullar bir bütünlük sağlar" dedi.

Göçmen, iç koşulların içinde eğitim dışında özellikle vurguladığı şeylerin insanın ahlaken, estetik bakımından, antropolojik bakımından ve psikolojik bakımdan eğitimi olduğunu belirtti. Göçmen, "İnsan bedeni fiziksel, duygusal vs güçlerden oluşur. İnsanın farklı aktivitelerle kendi bedenini kendi duygu dünyasını bilmesi ve o güçlere hakim olması gerekiyor. Bu da ancak saydığımız eğitimler sayesinde olur. Yani 'özgürlüğe eğitim' ihmal edilmemesi gerekir" diye konuştu.

Dağdaki çoban mı, yoksa üniversitedeki bir profesör mü daha özgür?

Göçmen, dağdaki çoban ile üniversitedeki profesörün özgürlüklerini karşılaştırarak, "Herkesi kendi yaşam koşulları içerisinde incelemek gerekiyor. Mesela bir profesörü, bir çobanın koşullarında bıraktığınızda bocalayacaktır. Dağdaki çoban ise nerde hangi taşın olduğunu, nerde ne tür tehlikelerin olduğunu, hayvanın nerde otlaması gerektiğini bilir. Aynı şekilde bir çobanı derse koyduğunuz zaman, o da dağdaki profesör gibi bocalayacaktır. Her ikisi de kendi koşulları dışına çıkınca bocalayacaklardır. Filozofun da filozofça bakması gerekir, bir çobanın da filozofça bakması gerekir. Çoban olmak, daha az eğitim görmek anlamına gelmiyor. Tüm yurttaşlara mümkün olan en üst seviyede eğitim vermeyi toplumun kendine ilke edinmesi gerekir" ifadelerini kullandı.

Özgürlük sadece eğitimle mümkün mü?

Göçmen, özgürlüğün sadece eğitimle mümkün olup olmadığını şöyle yanıtladı:

"İnsan özgür doğar ama her taraftan zincirlere vurulmuştur. İlkesel olarak, felsefe tarihinde 'varlığın varlığı, dünyanın var olma tarzı, varlığın var olma tarzı bir özgürlük tarzıdır. Varlıkta var olan her şey bir hareket halindedir ve hareket ilkesel olarak özgürlük' demektir. Hareket de insanı doğuştan özgür kılar fakat insanın hareket kapasitesi dış koşullara ve iç koşullara göre değişir, şekillenir. Bu da bir irade oluşturmayı beraberinde getirir.

İrade sahibi olmaktır, insanı özgürleştiren. Diğer canlılarda bir irade oluştuğundan bahsedemeyiz. Dünyaya ilişkin bilgilenmek, irade oluşturmanın ön koşuludur. Buna 'eşek inadı' örneği verebiliriz mesela. Eşek istemezse onu yürütemezsiniz ama ondaki kör iradedir. Bir bilgi üzerinden, bir şey yanlıştır yapmıyorum ya da doğrudur yapıyorum' türünden bir irade değildir. İrade tam anlamıyla insanda, insan tarafından oluşur diyebiliriz."

Özgürlük ve eşitlik

Göçmen, özgürlük ve eşitlik arasındaki ilişkiye değinerek, "Felsefe özgürlükten bahsederken, aynı zamanda eşitlikten de bahseder. Toplumun bireyleri eğer özgürlükte eşit değilse, aslında toplumun özgürlüğünden bahsedemeyiz.

Toplumda bireyler eşit değilse, o toplum özgür bir toplum değildir. Mesela kadınlarımız, birçok bakımdan daha yetenekli olsalar da kadın oldukları için, toplumsal önyargılar ile dışlanıp, engelleniyorlar. Çoğu özgürlüklerini ya gerçekleştiremiyor ya da doğal hakkı olan özgürlük için çok çabalaması gerekiyor. Bizim ve bizim gibi toplumlarda, toplumsallaşma ve eşitlik olmadığı için çok büyük özgürlük problemleri vardır diyebiliriz.

Maddi koşullar, politik koşullar yani dış koşullar özgürlüğümüzü çok etkiler. Yurttaş ile devlet ilişkisine baktığımızda, devlet gücü elinde bulundurur. Yurttaşlar devlet gücü ile kıyaslandığında asimetrik bir durumdadır. Biz buna felsefede negatif özgürlük durumu diyoruz. Pozitif özgürlük durumu oluşması için, araştırmalar yapıyoruz. İnsanın 'özgürlük uygarlığı' içinde yaşamasını istiyoruz" dedi.

Konfor Alanı mı Özgürlük mü?

Cannes'ın en iyileri İstanbul'da: Merve Dizdar Koji-Ya Kusho bir araya geldi Cannes'ın en iyileri İstanbul'da: Merve Dizdar Koji-Ya Kusho bir araya geldi

Toplum, bireylere iki seçenek sunuyor: Konfor alanı mı özgürlük mü? Bu iki seçenek arasında seçim yaparken, bireylerin karakter gücü belirleyici rol oynuyor.

Konfor alanı, kişinin kendini en rahat ve güvende hissettiği yerdir. Bu alan, kişinin alışkanlıklarından, değerlerinden ve beklentilerinden oluşur. Konfor alanında kalmak, kişinin risk almamasını ve değişime direnmesini sağlar.

Özgürlük ise, kişinin kendi seçimlerini yapabilme ve kendi hayatını yaşayabilme durumudur. Özgür olmak, kişinin konfor alanından çıkma cesaretini göstermesini gerektirir.

Toplum bize konfor alanı için özgürlüğümüzü vermemizi söylüyor. Biz de bunu yapıyoruz. Zaman geçip gidince durup 'Ben ne yaşadım?' diyoruz. Hayatta kalmak, özgür olmak değildir. Yaşadım diyebilmek gerekiyor" dedi.

Kaynak: HABER MERKEZİ